BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

'İnna Lillah'tan Metaverse'e.. (Matrix'e Hoşgeldiniz!)

Gerçekliğin sanal olduğu, özgürlüğün yalnızca kişinin teknolojik efendilerinin izin verdiği kadar özgür olduğu ve yapay zekanın yavaş yavaş insanlığı gereksiz, aşağı ve modası geçmiş hale getirdiği Matrix'e yani METAVERSE hoş geldiniz!

Metaverse’nin öncü kurucusu ve Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg, bu dijital evreni, insan güdümlü bir toplumdan teknolojik bir topluma, evrimsel dönüşümüzün bir sonraki adımı olarak görüyor.

Sanal dünya dediğimiz olguyu önümüze iki boyutlu olarak sundular. Ardından daha da yaklaştırıp gözlüklerimize uyarladılar. Şimdi ise tıpkı Matrix filminde olduğu gibi, tüm varlığımızı bir yere uygulayıp hissedilebilir bedenimiz ile teknolojiyi birleştirerek komple sanal dünyaya geçiriyorlar.

Tarihin en iyi filmlerinden olan ve insanoğlunun sanal aleme geçişini distopik bir şekilde anlatan Matrix filmini bilmeyen yoktur.

Üçlemenin son filmi olan  “Matrix Resurrections” ne tesadüftür ki bu aralık ayında vizyona giriyor.

Onunla birlikte “Matrix Uyanıyor” adında Metaverse’in ve Matrix evrenin birleştiği bir oyun piyasaya verilecek.

260 Km’lik yolları, Los Angeles kentinden daha büyük bir evreni, 45 bin arabanın ve binlerce ‘Meta Human’ın olduğu sanal gerçekliğin en son versiyonu olan bu oyun, Metaverse’nin ilk deneyimi olacak. Gözlüklerinizi taktığınız an bambaşka bir evrende istediğinizi yapabilecek ve istediğiniz şekilde gezeceksiniz. Bu alıştırma süreciyle gün geçtikçe Metaverse daha çok bağımlı bir hale geleceksiniz. Böylelikle özgürlüğünüz ve varlığınızı büyük ihtimalle kaybedeceksiniz.

Metaverse, özgürlüğün kişinin değerliliğine ve uyumuna dayanan koşullu bir yapı olduğu distopik bir meritokrasidir.

Meritokraside haklar, onları kazananlara tanınan ayrıcalıklardır. Politik doğruluğun resmileştirildiği, yasallaştırıldığı ve kurumsallaştırıldığı bir meritokraside bağımsızlığa veya bireyselliğe tolerans gösterilemez.

Aynı şekilde, kendini ifade etme, hareket etme, ticaretle uğraşma ve toplumda işlev görme yeteneği, "uyum sağlamaya" ne kadar istekli olduğunuza bağlı olduğunda gerçek bir özgürlük asla olamaz.

Faşizmin kendini hoşgörü kılığına soktuğu mevcut dünyamızda, bir nevi özgürlükten bile zevk almanın tek yolunun, kendinizi gönüllü olarak sansürlemeyi, uymayı ve hakim görüşler ne olursa olsun ona ayak uydurmayı seçmek olduğunu düşünün.

Bunu yapmazsanız “tehlikeli” fikirleri benimsemeye veya popüler olmayan siyasi hareketleri desteklemeye cüret ederseniz, kendinizi ticaretten, istihdamdan ve toplumdan dışlanmış olarak bulacaksınız.

Facebook sizi yasaklayacak.

Twitter sizi kapatacak.

Instagram platformu sizi terk edecek.

Siz ve işvereniniz, sizi sözde özgürlükleriniz ve ekonomik hayatta kalma arasında seçim yapmaya zorlayan ültimatomlar yayınlayacaksınız.

Nereye bakarsanız bakın, insanlar internete bağlı ekran cihazlarına yani akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve televizyonlara o kadar bağımlı ki, insan etkileşiminin teknoloji aracılığıyla filtrelendiği sanal bir dünyaya dalmış halde saatlerce gidebilirler.

Bu özgürlük değil. Bu ilerleme bile değil.

Bu, gözetleme devleti.

Google ve Facebook gibi kurumsal devler ve Ulusal Güvenlik Ajansı gibi devlet casus ajansları tarafından sağlanan teknolojik tiranlık ve demir yumruklu kontroldür.

En son teknolojileri kullanmakla o kadar tüketildik ki, internete bağlı cihazlara ve aygıtlara olan sefil bağımlılığımızın bizi bir gelecek için hazırladığı bir dünyaya doğru pervasız, düşüncesizce tökezlememizin sonuçları için neredeyse hiç düşünmedik.

Çok uzak olmayan bir gelecekte, sahip olduğunuz hemen hemen her cihaz birbirine bağlanacak ve birbirleriyle konuşacak.

Metaverse ile 2030 yılına kadar;

VR oyun dünyaları fiziksel gerçeklikten ayırt edilemez hale gelecek.

Tam dokunuşla, Ekranlı akıllı telefonlar, bastıkları dijital simgelerin ve düğmelerin şeklini ve dokusunu aktaracaktır.

Sesler, tasarlanan sanal gerçekliğin bir uzantısı haline gelecek.

İnsanın varlığı dijital platformlara birebir aktarılarak orada yaşatılacak.

Yani Allah’ın var ettiği evreni kabullenmeyip yeni bir evren kurulacak ve bu evrenin İlahlığını bu elit insanlar yapacak.

Kısacası Metaverse, şekil değiştirmiş bir Big Brother’dır. Orwell bunu çok iyi öngörmüştü.

Şu an ise tam anlamıyla gerçekleşmek üzere.

Hepimizin hayatında defalarca söylediğimiz; “İnna Lillah ve inna Lillahi Raciun yani, “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır. Ve ancak ona döneceğiz.” düsturuyla yaşayan Müslümanlar, varlıklarını başka bir evrene, sözüm ona başka bir ilaha aktarma üzere olduklarının farkında mı?

Ve evet maalesef ‘İnna Lillah’tan ‘Metaverse’e geçiyoruz.

Peki yaratanın yoktan var ettiği bizler,  yaratılmış başkalarına itaat ederek varlıklarımızı teslim edecek miyiz?

Yoksa karşı çıkarak, Allah’ın var ettiği düzeni bozmaya çalışanlarla savaşacağız?

Selametle..