BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Fenerbahçe'de en çok alkışı kimler aldı?

Fenerbahçe Gaziantepspor'u 3-1 yenerek şampiyonlukta ne kadar iddialı olduğunu gösterdi.

Abone ol

Son şampiyon Fenerbahçe deplasmanda Gaziantep'i 3 golle geçti. Şike soruşturmasıyla tarihinin en kötü günlerini yaşayan sarı lacivertlilerin performansı, rakiplerini kıskandıracak düzeyde.

Yıldız futolcuların ayrılması ve as oyuncuların sakatlığı Fenerbahçe'nin hızını kesmedi. Güzel futboluyla köşe yazarlarından tam not alan takımda Ziegler, Alex ve Caner öne çıkan futbolcular oldu. 

BU DA MI ŞİKE?

Belki de en çarpıcı değerlendirme Fotomaç yazarı Gürkan Kubilay'dan geldi: "Bu takımın oyuncularının geçen sene şampiyonluğu sahada kazandıklarına dair en ufak bir kuşkusu olmayan bir spor yazarı olarak, bu galibiyetlere nasıl bir bahane bulunacağının merakı içindeyim."

İşte yazarların gözüyle dünkü maç:

RIDVAN DİLMEN (SABAH) : MÜKEMMEL BİR FENERBAHÇE

Fenerbahçe, geçen hafta zorlandı; iyi oynamadı. 1-0'lık Orduspor galibiyeti geçen yıldan gelen bir özgüvenin eseriydi. İşte özgüven öyle devam ediyor ki; dün maça iyi başlamasına rağmen yediği gol dahi takımı bozmadı. Ve oyunun devamının her dakikası Fenerbahçe'nin lehine gelişti. İlk yarıda beraberliği yakaladı. Ama ikinci yarının tamamında mükemmel oynadı.
Gaziantepspor çok iyi bir takım. Maç ilk yarı kafa kafaya... Ama ikinci yarıda sezon başı olmasına rağmen hücumda ve savunmada, Bilica-Yobo ile santrfor arasında 40 metreye inen bir oyun. Hem taktik olarak hem yardımlaşma olarak mükemmel bir Fenerbahçe...
Alex'in ikinci golünden sonra müthiş bir Aykut Kocaman hamlesi geldi. Semih- Bienvenu değişikliğinde hemen Caner'i içeri çekip hücumda 4-3- 3'e döndü, Alex'i santrfora koydu. Top rakipteyken de 4-5-1... O dakikadan sonra oyunun tamamen hakimi olduğu gibi, son bölümlerde korner atacak kadar iyi oynadılar.
Aykut Kocaman, krizi olağanüstü iyi yönetiyor.
Oyuncular, geçen yılki Antalya maçından bugüne kadar müthiş yardımlaşıyorlar. Başarının arkadaşlığı getirdiği değil, arkadaşlığın başarıyı getirdiği takım haline döndüler. Bunda yapılan transferlerin ve teknik heyetin büyük başarısı var.

YAVRU NİANG BİENVENU...

Yavru Niang Bienvenu, geleceği çok parlak bir oyuncu. Fenerbahçe geleceği de öyle. Caner geçen hafta oyuna girdi; dün de sahanın en iyi oyuncusu bence... Bilica'nın, Bekir'in, Caner'in iyi performansları, oynamayan oyuncuların da işi sahiplendiğini gösteriyor.
'Gaziantepspor iyi takım' dedik. Mutlaka toparlayacaktır. Krizdeki bir takımı ağırlayacak takımın teknik direktörü Tolunay Kafkas'ın hafta içinde taraftarına MİSAFİRPERVERLİK adına verdiği olumlu mesaj, Tolunay Kafkas gibi bir ADAMIN o takımı çok iyi yerlere getireceğini gösteriyor.

GÜRKAN KUBİLAY (FOTOMAÇ): LÜTFEN FENER'E BAHANE!

