BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Erdoğan'ın o sözleri CHP'yi çıldırtmış

CHP'yi PKK'yı desteklemekle suçlayan Başbakan Erdoğan'a, ana muhalefet partisi, Oslo belgeleriyle misillemede bulunmuş.

Abone ol

Haluk Koç'a göre bu Oslo çıkışının nedeni, Aygün olayı ve Sosyalist Enternasyonale yönelik Erdoğan'ın tavrı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, yaptığı Oslo çıkışıyla gündeme damgasını vurdu. CHP’nin gidişatını etkileyecek, Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) tartışılmayan, olumlu ya da olumsuz bir şekilde değerlendirilmeyen bu çıkış nerden çıktı? Radikal yazarı Koray Çalışkan, CHP'li Koç'u telefonla aradı ve söylediklerini taşıdı. u.20120920100917.jpg

OSLO AÇIKLAMALARI TEPKİNİN TEZAHÜRÜ

(...)Dün aradım, konuyu konuştuk. Öncelikle Koç’a göre bu çıkış “çok büyük bir çıkış” değil. Esas nedeni Erdoğan’ın Sosyalist Enternasyonel’de CHP’nin PKK’yı dolaylı olarak destekleyen bir tavır aldığını söylemesi. Bir de önceki Hüseyin Aygün ile ilgili açıklamaları...

Parti tabanında tepki topladığına inandığı bu hasarları tamir etmek için CHP’nin bir şey yapması gerektiğini düşünüyor. Koç’a göre yaptığı Oslo açıklamaları bu tepkinin tezahürü: “Başbakan çok sert konuşuyor, CHP’yi toplumun hassasiyetleri üzerinden mahkum etmeye çalışıyor. Oysa ikiyüzlü ve çift kimlikli bir siyaset izliyor. Bir taraftan terör örgütü PKK ile doğrudan görüşme başlatıyor, diğer taraftan CHP’ye yükleniyor. Meşru zeminde sorunun meşru taraflarıyla görüşeceğine, gayri meşru zeminde terör örgütüyle pazarlık yapıyor. Bizim açıklamamız bu ikiyüzlülüğü topluma gösterdi.

Haluk Koç da ‘PKK ile devletin konuşabileceğini, silah bıraktırmak için böyle bir adımı anlayacağını’ söylüyor. Ama “PKK’yı muhatap alarak çözüm için konuşmak olmaz” diyor. Ama “Bırakın PKK’yı BDP’yi bile muhatap almayan Ak Parti’nin muhatabının PKK olduğunu topluma nasıl göstereceksiniz?” diye soruyorum. “Oslo görüşmeleri yeterli kanıttır. Meşru zeminde meşru aktörle görüşmek gerek. Gayri meşru zeminde terör örgütüyle konuşmak gayri meşrudur” diye yanıtlıyor.

“MYK’da bu tavır değişikliği konuşuldu mu?” diye sorduğumda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun inisiyatifiyle bu açıklamaların yapıldığını, genel bir siyasi tavır değişikliği olmadığını söylüyor.

ERDOĞAN NELER DEMİŞTİ? 

"CHP İLE BDP AYNIDIR"

CHP Tunceli Milletvkili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasını danışıklı dövüş olarak niteleyen Erdoğan, şunları söylemişti:

Erdoğan Buna benzer senaryolar bundan önce oynanmıştır. Bundan önce de terör örgütü tarafından kaçırıldığı söylenen milletvekili arkadaşımız da 'teröristler kaçırmıştır' diyememiştir. Arkadaşlar, çocuklar ifadelerini kullanmışlardır.

Ve bunlar ortaya birşey koyuyor ortada nasıl bir senaryo var. Bunların üzerinde milletçe düşünmemiz gerekiyor. Biz boşuna BDP ile CHP aynıdır demiyoruz. Bunlar aynıdır."

"ALLAH CHP SEÇMENİNE YARDIM ETSİN"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun G. Afrika'da yapılan 161 üyeli Sosyalist Enternasyonel toplantısında Kürt sorununu Filistin sorununa benzeten bildiriye imza atmasını bu sözlerle eleştirmişti:

"Şu anda PKK terör örgütünün mücadelesini özgürlük mücadelesi olarak gösteren bildiriyi imzalayan Kılıçdaroğlu sana yazıklar olsun. Bakın bundan çark edebilir. İmza yaş kuru diyebilir. Çark konusunda sınırları aştı dünya çapında bir fenomen haline geldi. Türkiye'deki bir terör örgütünün mücadelesini Filistin'deki mücadeleyle özdeşleştirmek talihsizliktir. Allah CHP seçmenine yardım etsin."

