BIST 10.895
DOLAR 32,21
EURO 34,94
ALTIN 2.507,98
HABER /  GÜNCEL

İşte Çeberin gözaltı görüntüleri

Cezaevinde işkence nedeniyle hayatını kalbeden Çeber'in gözaltındaki görüntüleri polis tarafından medyaya verildi.

Abone ol

Cezaevinde işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber ve iki arkadaşının tutulduğu polis karakoluna ait görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde Çeber ve arkadaşları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” diye sloganlar atıyor.

Cezaevinde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber ile Aysun Bakkal ve Cihan Gün ve Özgür Karakaya'nın İstinye Polis Merkezi'nde gözaltında tutulduğu anlara ait görüntülere ulaştı.

Nezarethanede elleri kelepçeli olarak yerde oturtulan Çeber ve biri kız iki arkadaşının oldukça bitkin oldukları gözden kaçmıyor.

Fotoğraf çektirmek istemeyen gençlerden biri “Kamera açık diye gülüyorsunuz. Yaptıklarınız işkencedir” diyor. Görüntülerde Çeber ve arkadaşları “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” ve “İşkence yapmak şerefsizliktir” şeklinde sloganlar atıyorlar.



 

POLİS VE GÖSTERİCİLER ARASINDAKİ
SERT DİYALOGLAR HABERİN
DEVAMINDA...

[PAGE]

POLİS NELER NELER SÖYLÜYOR

Nezarethaneye giren bir polis, gözaltındakilere "Bağırmanıza gerek yok, fotoğrafınızı çekip parmak izinizi alıp gideceğiz. Niye zorluk çıkarıyorsunuz” diyor.

Gözaltındaki kız ise “Kamera kayıttaysa iyi konuştun. Orada yaptığınız işkenceyi çeksenize" diye konuşuyor.

Polisler buna gülerek karşılık verirken, bir polis ise “Hayatınız yalan ya!” diyor.

Genç kız “Arkadaşınız hareketini çeksenize ahlakınızı da gösterirsiniz. Küfürlerinizi de çekin. Pislikler” diyor.

Gençlerden biri ise gürüntülerde "Fotoğraf çekmeyeceğiz. 10 saat işkence yaptınız. Bağladığınız kelepçe elimizin içine girdi" diye konuşuyor.

Görüntülerde kendisine soru sorulan Engin Çeber’in ise çok bitkin olduğu ve sesinin çıkmadığı görülüyor.

Öte yandan, görüntülerin bir kısmının kesildiği de belirlendi.

POLİS ORTA PARMAK İŞARETİ YAPTI İDDİASI

[PAGE]

Karakolda yaşananların bir kısmına tanık olan avukat, görüntülere yansımayan olayları NTV'ye anlattı:

"Karakola gidince kendimi tanıttım ancak hemen akabinde sıkıntıya uğratıldım. Ona rağmen sakin olmalarını sağlamaya çalıştım. Polis memurları ise tam bir öfke içerisindeydi.

İçeriye girdiğimde, kapının arkasında boş zemin üzerinde yerde yatmakta olan bir kadını gördüm. Sol taraftaki odada da yere uzanmış vaziyette olan bir kişinin üzerinde 5-6 memur vardı. Memurlar, yerdeki kişinini bacağını ve kolunu, katlamak ve bükmek suretiyle zor kullanıyorlardı.

Bu tür davranışların hukuka uygun olduğunu söylememle birlikte, öfke neredeyse tümüyle bana yönelecekti. İşte bu ortamda polis memurlarının sakinleşmesini de sağlamaya çalıştım.

Şu anda izlemekte olduğumuz görüntüler esnasında (Çeber ve arkadaşları nezarethanede ve avukat Kavili onlarla konuşuyor), 3. kişi de nezarethaneye atıldıktan sonra, oradakiler sadece slogan atıyorlardı. Küfür ve hakaret yoktu. O ortamda onlarla konuşmaya ve sakinleştirmeye çalıştım. Şiddet uygulamalarına Baro olarak karşı olduğumuzu, bunların hukuka aykırı olduğunu kendilerine açıkladım.

Ben onlarla konuşurken, sırtı dönük olduğum kameranın çalışıp çalışmadığını da özellikle memurlara sordum. Bu görüntülerin içerisinde ve internetten izlediğim görüntülerde olmayan bazı şeyler var. Şüphelilerin demir parmaklık arkasından slogan atması karşısında uzun boylu polis memuru çok çirkin biçimde sağ eliyle orta parmak işareti yaptı.

Bu hususları tanık olarak dinlendiğim geçen celsede, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde anlatmıştım. İşte o görüntüleri şu an sizin ekranlarınızda izleyemiyorum.

Bugünkü yorumlarda karşılıklı olarak ağır hakaret edildiği görüşlerine rastladım. Görüntü aldatıcı oluyor. Benim orada olduğum süre boyunca ve benim duyduğum kadarıyla gözaltındakiler küfür ve hakaret etmediler; sadece slogan attılar.

Asıl çarpıcı olan, şüpheliler doktor muayenesine götürüldükleri sırada orada üstün körü yapılan işlemlerdir; müdahale ettik. İstanbul Protokolü olarak tüm dünyaca da bilinen hukuk standartı, nöbetçi doktor tarafından uygulanmamıştır.

Bu ortaya çıkan olayda, İstanbul Barosu olarak yeteri kadar etkinklik gösteremediğimiz için biz de sorumluyuz. Toplum olarak hepimiz sorumluyuz...

İŞTE GÖZALTINDAKİ DİĞER
GÖRÜNTÜLER...

[PAGE] [PAGE] [PAGE] [PAGE] [PAGE] [PAGE] [PAGE]