Üstüne gelen takımlar, hele de Alex'e adam adama markaj uygulamazsa Fener deplasmanda iş yapabilir.'' İlk 7 dakikada, alışılmadık hızda oynayan Fener'in düşündürdüğü buydu bana. İngiltere'de WBA, Sunderland ve Everton'ın uyguladığı, Almanya'da Hertha'nın sadece ilk hafta uygulaması dışında kimsenin yüzüne bakmadığı, İspanya'da ilk haftalarda uygulayanını şimdilik görmediğim 4-4-1-1 dizilişi, Alex'in varlığında bu sene de favori taktik gibi görülüyor ama üreten 2 ön libero olmayıp, kenar adamları da klasik ''orta yapıcı'' olmayınca, takım bir ara kısır futbol oynuyordu.
Kaleci Volkan, kolay şut şansı veren, rakibe yakın oynamayan savunma anlayışına isyan ediyordu.
28 dakikada G.Antep'e attırılan 9 şut, Antep'in Antalya'da koca maçta 11 şut attığını hatırladığımda, Fener'in aleyhine inanılmaz bir rakamdı ve gol de öyle geldi.
Arada bir penaltısı da yendi Fener'in. Topuz'un yerine, üstelik sağ kanada giren Uğur'un katkısı ve Ziegler'in, ''orta değil, gol pası ile'' atılan golde asıl önemli olan, Fener'in 5 kişi ile rakip kalede olabilmesi idi.
Gol, Fener'in bu dakikadan sonra oyunu daha çok kontrol etmesini sağlıyor, Antep ise iyi oynamıyordu.

EN ÇOK ASİSTİ ZİEGLER YAPAR
Alex'in ikinci golü, hem onun büyüklüğünün hem de Ziegler'in bu takımda en çok asist yapan oyuncu olacağının ispatı idi.
Kafkas'ın kanat adamlarının yerini değiştirme hamlesine Kocaman, Semih-Bienvenu değişikliği ile cevap veriyor; Alex'i nokta santrfora atıp, daha savunmacı 4-1-4-1'e dönüyordu.
Bu şablonda, sol dışa alınan ve geçen hafta ''deplasmanda çok atar'' diye yazdığım Bienvenu'nun savunma arkasına kaçışları, penaltı kaçsa da gelecekte de çok iş yapacaktır.
Ayrıca Fener, her ne kadar rakibe şut attırsa da, 50 dakika iyi oynuyor, alan savunmasını iyi yapıyor ve pozisyon vermiyordu.
Ben bu satırları yazdıktan sonra da maçın en iyisi Ziegler attırıyor, Bienvenu atıyordu. Yöneticiler ne yaptı bilmem ama bu takımın oyuncularının geçen sene şampiyonluğu sahada kazandıklarına dair en ufak bir kuşkusu olmayan bir spor yazarı olarak, bu galibiyetlere nasıl bir bahane bulunacağının merakı içindeyim.

