BIST 10.165
DOLAR 32,27
EURO 34,98
ALTIN 2.458,45
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Gandi'den müthiş referandum gafı

CHP lideri, sandıktan hayır oyunun galip geleceğini söyledi ancak sonra kurduğu bir cümle kafaları karıştırdı!

Abone ol

İNTERNETHABER- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı yalancılıkla suçladı, PKK ile yapılan görüşmeler konusunda kamuoyunun yanıltıldığını iddia etti. Bingöl'deki protestocuların AK Partili olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, programın sonunda büyük bir gafa da imza atarak, anayasa değişikliğinin geçeceğini ima etti.

Siyaset Meydanı'nın Başbakan Erdoğan'ın ardından konuğu bu kez CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Ali Kırca, Kılıçdaroğlu'na Erdoğan'ın hafta başındaki yaptığı açıklamalarını sordu, PKK ile pazarlık iddialarını değerlendirmesini istedi. PKK ile yürütülen görüşmelerin varlığından parti olarak haberdar olduklarını; ancak içeriği konusunda bilgi sahibi olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı kamuoyunu yanıltmakla suçladı.

İşte Kılıçdaroğlu'nun programdaki sözleri:

KILIÇDAROĞLU
BDP'NİN BOYKOTUNU DA İNANDIRICI BULMADI

Kılıçdaroğlu, BDP'nin referandum sürecindeki tavrınıda eleştirdi ve her an tavır değiştirilebileceğinin mesajını verdi:

"BDP'nin yetkilileri de söylüyor zaten onlar da beklenti içerisindeler. Hükümet bazı açıklamalar yapsınlar diyorlar, biz ona göre karar vereceğiz yani. Boykot kararı almış gibi görünüyorlar ama aslında ortada boykotla ilgili bir kararlılıkta yok. Bekliyor onlarda, hükümetin yapacağı açıklamayı bekliyorlar."


"DEVLET TÜZEL KİŞİLİKTİR KONUŞAMAZ"

CHP lideri programdaki sözleri Ankara gündemine bomba gibi düşen "PKK ile pazarlık" iddialarını değerlendirdiği sözleriyle başladı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın dürüst davranmadığını söylerken, yapılan görüşmelerin tamamından iddia edilenin aksine Erdoğan'ın bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, süreci şu sözlerle değerlendirdi:

Bu kurumlardaki yetkililer, hükümetin izni olmadan bu tür görüşmeler yapmaz, önce bu gerçeğin bilinmesi gerekiyor. İstihbarat örgütleri görüşür mü elbette görüşebilirler. Daha öncede görüşüldüğü ifade edildi. Adalet Bakanı zaten bunu açıkladı, yıllardır görüşülüyor diye. İşin püf noksatı şurada. Siz bu görüşmeyi, anayasa oylamasında "evet oyu" kullanılsın diye yapıyorsanız orada soru işareti var. Siz terörden nemalanan bir parti konumuna düşmüş oluyorsunuz o zaman. Yapılan açıklamalar bunu gösteriyor.

 EVET ÇIKSA BİLE
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Kutuplaşma sonucunu yaratan bu Anayasa değişiklikleri 'evet' oyu çıksa bile kalıcı olamaz'' diye konuştu.

"O PROTESTOCULAR AKP'Lİ"

Kılıçdaroğlu, bugün gazete manşetlerine de yansıyan ve mitingi yarıda bırakmak zorunda kalan Bingöl'teki protestolar için de AK Partiyi suçladı. Kılıçdaroğlu, Baykal'ın Van'daki yöntemini kullanarak, fotoğraflardan protestocuların teker teker tespit edildiğini ve aralarında AK Partili meclis üyelerininde bulunduğunu iddia etti. Kılıçdaroğlu, kendisine tahsis edilen koruma ordusu için de böyle bir teklifinin bulunmadığını söyledi. İşte Kılıçdaroğlu'nun o sözleri: 

ERDOĞAN'A 13 EYLÜL MESAJI

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "o 13 Eylül sabahını düşünsün, partide neler yaşanacak onu düşünsün" sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu konuda bir sorun olmadığını söyleyerek Erdoğan'a 13 Eylül mesajı gönderdi:

"Sayın Başbakan meraklanmasın. 13'ünde de düşünürüm 14'ünde de düşünürüm ama o düşünmekten kasıt, partinin karışacağı ise boşuna düşünmesin."

"Düş kırıklığı yaşadığımı bazı gazeteler yazdılar. Gerçekten hiçbir düş kırıklığı yaşamadım. Çünkü siyasete girerken, o bölgeye giderken ben şunu söyledim, bir kişi dahi gelse ben o bölgeye gideceğim.  Bingöl'de bizi kim protesto etti AKP'liler. Arkadaşlar teker teker fotoğraflardan tespit ediyorlar. Onlar arasında belediyede çalışanlar var, belediye meclis üyeleri var. Ne işleri var orada? AKP'nin yetkisi var mı bir de demokrasi diyorlar."