OSLO ÇIKIŞINI İKİ YAZAR NASIL ELEŞTİRDİ? "İYİ Kİ PKK İLE GÖRÜŞÜLMÜŞ" DİYEN YAZAR KİM? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

CHP'nin açıkladığı Oslo belgeleri medyada beklendiği gibi ses getirmedi. Hatta eleştirel yazılar dikkat çekti. Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Posta yazarı Mehmet Ali Birand ve Radikal Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ana muhalefeti topa tuttu.

Ahmet Kekeç (Star): Nerede yaşıyor bu arkadaş?

Haluk Koç’a göre, teröre teslim oluşumuzun altında, Oslo görüşmeleri yatıyor.

Devlet taviz verdiği için işler bugün bu noktadaymış, estek köstek...

Bunları, üstelik, yeni bir şeymiş gibi sunuyor...

İşin ilginç tarafı şu:

Haluk Koç’un “yeni ele geçirdim, işte ihanetin belgeleri” diskuruyla sunduğu kayıtlar, kimsenin ilgisini çekmedi.

Zaten deşifre edilmiş ve hakkında çok şey söylenmiş olduğu için, basın da pek itibar etmedi.

Mezkur kayıtlar, muhtemeldir ki, siyasi iktidarı zor durumda bırakmak amacıyla sızdırılmıştı ama bundan kazançlı çıkan yine siyasi iktidar oldu.

Haluk Koç bunları duymamış olabilir mi?

Hadi duymadı diyelim...

Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör örgütüyle müzakerelere “yeşil ışık” yakan açıklamalarını da mı duymadı?

Nerede yaşıyor bu arkadaş ve hangi partide siyaset yaptığını sanıyor?

Yazının tamamı için

Eüyüp Can (Radikal): Tam bir facia

Haluk Koç’un izahı en az çıkışı kadar sorunlu.

Özetle şunu diyor…

Bir, “Başbakan çok sert konuşuyor…”

Eee…

Haluk Koç da Yeni CHP’nin bu konudaki politikalarıyla taban tabana zıt çıkışı yapmak zorunda kalıyor…

İki, “Devlet PKK ile elbette konuşabilir ama PKK’yı muhatap alarak çözüm konuşamaz.”

Konuş ama muhatap alma!

Nasıl olacak?

* * *

Başbakan’ın CHP’yi PKK ile aynı düzlemde gösteren açıklamaları ne kadar haksız ve yanlışsa Haluk Koç’un Oslo çıkışı da bu konuda sembolik de olsa adımlar atan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si için o kadar yanlış.

İki yanlış kaç doğruyu götürür bilmiyorum ama maalesef iki yanlıştan bir doğru çıkmıyor.

Oslo üzerinden siyaset sadece Yeni CHP’yi değil, hükümeti ve tüm Türkiye’yi faciaya sürüklüyor.

Bu kadar mı körüz?

Yazının tamamı için

Mehmet Ali Birand (Posta): PKK ile iyi ki görüşülmüş, iyiki protokol yapılmış

Dünyanın her yerine, terörle mücadele eden her Devlet, gizli veya açık şekilde karşı tarafla görüşür. Amaç kanı durdurmaktır. Silahları susturmak, cenazeleri engellemek için her türlü adım atılır.
 
Protokol maddelerini okuyunca, ateşin kesilmesi için bir tek adım kaldığını görebilirsiniz. Gerisi ilerde getirilecekti. Bugün o cenazeleri görmeyecektik. O evlere ateş düşmeyecekti.
İktidar, yapması gerekeni yapmıştır. Bu görüşmeler yerindedir. Protokol doğru adımdır. Bunun utanılacak hiçbir yanı yoktur.
 
Asıl hiç görüşülmese, çözüm yolları aranmasa, o zaman hepimizin ayaklanması ve İktidarı yerden yere vurmamız gerekirdi.
 
Göreceksiniz, yine birgün gelecek ve yine masaya oturulacak. Ne yazık ki, olan o gencecik insanlara olacak. Ancak şunu da unutmayalım, biz bu işi bu kafayla çözemeyiz. Muhalefetin desteği olmadan, yapıcı yaklaşım sergilemeden hiçbir iktidar PKK terörünün önünü alamaz. Siyaset malzemesi yapıldıkça, ne Kürt sorunu ne de PKK terörü çözümlenebilir.