BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99

Heyecanlar ülkesinde yeni yıl

Başka ülkeler ve uluslarla kıyaslandığında Türkiye’de yaşamanın büyük ayrıcalıkları bulunuyor.

Bir defa bizim memleket heyecanlar yurdu…

Diğer ülkeler için büyük macera kabul edilen, gelişmeler bizde sıradan gündelik yaşam düzeyinde kalabiliyor.

ACİL SERVİS ÜLKESİ

Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde çalışan bir doktor arkadaşım anlatmıştı. Avusturyalı stajyer doktor bir gece acil servis nöbetinde kendisine eşlik ediyor. Her zamanki gibi nöbet son derece yoğun ve yorucu geçiyor. Bütün ekibin canı çıkmış halde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yeni nöbet ekibini gördüklerinde derin bir “oh” çekiyorlar:

-Ne geceydi nihayet bitti!

Avusturyalı genç doktor çok mutlu bir hava içinde diyor ki:

-En az dört beş yıllık deneyim kazandım. Kendi ülkemde bu boyutta operasyonları asla bana yaptırmazlardı!

Acil servisler Türkiye’de her zaman bereketlidir!

Gazeteciler açısından da böyle…

Tarih bizim ülkemizde debisi yüksek bir nehir gibi akıp gidiyor. Aynı yıl içinde yaşadıklarımızı şöyle bir göz önünden geçirince, sadece düşünmek bile ağır bir yorgunluk oluşturuyor. Oysa biz bu yılı yaşadık!

Çok yorgunuz…

Bu ülke hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarını eşit biçimde çok yoruyor.

Bir de bizim gibi yazdıklarıyla her gün sahneye çıkma cüretini gösterenler için hayatın ağırlığını taşımak hiç de kolay olmuyor.

Bu ağırlık aynı zamanda insana güç de veriyor. Her güne yeniden başlamanın dayanılmaz heyecanı sarıp sarmalıyor.

İNTERNET HABER AİLESİ

Yeni yazıyı internet haberdeki sütuna astıktan sonra bekliyorsunuz, bakalım okunma vaziyeti nasıl gidiyor? Sonra yorumlara gözünüz kayıyor. Kemik karşıtlar acaba bugün neler attıracaklar? Açık söylemeliyim, eleştiri yorumlarını harf atlamadan okuyorum. Yeni farklı bir bakış açısı oluşturup, yönlendirici olanları topluyorum. Daha sonraki yazılarda bu görüşleri dikkate alıyorum. Bütün okurlara saygı ve sevgi duyuyorum. Yazılan her satırın değerli olduğunu düşünüyorum. Tıpkı büyük bir evin içindeki olağan devinimin izleri gibi görüyorum, İnternet Haber’deki okuma-yazma serüvenini… Herkes birbirini sevmek, beğenmek zorunda değildir. Ama aynı alanı paylaşanların bir arada olabilmelerinin asgari şartı vardır: Saygılı olmak!

Bunu başarmak dileğiyle bütün okurlarımızı saygı ile selamlıyorum.

2010 YILI GELİNCE

İnsanlar bazı tarihlere çok önceden adapte oluyorlar.

2000’li yıllar böyle bir şeydi… Geldi, gördük, yaşadık. Hatta on yılını da devirdik. Eski yıllarda neler oluyorsa, 2000’li yıllarda da onlar oldu. Teknoloji baş döndüren hızla gelişmesini sürdürdü. Yeni para kazanma alanları açıldı. Yeni zenginler ortaya çıktı. Asgari ücret ile çalışanlar da yine asgari ücret almaya devam ettiler.

2010 ise –özellikle- İstanbul’da yaşayanlarımız bakımından büyük bir heyecanla beklenir oldu:

2010 İstanbul Avrupa’nın Kültür Başkenti!

Birkaç yıldır büyük çabalar gösteriliyor. İstanbul 2010’a hazırlanıyor.

Yarın 2010…

İstanbul Avrupa’nın Kültür Başkenti, haline gelmiş olacak.

Neler değişecek bakacağız. Gördüklerimizi göremeyenlerle paylaşacağız.

Ama 2010’a ilişkin en fazla merak uyandıran şey ise şu:

-Acaba İstanbul 2010 için para kaldı mı?

İstanbul’un bir yarısı diğer yarısı için yıllardır proje üretiyor.

Parayla pulla ilgisi olmayanlar ise İstanbul’u projesiz de seviyorlar. Başkent olmasına bakmadan zengin kültürüne dokunarak yaşıyorlar.

Sonuç olarak 2009’u bitirdik, 2010’u bekliyoruz…

Yeni yıl herkese sağlıklı, mutluluklar getirsin.