KILIÇDAROĞLU BAŞÖRTÜSÜNÜ
ÇÖZECEĞİNİ SÖYLEDİ CEMAAT SORUSUNU
İSE PAS GEÇTİ...

AYRINTILAR HABERİN DEVAMINDA...

[PAGE]

GENEL AFFIN KOŞULLARI

Programda dün meydanlarda sarfettiği "genel af" sözlerine de açıklık getiren Kılıçdaroğlu, PKK'lıların da aralarında bulunduğu terör suçlularını da kapsayacak olan af yasası için PKK'nın koşulsuz silah bırakması gerektiğini söyledi. Bu konudaki tavırlarının net olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, af için gerekli şartları şu sözlerle açıkladı:

"Bizim terörü engellememiz lazım. Kimse kendi evladını kaybetmek istemiyor. Şehit cenazesini görmek istemiyorlar. Diyoruz ki özgürce her düşünceyi ortakça tartışabilelim. Özgürlüğün olabilmesi için PKK'nın koşulsuz silah bırakması gerekiyor. Bir toplumsal barış sağlansın. Tüm yurttaşlar bir araya gelsin. Özgür tartışma ortamında herkes tartışsın.

Devlet kin güden bir mekanizma değildir. Eğer öyle bir ortam oluşursa biz genel affa evet deriz. Biz bu ülkede herkesin barış içerisinde yaşamasını istiyoruz. Geleceği bakmalıyız. Geleceğe umutla bakan bir Türkiye yaratmamız gerekiyor."

KIRCA, KILIÇDAROĞLU'NUN BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ ALDI

Kılıçdaroğlu, programda "boy ve soy" tartışmalarına da değindi, Erdoğan'ın lafı değiştirdiğini söyledi.  Erdoğan'ın sözlerine bakıldığında önce boy sonra da soy ifadesini  kullandığını ve her ikisinin de insana özgü olduğunu hatırlatan CHP lideri boyunun ise 1.74 olduğunu en son askerde ölçüldüğünü açıkladı.  

KILIÇDAROĞLU BAŞÖRTÜSÜNDE YİNE NET KONUŞMADI

Kılıçdaroğlu, Ali Kırca'nın "başörtülü kızlar üniversitelerle okuyabilecek mi" başlıklı ısrarlı sorularına rağmen CHP'nin çözümü konusunu açıklamaladı, formulünü sır gibi sakladı. Kırca'nın "başörtüsüyle okuyabilecekler mi" sorusuna ise yine CHP lideri, "biz bu sorunu çözeceğiz sözleriyle" geçiştirdi. İşte Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüyle ilgili sözleri:

"Şimdi biz tüm kararları aldık zaten. Yani Anayasa Mahkemesi'nin kararı da AHİM kararı da. Kılık kıyafet anayasa ile çözümlenecek bir konu değildir, kılık kıyafet yasalarla düzenlenmez. Bütün mesele bizim bakış açımızla AKP'nin bakış açısı çok farklı. Onlar siyasi bir bakışla bakıyorlar biz buna böyle bakmıyoruz. Arkadaşlarımız inceliyorlar, hukukçularımız var, sosyologlarımız var oturup inceliyorlar. Önemli olan iradeyi ortaya koymaktır. Biz irademizi ortaya koyduk ve bu sorunu çözeceğiz diyoruz. AKP bu sorunu çözemez çünkü onun bakış açısıyla bu sorun çözülmez. Biz bu sorunu çözeceğiz. Hiç endişeniz olmasın" 

CEMAAT SORUSUNU PAS GEÇTİ

Kılıçdaroğlu, Hanefi Avcı'nın kitabını değerlendirdiği sorusunda Fethullah Gülen'i ima edilerek ısrarlı biçimde iki kez sorulan "cemaate nasıl bakıyorsunuz" sorusunu ise programda ilginç biçimde pas geçti. Kılıçdaroğlu bu soruya cevap vermek yerine, kendi memurluğunda Avcı'nın kitabında iddia edildiği gibi bir sızmanın veya yönlendirmeye şahit olmadığından bahsetti.

HANEFİ AVCI'NIN İDDİALARIN İNCELENMESİNİ İSTEDİ

Kılıçdaroğlu'na ortalığı karıştıran ve bugün merkeze alınan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın olay kitabını da okuyup okumadığı da soruldu.

