Gönüllerin Başbakanı hesap vererek veda etti
Şeffaf, içten, samimi bir Başbakan olarak gönüllerde ismini nakşeden Prof.Dr.Ahmet Davutoğlu çalışma arkadaşlarına hesap vererek veda etti.
Şeffaf, içten, samimi bir Başbakan olarak gönüllerde ismini
nakşeden Prof.Dr.Ahmet Davutoğlu çalışma arkadaşlarına hesap
vererek veda etti.
Yetmedi, seçmene mesaj verdi, AK Parti'ye oy veren vermeyen herkese
teşekkür etti, özellikle Konyalı hemşerilerine bazı göndermelerde
bulundu, sabırlı olmalarını tavsiye etti.
Kanaatim o ki, Cumhurbaşkanından sonra insanı değerleriyle AK
Parti'nin bir eksiğini de kapatmıştı.
Malumunuz AK Parti ustalık dönemi dediği 3'üncü dönemde çuvallamış,
başarısında tökezlemişti. Partinin karizmatik lideri Recep Tayyip
Erdoğan külliyeye çıkmış, herkesin DYP/ANAP gibi bir şeyler olacak
diye beklentisi varken Davutoğlu o samimi lisanı hali/kaliyle
partiyi toparlamış ve 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına dahi
katlanmıştı. 7 Haziran sonuçları Davutoğlu’nun değil AK Parti'nin
ustalık döneminin puanıydı.
Ancak 7 Haziran öncesi emanetçi bir Başbakan konumunda olan
Davutoğlu azınlıklı bir hükümetin Başbakanı olarak operasyonlarla
yatıp kalktı, buna rağmen azmi gayreti, Allah’ın inayetiyle 1
Kasım’da beklenmedik bir başarı elde etti. Gecesini gündüzüne
katarak vazifesini, bihakkın eda etmeye çalıştı.
Yeri geldi, “Başbakan tam bir bey efendi”, “Bu başbakan
bize lazım”, “O bir Anadolu efesi” başlıklarıyla yazılar
yazdım. Yazdığıma da pişman değilim, doğrunun hakkını vermekten
daha yerinde ne olabilir.
Davutoğlu’ndan sonra gelen Başbakanın işi çok zor, ya kukla
Başbakan olacak ya da müthiş bir yetenek ortaya koyarak bir süre
yürütmenin başı olarak vazifesini yapacak, artık ne kadar
dayanabilirse.
Dışarıdan biri olarak Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkilerini takip
ediyordum, herhalde ancak bu kadar bir uyum olabilirdi, Başbakan
bazı durumlara şerh koymasaydı Başbakanlık yapamazdı zaten.
Kardeşim ya Parlamenter Sistemi'ni Başkanlık Sistemi'yle
değiştireceksiniz ya da bu haliyle fiili bir Başkanlık sistemini
getirirseniz olacağı budur.
Cumhurbaşkanın performansını değerlendiren yazılarımda oldu
“Altının kıymetini sarraf bilir”, “Bu bir fatihadır”,
“Erdoğansız olmuyor ama!” başlıklı yazılar yazdım.
İlginçtir “ama” bıraktığım yazının endişesi
başımıza geldi. Zaman gösterecek ama kanaatim o ki AK Parti,
Davutoğlu zamanındaki başarıyı zor gösterir.
Ayrıca Cumhurbaşkanının etrafında toplanan bir danışman grubu var
ki “Padişahım çok yaşa” demek dışında bir şey
yaptıkları yok kanaatimce. Baksanıza çözüm süreci için bir
hareketlilik yok, gizliden gizliye Türkçüler etrafında dolaşıyor,
korkarın işin ucuz tarafı olan baskın bir milliyetçilikle
bütünleşir ve Türkiye’ye yazık olur.
Bir vatandaş olarak endişe etmemek elde değil, öyle ki
Cumhurbaşkanının yaptıkları sanki eleştirilemez, onun yanlış yapma
ihtimali yoktur, gibi bir tehlike karşımıza çıkıyor. Bu düşünce her
açıdan zararlıdır. En büyük zararı da Cumhurbaşkanına dokunur. Şaka
bir yana arada bir somut, nedeni belli olmayan bir iki hamle daha
yaparsa sistem değişse de Başkanlığı tehlikeye girer, benden
söylemesi.
“Ben olmazsam hayat yürümez” demek kişi için
felaketin başıdır. Adamın biri anlatıyordu, Bir süpermarketin
sahibi arada bir, “ben olmazsam bu işler yürümez”
diyormuş, kendisi rahmetlik olduktan sonra işlerin daha iyi
yürüdüğü fark edilmiş, bekli ibret alınır diye paylaşmak
istedim.
“Anlayana sivri sinek saz…” demişler.
Bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler, eğer niyet hayırsa
akıbet de hayır olur inşallah.