GÜRCAN BİLGİÇ KİMİ BEĞENDİ? TANRIKULU NE DEDİ? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) : FUTBOLUN CRONOS'U

Üç ilk 11 oyuncusunu daha maçlar başlamadan satmak zorunda kaldı Fenerbahçe. İkisi (Gökhan, Emre) ise sakat oldukları için yoklar. Ne etti; beş... 33'te Mehmet oyundan çıkmak zorunda kaldı. Toplam da altıya ulaştık mı?
Fenerbahçe takımının yarısından fazlası geçen seneden miras kalamadı sezonun ikinci maçına. Ama Kaptan kaldığı yerden devam ediyor. Alex, sahaya farkını koyduğunda " bir şey" değil, "her şey" olduğunu gösteriyor herkese. Sonuca hükmeden futbolun bir Cronus'u diyebiliriz ona.
Ligin en zor deplasmanlarından birine geliyorsunuz. Üstelik parlak oyuncularını korumayı başarmış Gaziantepspor. Kocaman, Ordu maçında şikayetci olduğu "düz" orta sahasından vazgeçemiyor. Kritik süreci en az riskle yaşamak istiyor. Sahada mücadele eden, vazgeçmeyen bir takım yaratıp, Alex'in etrafında da toplanmalarını sağlamış.
"Bu takım geriye düşerse, nasıl geri dönecek?" endişelerini taşırken, geçen haftanın önüne geçen bir gelişmeyi fark ediyoruz. Ziegler'in ofansif oyuna doğru hareketlenmesi, Caner'in Topuz'un yokluğundaki enerji deposu haline gelmesi, Yobo-Bilica ikilisinin neredeyse sıfır hata ile oynaması, aslında her şeyin daha önce yapılan planın bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
Fenerbahçe kadrosunda kalite erozyonunu, rakibinden daha fazla koşup, daha fazla savaşarak kapatıp, Alex'in maharetlerini en yüksek oranda kullandı.
Esas hayal kırıklığı, Popov veya Olcan'ın kağıt üstünde kalan "tehlikeli" ibareleriydi. Devamlı karşılarında bir duvar buldular. Fenerbahçe bu noktada büyük takım olmanın ayrıcalığını kullanıyor, daha deneyimli ve güvenli kalıyorlardı sahada. Haftanın ilk maçıydı ve bu sonuç ile rakiplerini de baskı altına aldılar. Zaten kazanmak zorunda olanları, bu kez tahammülsüz bıraktılar.
Not: Cronos, Yunan mitolojisindeki zaman tanrısıdır. Zamana hükmeder...


ALTAN TANRIKULU (HÜRRİYET): ALEX VE KOCAMAN

BUYUK takım olmanın ilk şartı baskı altında kazanmayı başarmaktır kuşkusuz.. Sakatlıklar, gidenler, gelemeyenler, tutuklular, tutuksuzlar, Devler Ligi'ne gidememenin verdiği maddi manevi hasar, geçen sezonun en organize takımlanndan birine karşı yenik duruma düşmek..
Yetmedi, Mehmet sakatlandı.. Bir penaltısı verilmedi ve gol geldi.. O anlarda maça damgasını Vuran iki unsur ortaya çıktı.. Çok çalışmanın karşılığı olarak çok güzel bir atak geliştirdi Fenerbahçe.. Ziegler'in topsuz koşu sonrası yaptığı orta ve gelen gol.. Bir de evsahibi penaltı kazanmalıydı o anlarda.. Hakem onu da vermedi..
ikinci devrenin başında Tolunay Kafkas.. F.Bahçe savunmasını en çok zorlayan isimler Wagner ve Olcan'ı çıkardı.. Olcan'ın sakatlığı varsa neden devre arası çıkmadı, diye düşündüm açıkçası..

O dakikadan sonra Gaziantepspor ofansif anlamda hiçbir direnç gösteremedi.. İleride top tutan adam olmayınca F.Bahçe ikinci hatta üçüncü toplara sahip oldu..
Kaptan büyük oynuyor Ziegler'e ayn bir parantez açmak gerek.. Üç golün de içinde o vardı..
Topsuz oyunu müthiş oynuyor.. Defansı kuvvetli, oyun disiplini dört dörtlük.. Bienvenu kapalı kutuydu.. Ordu karşısında etkili oyuncu olduğunu göstermişti.. Dün Niang'ı aratmayacağını, hatta savunma ve hava hakimiyeti açısından Emenike'yi bile gölgeleyeceğini gösterdi.. İkisi de büyük kazanç..

Başlığa onu çıktım.. Geçen sezonun ikinci yansından itibaren "büyük" oynuyor kaptan.. Sadece golleri, asistleriyle değil, sahadaki duruşuyla, isyanıyla, müdelesiyle, faul yapışıyla, kart görüşüyle arkadaşlannı ayakta tutuyor kaptan.. Açıkçası onu eleştirmek için bekleyenlerdenim..

