BIST 10.541
DOLAR 32,28
EURO 35,01
ALTIN 2.476,10
HABER /  GÜNCEL

Hadi bebeğim fuhuşa gidelim!

Bir düğün gecesinde gördüklerini yazan Sonsayfa.com yazarı Sevda Türkesev'in inanamayacaksınız ama maalesef gerçek..

Abone ol

www.sonsayfa.com'un  öne çıkan yazarlarından Sevda Türküsev, yakın bir zamanda gittiği düğünde gördüklerini bugünkü köşesine taşıdı. Türküsev'in köşesine aktardıklarını okuyunca 'bu kadar da olmaz' diyeceksiniz ama maalesef doğru... Şimdi söz Türküsev'in:

Yaklaşık on beş gün önce İstanbul Taksim de bir mekan.

Hem de bayağı kalite iyi bilinen bir mekanda bir düğün eğlencesi var. Mekanın tamamını kapatmayan gelin ve damat kırk kişilik yer ayırtmışlar. Düğün yemeği kız tarafı ve erkek tarafının misafirleri ile akşam saatlerinde başlıyor. Klasik eğlence çok geç saatlere kadar sürmeye devam ederken gece saat 02;30 da mekanın kapsından çok iyi giyimli iki kadın bir erkek ve ellerinde “18 AYLIK BİR BEBEK” ile giriyorlar.

Doğruca gelin ve damadın yanına giderek onları tebrik ediyorlar hatta üstüne birde resim çektiriyorlar. Tabi gecenin o saatinde hafif çakır keyif olmuş misafirler ve düğün sahipleri bu gelenleri fazla umursamıyorlar çünkü bu gelenleri, gelin tarafı damat tarafının misafirleri damat tarafı da gelin tarafının misafirleri zannediyorlar.

Masalarda evli çiftler ve tek çiftler kendilerini haliyle oturma düzeniyle belli ediyorlar. Kısaca anlayacağınız klasik bir düğün eğlencesi sahnesi.

Bu gelen iki kadın bir erkek ve kucaklarında ki bebek masadaki insanlarla selamlaştıktan sonra erkek ve bir kadın mekanın diğer bir köşesin de bir masaya tünüyor ve diğer kadın elinde 18 AYLIK gecenin üçünde uyumayan o bebekle masadaki tek erkeklerin yanına oturuyor ve iste o zaman bu filmin en iğrenç sahnesi başlıyor.

Kadın elinde ki bebekle erkelere iletişim kurup bu sefer kendini ve diğer kadını gecelik fuhuş’a pazarlamaya başlıyor. Masada ki bazı çiftler birbirlerine bunlar kim diye sorarken aynı zamanda o tek gelen erkeklerin yüz ifadelerinden orada olumsuz bir şeyler olduğunu anlıyorlar.

Allahtan bizim bekar çocuklar namuslu çıkıyor da kadını tersleyip “ utanmıyor musun bu sabiyle bu saate burada fuhuş yapmaya günah değil mi bu çocuğa” diyerek kadını masadan kovuyorlar.

Kadın gayet pişkin bir şekilde “ merak etmeyin o bu saatte uyanık kalmaya alışık” cevabını veriyor.

Evet, şimdi gelelim asıl meseleye…

Haydi, bu insanlar bu kadar şerefsizler bu işi bir bebeği kullanarak yapıyorlar ama o mekan çalışanları nasıl oluyor da gecenin o saatinde bir bara sebebi düğün bile olsa 18 AYLIK bir bebeği sokuyorlar?

Bu mekan G_ _ _ _ adıyla anılan bir gece kulübü, lokanta değil düğün salonu değil yani normal saatlerde bile oraya 18 yaşından küçüklerin girmesi yasak olan bir yer.

18 AYLIK bu bebekte 18 yaşından bayağı küçük…

Ve hemen akla şöyle bir soru daha geliyor: Bu insanların oraya girdiğini gördüğü halde müdahale etmeyenler acaba bu insanları ve yaptıkları işi biliyorlar ve onlarda bu işten nemalanıyorlar mı?    

Diğer bir soru da şu, böyle mekanlar bu kadar duyarsız ve kontrolsüz bir şekilde işletiliyorsa 18 yaşından küçük kızların nerelerde pazarlandığına şaşmamak lazım.

