BIST 10.320
DOLAR 32,25
EURO 35,09
ALTIN 2.466,08

Fair play ve UEFA

Son AB raporundan sonra bir öneride bulunmuştum.

-“AB ile ilişkilerimizi dondurmamız gerekir!”

Gerekçe olarakta yaşadığımız bir deneyimdem söz etmiştim; Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde bir süre için AB ile ilişkilerimiz dondurulduğunda bundan AB’nin rahatsız olduğunu, çünkü Türkiye üzerindeki kontrollerini kaybettiklerini söylemiştim.

Nitekim, bizi Helsinki’ye getiren ve AB’nin tekrar gündemine almasını sağlayan nedenin bu olduğuna inanıyorum.

Keşke Helsinki’de biraz daha direnip, daha iyi müzakere edip Kıbrıs’ı tamamen gündemlerinden çıkartabilseydik.

Bunu yapabilirdik!..

Ama bazı komplekslerimiz müzakerecilerimizi de etkiliyor galiba.

Osmanlı’nın “ezik” dönemlerinden kalma bu yabancı hayranlığı, ya da aşağılık kompleksi.

*****
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi UEFA’nın aldığı karar da bal gibi siyasi.

İlk işaret daha terörün yapıldığı gün, İngiltere Dışişleri Bakanı'ndan gelmişti:

-“Türkiye’ye gitmeyin!”

Arkadan stratejik ortağımız ABD vize işlemlerini zorlaştırdı.

Başkan Bush Bağdat’ı ziyaret ediyor, yanında Talabani, vs vs…

Tatsız ve derin uykumuzdan uyanmamız için daha ne yapmalılar yani, işaret fişeği mi atmaları gerekir?

Baksanıza, Başbakanımız’ın, oğlunun düğününe davet etme şerefini bahşettiği “Makarnacı” bile işi bitince nasıl sırt çevirdi…

Bu nedenle, “Ey medeni Avrupa’lılar hani sportmenlik, hani teröre ortak tavır?” diye sormak safdilliktir.

Bunlardan “fair play” beklenebilir mi?

*****
Kıbrıs’ı elimizden almaya çalışıyorlar, üstüne - Lozidiu denen bir Rum’a- de para istiyorlar.

Hemen yanıbaşımızda Kürt Devleti kurulmaya çalışılırken, biraz da toprak diyorlar.

-“Kımıldamayın yoksa ekonomik kriz çıkarırız” mesajı ile sürekli aba altından sopa gösteriyorlar.

Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana hiç bu kadar sıkıştırıldığımızı hatırlıyor musunuz?

***** 
Şimdi yepyeni kararlara ihtiyacımız var.

Yapmamız gereken şey, kuruluşta olduğu gibi Atatürk’e dört elle sarılmaktır.

Çağdaşlaşmaktan, teknikten, batılılaşmaktan, demokrasiden kopmadan…

Ama, onların yaratacağı krizleri beklemeden ve gerekirse kendi krizimizi yaratarak…

Genelkurmay Başkanı’nın dediği gibi ülkemizin bekası için gerekirse Kıbrıs’ta da savaşıp, ambargoya da katlanarak…

Üstünde oturduğumuz toprak satılık arsa parçası değil çünkü…