Ama o böyle oynadıkça alkışlamaktan da yorulacağım.. AIex'i, yeni transferleri, kalanlan, morali bozukları bu hale getirdiği, birçok maçı dün gece olduğu gibi geriden gelip kazanmayı Fenerbahçe Futbol Takımı için bir alışkanlık haline getiren Aykut Kocaman'ı da kutlamak gerek..
Sadece golleri, asistleriyle değil, sahadaki duruşuyla, isyanıyla, müdelesiyle, faul yapışıyla, kart görüşüyle arkadaşlarını ayakta tutuyor kaptan..

TAYFUN BAYINDIR İKİ FUTBOLCUYU ÖNE ÇIKARDI.. SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

TAYFUN BAYINDIR (SABAH): ALEX VE ZİEGLER 

ELİNDE Alex gibi bir silah varsa rakibin adı ne olusa olsun ve nerede oynuyorsanız oynayın üstüne üstüne gidebilirsiniz. Bilirsiniz ki o öylesine bir tecrübe, öylesine bir zekaya sahip ki en olmadık anda bir ara pasla gol pozisyonu yaratır, kimsenin beklemediği yere girip golünü atar ve takım tam oyundan düşüyor dediğiniz anda da gemisini kurtaran kaptan misali elini, ayağını, kafasını taşın altına sokuverir. Kaçırdığı penaltı bile olağanüstü güzellikteydi. Dün gördük ki bu Alex tek kişilik ordu gibi. Biz onu övmeye o da bizi ve tabii ki Türkiye’deki tüm futbol severleri zevkten 4 köşe yapacak gibi görünüyor. Allah onu futbol oynasın diye yaratmış.

AYKUT Kocaman’ın Ordu maçındaki durağan yapıdan, tempolu yapıya dönmek için Caner hamlesi son derece doğruydu. (Dia ve Stoch gibi önemli kanatları kenarda tutma lüksüne rağmen) Ama Caner’in oyunun geneline katkısı açıkçası Kocaman’ın beklediği kadar değildi. Pasları şut gibi attığı için ciddi top kayıpları yapan ve nedense çalım atmayı haddinden fazla seven Caner’in açıkları, Ziegler sayesinde kapandı. Ve o Ziegler dün Alex ile birlikte F.Bahçe’nin baş rol oyuncusuydu. İsviçreli hem mükemmel savunma yaptı, hem de şaşırtıcı biçimde hücuma çıktı. Bienvenu’ya attırdığı gol pası da Alex’i bile kıskandıracak ölçülerdeydi...

FUTBOLA DÖNDÜ

VE elbette Uğur Boral’ı da unutmamak lazım. Mehmet Topuz’un üzücü sakatlığı, Uğur Boral’ın pozitif bir biçimde sahne almasına neden oldu. Uğur fizik olarak henüz hazır değil. Ama kafaca hazır. Alex’e yaptığı asistte sakatlanma pahasına topa yine ayağını sokması onun futbola olan açlığının ne kadar yüksek olduğunun en büyük kanıtıdır. Dünün özeti şudur: F.Bahçe futbola geri döndü.

ZEKİ ÇOL (ZAMAN): ALEX FARKIYLA

F.Bahçe, eski F.Bahçe değil... Ama Alex, bildiğiniz gibi. Yine oyunun lideri... Yine etkili... Yine golün ve kalitenin adresi.

Dün sahaya bakıyorum... Farklı duran, farklılığını yansıtan, keyif veren ve iki takım arasındaki dengeyi bozan tek oyuncu var; o da Alex. Attığı goller bir yana, oyun zekâsı, yeteneği, top kullanma becerisi, takımı yönetişi ve daha birçok yetkinliğiyle Alex, belirgin olarak ayrı bir yerde duruyor.

F.Bahçe de zaten o farklı duruşun oluşturduğu, yansıttığı etkiyle kazandı G.Antep'te. Bu sahada üç sezondur yenildiği G.Antepspor'u, vasat bir oyun ve Alex farkıyla bu defa yenmeyi becerdi.

