BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan eylemcilere çok kızdı!

Başbakan Erdoğan bugün ekran karşısına geçti, hortumculardan AB'ye, Türkiye'nin durumundan dünkü YÖK eylemine varıncaya kadar hemen her konuya değindi.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Cehalet en büyük düşmanımızdır, onu ayaklarımızın altına aldık'' dedi. Başbakan Erdoğan, dün İstanbul ve Ankara'da YÖK'ü protesto amacıyla düzenlenen gösterileri ''demokratik ve hak arayışı olarak doğru bulmadığını'' belirtti. Erdoğan, Çayeli'nde Milli Eğitim Bakanlığı Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü ile Ahmet Hamdi İshakoğlu Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi'nin ortak açılış törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada, 3 Kasım seçimlerinin ardından emaneti devraldıktan sonra sağlık, eğitim, adalet ve emniyete öncelik verdiklerini kaydeden Erdoğan, ''Bu konuda çok büyük açıklarımızın olduğunu biliyoruz. Demirperde ülkelerinde okuma-yazma oranının yüzde 100 olduğunu dikkate alırsak, Türkiye'nin nerelerde kaldığı ortada. Okuma-yazma oranımız maalesef yüzde 85'lerde...'' diye konuştu. ''ALACAK, SANKİ ÖBÜR DÜNYAYA GÖTÜRECEK...'' Hayırsever işadamlarından memleketlerine eğitim ve sağlık kurumu yaptırmalarını isteyen Erdoğan, ''Nedense eller cebe pek gitmiyor. Alacak sanki öbür dünyaya götürecek. Halbuki eğitimde, sağlıkta ne yatırım yaparsa onunla birlikte o gidecek. Gelin sağken bu yatırımları yapalım. Ondan sonra da ebediyen hatıra bırakalım'' dedi. Rize'nin bir cazibe merkezi haline gelmesi ve göçün durması için çaba gösterdiklerini kaydeden Erdoğan, Karadeniz sahil yolunun da 2005 yılı sonunda faaliyete geçeceğini ifade etti. Erdoğan, ''Ne aldanan, ne aldatan olacağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, daha sonra Ahmet Hamdi İshakoğlu Denizcilik Meslek Lisesi'nin açılışını yaparak, dersliklerde incelemelerde bulundu. Erdoğan, basın mensuplarının, gemi dümeni ile birlikte fotoğraf çekme isteklerini, dümenin eski teknoloji olduğu gerekçesiyle kabul etmedi. ''BİR ŞÜPHENİZ Mİ VAR?'' Bir gazetecinin, ''Rota nereye, ülke emin ellerde diyebilir miyiz?'' yönündeki sorusuna, ''Bir şüpheniz mi var, gelişmeler ortada'' yanıtını verdi. Erdoğan, bir başka gazetecinin, ''(Yelkenler fora) diyerek dümeni AB'ye kırdınız. Denizin, havanın durumu nasıl?'' sorusuna da şu yanıtı verdi: ''Bu konuda kararlı olduğumuzu söyledik. Kararlı bir şekilde AB yolunda üzerimize düşen ödevleri yerine getirdik, yaptık. Artık 17 Aralık sürecinde AB ülkelerinin üzerine düşen görevi yapmasını bekliyoruz. Bunda herhangi bir ümitsizlik söz konusu değil. ''HERHANGİ BİR YANLIŞA İHTİMAL VERMİYORUM'' Biz AB sürecinde insanımızın standardını yükseltmek için geceli gündüzlü çalışıyoruz. Eğer 17 Aralık'ta 2002 Kopenhag zirvesinde bize verilen söz yerine getirilmeyecek olursa, Türkiye, Kopenhag siyasi kriterlerinin adını Ankara kriterleri koyar yoluna devam eder. Çünkü Türkiye, ülkelerden bir ülke değildir. Türkiye'nin de nevi şahsına münhasır bir asilliği vardır, bir gücü vardır ve şu andaki yapısıyla da genç dinamik bir nüfus özelliği vardır. AB üyesi ülkeler, bizim tüm yaptığımız görüşmelerde ağırlıklı olarak olumlu görüşlerini beyan etmişlerdir. 17 Aralık'ta inanıyorum ki bu süreç bizlerin istediği biçimde devam edecektir. Herhangi bir yanlışa ihtimal vermiyorum.'' • Erdoğan: Aldatanlardan olursan bir gün sen de aldatılırsın ''DÜNKÜ GÖSTERİLERİ DEMOKRATİK BULMUYORUM'' Erdoğan, Ankara ve İstanbul'da YÖK'ü protesto amacıyla düzenlenen gösterileri değerlendirirken, ''Dünkü gösterileri demokratik bulmuyorum. Bu tür gösterileri hak arayışı olarak doğru bulmuyorum'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Düşünce, fikir özgürlüğü açısından, özgürlüklerin arayışı açısından bu yol kullanılması gerekli yol değildir. Kalkıp çevredeki cam çerçeveyi indireceksin, kaldırım taşlarını sökeceksin ve araçların üzerine atacaksın, polisi molotofkokteyli ile şununla bununla taciz edeceksin... Bununla geçmişte bir yere varılmadı, bundan sonra da bir yere varılamaz. Herkes arzu ettiğini, beklediklerini fikriyle, düşüncesiyle, söylemleriyle dile getirmeli ama asla bu yollara başvurmamalıdır diye düşünüyorum. Bundan kendileri kaybedeceği gibi, ülke de kaybeder. Hiçbir zaman bu birliği ve beraberliği sağlamak mümkün olmaz. Bu konuda süreç hızlanmaktadır. Bu süreci de temenni ediyorum ki başarılı bir şekilde aşarız. Daha demokratik uygulamalarla da bu talepler yerine gelir diye düşünüyorum.''