BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,93
ALTIN 2.439,83

Her Müslüman için Noel ve yılbaşı rehberi

Milâdî bir senenin daha sonuna geldik. Müslüman’ın hızla akıp giden zaman karşısında takınması gereken tavır, kendini yeni bir yıla kendi muhasebe etmesiyken ne yazık ki bakıyoruz, toplumumuz yanlış bir yola girmiş, Noel ve yılbaşı kutlamanın hazırlığını yapıyor.
Alışveriş merkezlerinde, merkezi sokaklarda, kafe ve restoranlarda Noel süslemeleri, her yerde Christmas yani Hristiyan bayram müzikleri çalıyor. Tüm televizyonlarda yılbaşı reklamları o kadar ince işlenmiş ki insana büyük bir teşvik sağlıyor. Medyada etkili olarak yılbaşı programları düzenleniyor.
Hangi Hristiyan ülkesinde Peygamber’imizin doğum günü olarak kabul edilen Mevlid-i Şerif gününde, Alış veriş merkezlerinde ve sokaklarda İlahiler çalıyor?
Maalesef Ülkemizde yaşanan bu durumun bundan bir farkı yok!

Soruyorum sizlere değerli dostlar; bunlar Müslüman’a, Müslüman bir topluma yakışıyor mu sizce? Yapılan bu kutlamaların gerçeğinde neler yattığını bilip, neyi kutladıklarını biliyorlar mı? Elbette ki hayır!

Bu sebeple yılbaşı kutlamalarının arka planına bakmakta ziyadesiyle fayda var.

Öncelikle Noel nedir?

Türkçe’de yanlış olarak yılbaşı kutlamasıyla birleştirilen Noel, Latince’de “Tanrı’nın Doğum Günü” Anlamına gelen ve Hz. İsâ’nın doğum günü kutlamasını ifade eden “Dies Natalis” kelimesinin Fransızca karşılığıdır.
Köken olarak, Batı Hristiyanlığı tarafından 25 Aralıkta kutlanan Christmas’ın eski Roma tarafından benimsenen güneş tanrısı Mithra’nın doğum gününe değin dayandırılır. Hazreti İsâ’nın Doğum günü kesin olarak bilinmediğinden dolayı eski tarihlerde 6 Ocak Tarihi benimsenmişti. İlk olarak Aziz Hippoltytus’un 25 Aralık tarihini ortaya attığı bilinir. 4. Yüzyılın başlarında Bizans İmparatoru Konstantinos’un Hristiyanlığa girişinin ardından, Hippoltytus’un iddia ettiği bu gün, Hazreti İsâ’nın resmî doğum günü ilan edilmiştir.
Bilinene göre, bu günün kutlanması da ilk olarak 354’te Papa Liberius tarafından gerçekleştirilmiş ve buradan da Doğuya geçmiştir. Görülüyor ki, aslından uzaklaşmış ve fazlasıyla tahrif edilmiş Hristiyanlık, Peygamberinin doğum gününde bile bir kesinlik ve açıklık getirmekten uzaktır.

Günümüzde ise Christmas, Hristiyanlar tarafından 25 Aralıkta kutlanmakta ve 1 Ocak’taki yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir. Hal böyle olunca Noel ve yılbaşı eğlenceleri arasında fark kalmamakla beraber, aslında iki kutlamanın da kaynağının batı ve Hristiyanlık olduğu anlaşılıyor. Ülkemizde bu durum ise biraz daha garip cinsten. Türkiye’nin yaklaşık yüzde 8’i inanç sahibi değilken, Yüzde 25’i ila 30’u mütedeyyin değil. Buna rağmen yılbaşı eğlencelerine son 5 yılda ciddi bir talep oluştuğu gözden kaçmıyor. Her ne kadar nüfusun kalan yüzde 70’lik bölümüne İslam damgası verilse de, kutlama merakı ve yapılanlar bu yüzdeliğin gerçek mahiyetinde daha düşük olduğunu gösteriyor. Müslüman’a: “Neden Noel’i kutluyorsun?” denildiğinde, “Ben Hz.İsâ’nın doğum gününü değil, yeni yılın sevincini paylaşıyorum.” Cevaplarıyla karşılaşıyoruz.
Öncelikle Hazreti İsâ’nın doğum günü belirli değil. Belirli olsa bile bir Peygamber’in doğum günü, İçki, kumar, şehvetsel eğlenceler ve israfla mı kutlanır? Yoksa İbadet, tesbihat, nefis muhasebesiyle mi ihya edilir?
Gel gelelim diğer cevap olan yılbaşı sevincine. Yukarda bahsettiğim üzere yüzyıllardır Hristiyan toplumu, Noel’i yılbaşıyla birleştirip beraber kutluyorlar. Bir Müslüman’ın yılbaşını bile kutlaması, Aziz Peygamberimiz’in “Kim bir kavme benzerse onlardandır.” Hadis-i Şeriflerine binaen, Hristiyan adeti olduğundan dolayı yasaktır.
İslam alimleri bu Hadis üzerine, “Diğer din mensuplarının veya dinden uzak kesimlerin kendileri açısından bir din gibi geliştirdikleri davranışları, sözleri ve uygulamaları yasaklanmıştır ve iman tehlikeye düşer.” Üzerinden izah ve şerh etmişlerdir. Hatta bazı İslam alimleri bu kutlamayı yapanların dininin üçte ikisinin gittiğini belirtmiştir.

