BIST 10.004
DOLAR 32,34
EURO 34,75
ALTIN 2.431,13
HABER /  GÜNCEL

Financial Times: Sünni birlik Suriyeli isyancıları cesaretlendirdi

İngiliz Financial Times gazetesi, özellikle İran'ın artan nüfuzundan çekinen Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar arasındaki görüş ayrılıklarının azalmasının Suriyeli muhalifleri umutlandırdığını yazdı.

Abone ol

İngiliz Financial Times gazetesi özellikle Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar arasındaki görüş ayrılıklarının azalmasının Suriyeli muhalifleri umutlandırdığını yazdı.

Gazetenin iç sayfalarındaki haberin başlığı "Sünni birlik Suriye'nin isyancılarını cesaretlendirdi".

Haber gazetenin Beirut'taki muhabiri Erika Solomon ile Dubai'deki muhabiri Simeon Karr'ın imzalarını taşıyor.

Financial Times, Suriye'de muhaliflere destek veren Sünni güçlerin Şii İran'ın yükselişi karşısında birleştiklerini, isyancıların son dönemde askeri kazanımlar elde ettiğini vurguluyor.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki Suriyeli bir aktivist olan Safi El Hamawi, Financial Times'a şunları söylemiş:

"Muhalifler (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'ın kendisini sıkışmış hissetmesini istiyor. Burada (Suudi Arabistan'da) hava değişti. Suudiler şimdi 'Bizim hala nüfuzumuz ve etkinliğimiz var' diyor."

Financial Times'a göre Suriye'deki iç savaşta taraflara maddi yardımın başladığı 2012'den bu yana üç ülke muhaliflere maddi destek verdi: Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar.

Gazete Suudi Arabistan'ın en büyük rakibi İran'ın son dönemde bölgede etkisini artırdığına dikkat çekiyor. Bu noktada verilen örnekler ise İran'ın Irak'ta IŞİD'e karşı mücadeleye öncülük etmesi, Suriye'de Esad'ın arkasında olması ve Yemen'de başkent Sana'yı ele geçirip ülkenin güneyine ilerleyen isyancı Şii Husilere destek vermesi.

'S.Arabistan, Türkiye ve Katar'la sorunlarını çözüyor'

Financial Times'taki haber şu satırlarla sürüyor:

"İran'ın bölgede artan etkisinden ve nükleer anlaşmanın imzalanması halinde uluslararası toplum nezdinde yeniden itibar kazanma ihtimali Suudi Arabistan'ı telaşlandırdı. Ülke, Kral Selman yönetiminde Sünni ülkelerle özellikle de Türkiye ve Katar'la sorunlarını çözüyor."

"Riyad ve Ankara'nın arası Müslüman Kardeşler'in 2011'de Arap ayaklanmalarındaki rolü nedeniyle açıktı. Türkiye ve Katar Müslüman Kardeşler ile bağlantılı grupları desteklemişlerdi. Suudi Arabistan ve müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri ise Arap birliğini savunan grubu tehdit olarak görmüşler ve onun bölgedeki operasyonlarını baltalamak için çalışmışlardı."

Financial Times'a konuşan Beyrut merkezli Carnegie Orta Doğu Merkezi'nin direktörü Lina Khatib'e göre Suudi Arabistan artık İran'a karşı Sünni güçleri bir araya getirmek için Müslüman Kardeşler'i koruyan ülkelerle birlikte çalışmak istiyor.

Gazeteye göre Suudi Arabistan'da geçmişte, farklı prensler Suriye'de cihatçı ya da Batı yanlısı gruplara destek vermiş, dönemin kralı Abdullah ise ABD'yi protesto edip ülkede yaşananlarla pek ilgilenmemişti. Şimdi ise Suudi Arabistan'ta farklı sesler azalıyor. Birçok Suriyeli isyancı da,
Yemen'deki hava saldırılarının, Riyad yönetimi ve müttefiklerinin Suriye'de de daha aktif olacaklarının sinyali olarak görüyor.

Muhalifler geçen ay ülkenin kuzeyinde İdlib kentini ele geçirmişlerdi. Suriye'nin güneyinde ise Hizbullah saldırısını püskürtüp, gözlerini başkent Şam'a 100 kilometre uzaktaki Dera kentine dikmişlerdi.

'Muhalifler iki cephede ilerliyor'

Financial Times'taki haberden bazı satırlar şöyle:

"Devrimin başlangıcından bu yana muhalifler ilk kez aynı anda Suriye'nin hem kuzeyinde hem güneyinde ilerliyor. Muhalifleri destekleyenlerin iki operasyon merkezi, ki bunların biri Türkiye'de Ankara ve Doha, diğeri Ürdün'de Suudi Arabistan ve Batılı müttefiklerince kullanılıyor, eşgüdüm içinde çalışıyor gibi görünüyor.

Gazetedeki haber iki Suriyeli aktivistin şu yorumlarıyla noktalanıyor:

Safi El Hamawi: Esad hala hava gücü ile ya da özgürleştirdiğimiz bölgeleri bombalayıp zaferlerimizi ortadan kaldırarak birçok muharabe kazanıyor. Eğer dış güçler uçaksavar füzeleri gönderselerdi, askeri açıdan zafer kazanacağımızı bilirdik.

Tarık Abdelhak: Suriye'de artık hiçbir grubun kendisiyle ilgili kararları almasına izin verilmiyor. Bu, ülkemizi yok edecek.