BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

İslami basının Üzmez sınavı

Artık konu biliniyor…

Vakit gazetesi yazarı 78"lik Hüseyin Üzmez"in 14 yaşındaki bir kız çocuğuna karşı yaptığı cinsel eylem!..

Bilinmeyen ise İslamı referans aldıklarını söyleyen gazetelerin olay karşısındaki takındıkları gazetecilik tavrı.

Bu olayı ısrarla “küçük” olarak görüyorlar ya da hiç görmüyorlar.

Siyasi bir kimliği de olan yaşlı başlı bir gazetecinin basına yansıyan biçimde suçlanmış olması bile ağırlığı olan bir haberdir.

Hüseyin Üzmez, küçük bir kız çocuğunu cinsel yönden taciz-tecavüz ettiği için yargı önüne çıkacak. Bu kesin!..

Şimdi Yeni Şafak, Zaman, Star, Milli Gazete ve Vakit ne yapacaklar?

Bizim taraftan birini yıpratmayalım mı, diyecekler? Yoksa bu “haberdir, görmeliyiz” mi?

Eğer aman yıpratmayalım yolunu seçeceklerse, -ki bu yönde epeyce adım attılar- o zaman bu eylemi (yani çocuk tacizi) mubah gördüklerini ifşa etmiş olacaklar!!!

Zaten Vakit gazetesi taciz-tecavüzün üzerinden çoktan atladı bile: Yazarımıza komplo!

İyi güzel de; niye siyasi-dinsel değil, cinsel komplo?

Bir düşünsünler bakalım.

Ben İslami basının bir başka sınavından nasıl sınıfta kaldığını anımsatmak istiyorum.

Tecavüz suçu ile gündeme gelen Hüzeyin Üzmez"in komploya kurban gittiğini açıklayan Vakit, vakti zamanımda da Metin Göktepe"yi öldüren memurları savunmuştu. İki yıl gibi uzun bir süre yargıdan kaçırılan gazeteci katilleri, o zamanki adı Akit olan gazetenin sürmanşetinden kamuoyuna seslenmişlerdi:

-Metin"i arkadaşları öldürdü!

Oysa Akit o yıllarda insan haklarını savunuculuğu yapıyordu?!!

Bu nasıl bir mücadele anlayışıysa kurban mezardayken, katillerini savunuyorlardı.

Şimdi de ortada zavallı yoksul bir ailenin dramı var.

Sadece bir evde kiracı olabilmek adına 14 yaşındaki kızlarının iffetinden vazgeçebilen çaresizlerin üzerine “komplo kurdunuz” diye gidebiliyor.

Acaba 72 yaşındayken 22"lik bir kızı kendine eş yapan körpe beden düşkünü yazarlarının gündelik hayatına bakmak akıllarına gelmiyor mu?

Gerçi Vakit"in yönetim kademesindeki bazı kalemlerin erotizme takla attıran “siyasi” yazılarını hatırlayınca şaşkınlığımız azalıyor. Ama bu defa ortada kaldırılması kolay olmayan bir “ahlak cesedi” yatıyor.

İslami basındaki meslektaşlarımızı izliyoruz. Gazetecilik ahlakı ile sıradan basit ahlak arasındaki kısa yolu alabilecekler mi?