Resulullah Medine’ye geldiğinde, Medine halkının her sene içerisinde (eğlenip) oynadıkları Noel’e benzer iki günleri vardı. Resulullah ise şöyle buyurdu: “Muhakkak ki Allah, sizin için o ikisini, onlardan daha hayırlı olan Kurban bayramı günü ve Ramazan bayramı günleriyle değiştirdi.

Resulullah, tevhid akidesini ikame ederken cahiliye müşriklerinin ve Ehl-i Kitab’ın âdet, gelenek, söz ve inanışlarından şiddetle uzak durmuş, her hususta muhalefet ederek onlara karşı Peygamberî tavrını ortaya koymuştur. Müslümanlar olarak da bizimde karşı çıkmamız ve uygulamamamız gerekmektedir.

İmam-ı Rabbanî hazretleri de şöyle buyuruyor;
“Diğer dinlerin bayram günlerine hürmet etmek ve o zamanlarda onların âdetlerini onlar gibi yapmak Küfre sebep olur. Kâfirlerin bayramlarında, Müslümanların cahilleri, kâfirlerin yaptıklarını yapıyorlar ve bu günleri, Müslüman bayramı zannediyorlar. Kâfirler gibi birbirlerine hediye gönderiyorlar. Eşyalarını sofralarını kâfirlerin yaptığı gibi süslüyorlar. O geceleri, başka gecelerden ayırt ediyorlar. Bunların tamamı dine zarar verecek ve insandan Allah’ın rahmetini uzaklaştıracak şeylerdir.

Anlaşıldığı üzere dinimizde Noel ve yılbaşı eğlencelerinin ve kutlamalarının yeri yoktur. Yılbaşının bizler için resmî ve uluslararası bir takvim başlangıcı olmasından gayrı bir kıymeti yoktur. İslam’da yeni yıl, Muharrem ayının ilk günüyle başlar ki bu günde dahi hiç bir kutlamanın yeri yoktur. Bir Müslüman yeni yıl girişinde yapabileceği en güzel şey, eski yılın içinde yaşadığı gaflet ve günahlardan mahcubiyet hissedip, nefsini muhasabe etmesidir.
Hiç bir bahane bu günlerin neşesine kapılıp eğlenmenin yolunu açmaz.
Tabi ben bunları Müslüman Şahsiyetim ve Müslüman okurlarımın kimliğine nisbeten yazıyorum. Sizin dininiz elinizden gitmemesi için yazıyorum. Allah’ın rahmeti bu toplumda uzaklaşmasın diye yazıyorum. Üzerimize Allah’tan sert bir uyarı veya gazap gelmesin diye yazıyorum. Aksi takdirde elbette ki dinine bağlı olmayan, inanmayan ve aykırı gelen insanlar bu söylediklerimi zaten önemsemeyecektir.

Peki Ülkemizde ki bu kutlamalara ne demeli?
“Allah-u Ekber” nidalarıyla fetih olunduğu, en büyük hedefi Hadislere mazhar olmak olan padişahların hüküm sürdüğü ve İslam sancaktarlığını 600 yıl elinde bulundurduğu bu topraklarda Noel babaları görmek, ışıklı süslü çam ağaçlarının akınlarca alındığını görmek bir Müslüman olarak yüreğimi yakıyor.
Öylesine ilginç ki, bu kutlamaları yapanların isimlerini de Ahmet, Mehmet, Zeynep,Fatma.
Öylesine ilginç ki, Noel ağaçları Ayetel Kürs-i tabloların bulunduğu odalara yer buluyor.
Yetmezmiş gibi her dört mezhebte de katiyen haram olan milli piyango seçerken “Bismillah” “İnşallah çıkar” diyerek çeken Müslümanların olması sizce de üzücü değil mi?
Batı’ya özenip dinimizden ve ahiretimizden olmayalım.
Ne de olsa İsmet Özel’in de dediği gibi, “Batılaşmak, batıllaşmaktır.”
Yüz yıldır batının ahlaki ve faşist ambargosu altında kalan bu aziz Ülkenin fertleri olarak, her geçen gün daha da kaybediyoruz din ve ahlakı. Ellerinden ilmi ve irfanı alınmış bu toplumun dirilişe ihtiyacı vardır.

İslâm’ın izzetiyle yüz yıllardır ayakta duran Ülkemiz, İslam'dan bağımsızlaşıyor. Toplumumuzun bireyleri hakikatten ve özünden kopuyor.
Şüphesiz ki Allah dinini koruyacaktır. Ve bu dine bağlı kalıp da tebliğ edenler, haramdan uzak duranlar, batılIlaşmaktan uzaklaşanlar kurtuluşa erecektir.
Önemli olan bizim hangi tarafta olacağımızdır.
İki günlük dünya zevkine kapılıp bâtıllaşanlardan mı?
Yoksa kendini muhafaza edip kurtuluşa erenlerden mi?

Selametle...