Kitabı yarın (bugün) okuyacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, kitabın içeriği konusunda bilgi sahibi olduğunu, savcıların istemesi halinde kitapta bazı güvenlik gerekçeleriyle yer verilmeyen belgelerinde ortaya  çıkabileceğini ima etti. Bunun söylentiden ibaret değil bazı bilgilere dayanarak söylediğini söyleyen memurluğu döneminde cemaatin devlete sızması gibi bir durumla karşılaşmadını söyledi. Kılıçdaroğlu Avcı'nın iddiaları konusunda ise şunları söyledi:

"Bir başka arkadaşımız, bir araştırmacı yazsaydı tartışılabilirdi. Yıllarını bu işe vermiş, bu işin içinde pişmiş, istihbarat dairesinde görev yapmış, buralarda görev yapmış, yolsuzluklar konusunda emeğini vermiş bir emniyet müdürü yazıyorsa bunlar çok önemlidir. Üstelik bu emniyet müdürü bu kitabı görevdeyken yazıyor, gerçi bugun kendi isteği üzerine merkeze alınmış galiba. Yazıyorsa bu kitap önemli, iddialarda önemli. İddiaların önemi, daha önce ilgili bakana dilekçe vermesi ve bu dilekçenin işleme konulmamasıyla daha da artmış oluyor. Bir iktidar bu kadar ciddi iddiaları nasıl gözardı eder. İmzasız ihbar mektuplarını alacaksınız, insanları tutuklayacaksınız gözaltına alacaksınız ama bir emniyet müdürünün çok ciddi iddialarının yer aldığı dilekçeyi işleme koymayıp, iade edeceksiniz. Bunun akılla mantıkla açıklanabilir bir tarafı yok. "

KILIÇDAROĞLU'NUN EVET GAFI VE OBAMA'DAN ALDIĞI SEÇİM SÖZLERİ...

AYRINTILAR HABERİN DEVAMINDA...

[PAGE]

TEKİN TARTIŞMALARA KILIÇDAROĞLU CEVABI

Kılıçdaroğlu, Baykal'ın "daha önce genel başkanın yanlız bırakıldığı" sözlerini de değerlendirdi ve tüm kademerelerin bir bütünlük içerisinde çalıştığını, referandumla ilgili gerekli metaryellerin teşkilatlara gönderildiğini söyledi. CHP lideri Tekin konusuna da şu sözlerle açıklık getirdi:

"Sayın Tekin tabii ki genel başkan yardımcısı olacak. Bir sorunumuz yok orada; ancak sadece görev dağılımı dolayısıyla, benim biraz Ankara'da kalıp kafa yormam lazım yani. Genel başkan yardımcılıkları konusunu yeniden düzenlemem lazım onun için de zaman ihtiyacım var. Yoksa Ankara dışında fazla olduğum için... Ankara'da günler çok kısıtlı, sabah geldim 11'de MYK vardı. Ön hazırlık yapamadık ancak Gürsel Bey'de anlayışlı, çalışıyor zaten. "

ÖNCE HAYIR DEDİ ARDINDAN OLACAKLARI SIRALADI

KILIÇDAROĞLU, OBAMA'DAN ROL ÇALMIŞ

Kılıçdaroğlu'na, referandum meydanlarında sık sık sarfettiği  "bir hayalim var" sözleri de soruldu. Kırca, bu sözlerinin Obama'nın da seçim meydanlarında kullandığını hatırlatması üzerine CHP lideri, bunu bildiğini ve bir arkadaşının bu sözü söylemesini istediğini kendisinin de beğenerek, seçim meydanlarında kullandığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Kırca'nın referandum tahminiyle ilgili sorusuna ise "hayır"ların kazanacağını söyledi ancak sonra kurduğu cümleler kafa karıştırdı. Yeni anayasa üzerinde çalışılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "evet"lerin çoğunlukta olacağını söylemedi; ancak büyük bir gaf yaparak anayasanın kabul edileceğini ima etti ve sonrasında toplumdaki baskının artacağını söyledi. İşte Kılıçdaroğlu'nun evet itirafı:  

"Hayırların kazanacağını düşünüyorum. Biz yeni bir anayasa üzerinde, özgür bir anayasa üzerinde, hakların genişletildiği bir anayasa üzerinde çalışmalıyız. Bu anayasa değişikliği toplumsal mutabakatla yapılan bir anayasa değil. Göreceksiniz fazla uzun sürmeyecek zaten (kabul edildikten sonraki süreci söylüyor). Toplumun üzerinde hissedilen baskıyı beraber göreceğiz. Baskı oldukça özgürlük talepleri artacaktır. Bu anayasanın çıkması aslında toplumun üzerindeki baskıyı anlatacaktır derken, toplumun aydın kesimlerin üzerindeki baskısı artacaktır. Yüzde olarak tahminim yok ancak zaman zaman yayınlanıyor araştırmalar bizde onlara bakıyoruz."