Fair play ve UEFA
Son AB raporundan sonra bir öneride
bulunmuştum.
-“AB ile ilişkilerimizi dondurmamız
gerekir!”
Gerekçe olarakta yaşadığımız bir deneyimdem söz etmiştim;
Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde bir süre
için AB ile ilişkilerimiz dondurulduğunda bundan
AB’nin rahatsız olduğunu, çünkü
Türkiye üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini
söylemiştim.
Nitekim, bizi Helsinki’ye getiren ve
AB’nin tekrar gündemine almasını sağlayan nedenin
bu olduğuna inanıyorum.
Keşke Helsinki’de biraz daha direnip, daha iyi
müzakere edip Kıbrıs’ı tamamen gündemlerinden
çıkartabilseydik.
Bunu yapabilirdik!..
Ama bazı komplekslerimiz müzakerecilerimizi de etkiliyor
galiba.
Osmanlı’nın “ezik” dönemlerinden
kalma bu yabancı hayranlığı, ya da aşağılık kompleksi.
*****
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi
UEFA’nın aldığı karar da bal gibi siyasi.
İlk işaret daha terörün yapıldığı gün, İngiltere
Dışişleri Bakanı'ndan gelmişti:
-“Türkiye’ye gitmeyin!”
Arkadan stratejik ortağımız ABD vize işlemlerini
zorlaştırdı.
Başkan Bush Bağdat’ı ziyaret ediyor, yanında
Talabani, vs vs…
Tatsız ve derin uykumuzdan uyanmamız için daha ne yapmalılar yani,
işaret fişeği mi atmaları gerekir?
Baksanıza, Başbakanımız’ın, oğlunun düğününe davet
etme şerefini bahşettiği “Makarnacı” bile işi
bitince nasıl sırt çevirdi…
Bu nedenle, “Ey medeni Avrupa’lılar hani sportmenlik, hani
teröre ortak tavır?” diye sormak safdilliktir.
Bunlardan “fair play” beklenebilir mi?
*****
Kıbrıs’ı elimizden almaya çalışıyorlar, üstüne -
Lozidiu denen bir Rum’a- de para istiyorlar.
Hemen yanıbaşımızda Kürt Devleti kurulmaya
çalışılırken, biraz da toprak diyorlar.
-“Kımıldamayın yoksa ekonomik kriz çıkarırız”
mesajı ile sürekli aba altından sopa gösteriyorlar.
Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana hiç bu kadar
sıkıştırıldığımızı hatırlıyor musunuz?
*****
Şimdi yepyeni kararlara ihtiyacımız var.
Yapmamız gereken şey, kuruluşta olduğu gibi
Atatürk’e dört elle sarılmaktır.
Çağdaşlaşmaktan, teknikten, batılılaşmaktan,
demokrasiden kopmadan…
Ama, onların yaratacağı krizleri beklemeden ve gerekirse kendi
krizimizi yaratarak…
Genelkurmay Başkanı’nın dediği gibi ülkemizin
bekası için gerekirse Kıbrıs’ta da savaşıp,
ambargoya da katlanarak…
Üstünde oturduğumuz toprak satılık arsa parçası değil
çünkü…