Evet, F.Bahçe, geçen sezon performansında değil. Ama bu, o kadar doğal ki... Lugano'nun, Santos'un, Niang'ın gittiği, Emre'nin ve Gökhan Gönül'ün sakatlıkları nedeniyle oynamadıkları eksik kadroyla mücadele veriyor F.Bahçe. Gökhan ve Santos gibi iki etkili hücum bekinden mahrum kalınca, o bilindik kanat bindirmelerini ve kanat etkisini de oyuna gereğince yansıtamıyor. Dolayısıyla da hücumda alışılagelmiş verimliliği yakalamakta en azından şimdilik belli oranda da olsa zorlanıyor. Dün Alex, bireysel performansıyla o eksiklikleri en azından skora ulaşmakta, bir de penaltı kaçırmasına karşın aman aman hissettirmedi.

F.Bahçe, G.Antepspor'un oyundan iyice koptuğu son 25 dakikada kontrolü tamamen eline geçirdi. Ve bu defa hücumda geçmişi çağrıştıran bir üretkenliği elde etti.

ŞANSAL BÜYÜKA "BUNU ADI NEDEN İSYAN" DEDİ? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

ŞANSAL BÜYÜKA (AKŞAM): BUNUN ADI İSYAN

Takımının yarısı yokken, daha başlangıçta Mehmet Topuz sakatlanıp çıkıyorsa...
Kırk yıllık  'Solak' Uğur Boral adamsızlıktan ve çaresizlikten sağ kanada geçiyorsa...
Benim de aklıma bir özdeyiş geliyor:
'Kadersizin işi, muhallebi yerken kırılır dişi...'
Ama Fenerbahçe dün bu kadere isyan etti...
Çektiği sıkıntılara, çektiği yokluklara, çaresizliklere isyan etti...
Üstelik kırık-dökük gittiği Gaziantep'te üç yıldır yapamadığını yapıp kazanmayı başardı...
Fenerbahçe için 'temposuz oynadı' diyenler olabilir...
Bu doğru...
Ama bana göre Fenerbahçe son dönemlerin en disiplinli oyununu oynadı...
Son dönemlerin en başarılı pas trafiğini yaptı...
KIVILCIMLAR GÖRÜLÜYOR
Belki bu pas trafiği hızlı hücumu engelledi ama kontrolü hep Fenerbahçe'nin elinde tuttu ..
Eğer Gaziantepspor maçı ölçüyse Ziegler tamamdır...
Havada-karada, savunmada-hücumda tamamdır...
Bienvenu derseniz, henüz parlamadı ama kıvılcımlar görülüyor...
Bir de Bilica...
Penaltı noktasında mezar kazdığı için diri diri mezara gömdüğümüz Bilica, şu sıkıntılı günlerde 'Karagün' dostu gibi Fenerbahçe'nin imdadına yetişti...
Hücuma çıkarken çok top kaptırmasına rağmen Caner Erkin ve daha sonra oyuna giren Uğur Boral etkili oldular...
HAKEMİN HATRINI SORMALI
Elbette Alex...
penaltı kaçırmış olabilir, ama ayaklarından, kafasından önce aklıyla oynuyor, bu kesin...
Gaziantepspor derseniz, daha kötüsü olamaz...
Çıkana kadar olağanüstü bir Olcan ve olağanüstü golü...
O'nun dışında kim var derseniz, kimse yok derim...
Bir satır da Cenk Tosun'a...
Geldiğinde fişek gibiydi, şimdi adeta 'bamyadan mermi' gibi...
Yapma be Cenk kardeş... Geldiğin günleri özlüyoruz...
Hakem Bülent Yıldırım'ın da hatrını sormalıyız...
Önce Fenerbahçe'nin, sonra Gaziantepspor'un penaltısını 'pas' geçtikten sonra üçüncü pozisyonda düdüğünü çalabildi...
Fenerbahçe takımını gerçekten tebrik etmek lazım...
Bunca çaresizliğe, bunca sıkıntıya rağmen yıkılmayıp, ayakta kaldığı için...