BIST 10.471
DOLAR 32,78
EURO 35,09
ALTIN 2.450,35

İşsizlik – ayrılıkçılıkla paralel mi gidiyor?

Bazen ülke ekonomilerin makro – ekonomik verileri, o ülkelerin siyasi durumlarının veya açmazlarının da açıklamasına yardımcı oluyorlar.

İşsizlik rakamları bunların başında geliyor.

Avrupa Birliği üyesi de olsanız, Euro da kullanıyor olsanız ayrılıkçılık – toplumsal huzursuzluk ve bölücülük virüsleri o topluma bulaşmışsa ekonomiler de kaçınılmaz olarak iflah olmuyor!

Avrupa Birliği, euro bölgesindeki ülkelerde ortalama işsizlik oranı %9.6 gibi (Ağustos 2009 itibarıyla) yüksek bir seviyeye çıkmış durumda.

Ama 2 ülke var ki ne demokrasi, ne de gelişmişlik sorunları var. Fakat işsizlik oranları bizim gibi gelişmekte olan ama bir türlü gelişemeyen ülke ekonomileriyle benzer noktada.

Bunlardan birisi İspanya, öbürü de Belçika.

İspanya’da işsizlik oranı %18.9 ile tarihi bir rekor seviyeye yükselmiş. İspanya işsizlik oranlarında AB birincisi, Dünyada ise belli başlı ülkeler arasında G. Afrika’dan sonra ikinci durumda.

Belçika, İspanya’ya nispeten daha az nüfusa sahip ve zengin bir ülke olmasına rağmen orada da işsizlik oranı %12.2 ile neredeyse Türkiye’ye yakın durumda.

Bu ülkelerde AB üyeliği, Euro kullanımı, demokrasi, zenginlik vb. eksik değil ama işsizlik oranları inanılmaz seviyelerde.

Bu ülkelerin ortak yanı kendi ulusal bütünlüklerini korumada ciddi tartışma ve çalkantılar yaşıyor olmaları.

İspanya’da Bask bölgesi ve Katalanlara tanınan “ekonomik özerklik” ve ayrıcalıklar, ekonomiye büyük zarar veriyor.

Üstelik ne kadar demokratik hak ve ekonomik özerklik verseniz de ayrılıkçılık talepleri ve toplumsal bölünme daha da çok artıyor.

Belçika’da da durum farklı değil. Volanlar ile Flamanlar arasında Belçika’yı neredeyse fiilen bölünme noktasına getiren ayrılıkçılık, Belçika ekonomisini son derede olumsuz etkiliyor.

Ayrılıkçılık, bölücülük, bölgecilik yapıldığında, ister gelişmiş ve zengin bir ülke olun, ister demokrasi şampiyonu AB üyesi olun, akıbet değişmiyor.

Bizde de Türk milletini DNA’larına ayrıştırmak isteyen bölgecilik- bölücülük, siyasi Kürtçülük yapan dış destekli iç mihrakların “demokratik talepler” kisvesi altında alenen ayrışma ve bölünme senaryoları peşinde oldukları aşikar.

Demokratik veya ekonomik hak ve özgürlükler bölgesel veya kolektif – grup kimliklerine taviz olarak verilmeye başlanırsa, sonuç İspanya veya Belçika’dan farklı olmuyor.

Türkiye’de işsizlik rakamlarının kayıt dışı istihdam, iş aramaktan umudunu kesenler, marjinal işlerde, geçici veya mevsimlik çalışanlar ilave edildiğinde %25’lere yaklaştığını, unutmadan, herkes aklını başını almalı!