Sonrasında böyle gence kulüplerinin kontrolleri en kadar sağlıklı yapılıyor diye bir soru sormak lazım çünkü: Bu fuhuş grubu mekandan çıkarken kendi aralarında “ hadi şimdi ….. mekana gidelim” diyerek hareketlenmişler yani, bu insanlar bunu meslek haline getirmişken bu insanların böyle meknalar da tanınmaması mümkün mü acaba?

Tabi ki değil…

Ve final…

Asıl bunu bana anlatan en yakın arkadaşıma söylediklerimi de paylaşmak istedim.

Yahu Selin, siz en kadar duyarsızsınız ne kadar rahatsınız. Böyle bir olayı görüyorsunuz sinirleniyorsunuz kızıyorsunuz tiksiniyorsunuz ama biriniz polisi arayıp oraya bir ekip getirmiyorsunuz şikayet etmiyorsunuz.

Asıl en büyük suçlu sizsiniz, kendinizi kurtarmak için mekanı terk etmeyi tercih etmenizle sadece kendinizi kurtarmış oluyorsunuz.

Bizler bireyler olarak böyle olaylara müdahale etmeliyiz ama yok bizde mantık “ bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” olduğu için gören tepki vermez anacak kaçar.

Evet, efendim geldiğimiz duruma bakın. Bilirsiniz dilenciler sadaka koparmak için duygu sömürüsünü yanlarında taşıdıkları bebeklerle yaparlar.

“Allah rızası için çocuğuma bir süt parası” diyerek insanlara yapışırlar. İşte şimdi bunun Fuhuş versiyonu başlamış oldu.

Ha bire bağırıp duruyoruz toplumsal ahlak çöktü insanlar manevi değerlerini kaybetti ve her şeyi ama her şeyi yapabilirler diyoruz ama kimin umurunda.

Bu gün iş güç sahibi adam yerine konulan insanlar karılarından ya da kocalarından ayrıldıklarına bütün özel hayatlarını ortaya dökmekten çekinmeyecek kadar değerlerini yitirmediler mi?

Bir gazeteci güya röpörtaj adı altında biten bir evlilikte ki yaşanmışlıkları oraya dökmekten çekinmiyor. Diğer taraftan kim kimi rezil etti diye tartışmalar çıkıyor ve bu konulardan kimse ibret almıyor.  Ayşe Arman’ın Eren Talu ile tapmış olduğu röpörtaj dan söz ediyorum.      

Birçok genç, ailelerinin haberi olmaksızın bakire değil. Çalışıyorum deyip zengin erkelere gezme tozma derdindeler. Aileler ne kadar duyarsız “ben kızıma güveniyorum” diyerek arkalarını aramıyorlar ve netice de bozulmuş erozyona uğramış değerlere sahip bir toplumun alt yapısı aileler tarafından hazırlanmış oluyor.

Başkaları adına modernlik mi der yoksa başka bir şey mi der bilemiyorum fakat yakından dikkatlice baktığınızda bu gün “FUHUŞ”  denen gerçek elini kolunu sallaya sallaya sokaklardan evlere okullara girip dolaşmaya başladı…

Evet, insanlar gördükleri yanlışları şikayet etmediği sürece hırsızlıkta fuhuşta artar.

"Hadi bebeğim fuhuşa gidelim" diyecek kadar küçülmüşse bu insanlar toplum bitmeye yüz tutmuş demektir...

Malumunuz Aşk-ı Memnu adında ki dizi bitti ve toplum Behlül mü yoksa Bihter mi daha suçlunun tartışmasını yapıyor. Burada asıl suçlu bunların ilişkisini gördüğü halde söylemeyen saklayan “Beşir” adındaki şoför karakteridir.

Birileri bir şeyleri saklarsa aynı Aşk-ı Memnu da olduğu gibi diğerleri de her haltı yer ve sonra ya ölür ya da kaçarlar yani aynı Behlül gibi…

Behlül kaçar…

Peki, bizim ellerimizin arasından kaymakta olan toplumsal değelerimizin arkasından bziler nereye kaçacağız…

Toplum nereye kadar kaçar acaba?