BIST 10.703
DOLAR 32,20
EURO 35,04
ALTIN 2.528,53
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan çiftçilere umut dağıttı

Başbakan Erdoğan'ın 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında ağırlık tarım üzerineydi. Erdoğan konuşmasında çiftçilere müjde verdi, gelecek için umut dağıttı...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk tarımını karanlığa, çözümsüzlüğe, yoksulluğa terk edecek bir anlayışa sahip olmadıklarını belirterek, ''El ele vererek problemler dağını aşıyoruz, tarımımızı düze, düzlüğe, aydınlığa çıkaracağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, bu akşam televizyonlardan ulusa seslendi. Umutların canlandığı güzel bahar günlerinin ardından Türkiye'nin güneşli ve aydınlık bir yaz mevsiminin eşiğine geldiğini anlatan Erdoğan, bu dönemin özellikle tarım ve turizm sektörü için ekilenin biçileceği bereketli hasat günlerinin yaklaştığı bir dönem olduğunu vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye nüfusunun yüzde 40'ına yakın bir kısmının ekmeğini , yani bu sektörde yaşanan her olumlu ya da olumsuz gelişmenin Türkiye'nin bütününü doğrudan etkilediğini aklımızdan çıkaramayız. Türkiye maalesef tarımsal üretimini ekonomik gerçekleriyle ve ülke ihtiyaçlarıyla uyumlu bir temele oturtamamıştır. Ancak burada tek ümidini toprağına, çiftine çubuğuna bağlamış , hayvancımızın bir suçu, bir günahı yoktur. Burada asıl günah bugüne kadar tarımı iyi planlayamayan, tarımsal yaygınlaştıramayan, tarım için gerekli altyapı ve yatırımları ihmale uğratan yönetimlerindir. Bugün maalesef bu günahın önümüze koyduğu ağır faturayı başta köylümüz, çiftçimiz, hayvancımız olmak üzere hep birlikte ödüyoruz. Dünün ağır ihmalleri, maalesef bugün Türk tarımının önüne kartopu gibi büyüyen bir problemler dağı bırakmıştır. Ama problemler ne kadar büyük olursa olsun biz asla yılgınlığa düşecek, Türk tarımını karanlığa, çözümsüzlüğe, yoksulluğa terk edecek bir anlayışa sahip değiliz. El ele vererek bu problemler dağını aşıyoruz, tarımımızı düze, düzlüğe, aydınlığa çıkaracağız.'' Türk tarımını en kısa zamanda doğru üreten, ürettiğini değere dönüştüren, elde ettiği değerle sürekli hacmini büyüten bir çizgiye getirmek durumunda olduklarını kaydeden Erdoğan, ''Bu bizim bu memlekete borcumuzdur. Bunu yaparken doğal hayatı koruma ve zenginleştirme adına azami hassasiyeti göstermekten de vazgeçmememiz gerekiyor. Çünkü Türk tarımının geleceği, Türkiye'nin geleceğidir, milletimizin geleceğidir''dedi. İkibuçuk yıllık iktidarları süresince Türk tarımına can suyu taşımak, çiftçinin, köylünün, hayvancının problemlerine çözüm bulmak, destek olmak noktasında büyük bir gayret içinde olduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Elbette ülkemizin ağır bir kriz ortamından bugünlere geldiği gerçeğini unutamayız. Maalesef şimdilik elimizden gelen, gönlümüzden geçenin yanında küçük ve sınırlı kalıyor. Ancak geçen zaman zarfında hükümet olarak gerek Türk tarımının taşıdığı önemin, gerekse bu sektörümüzün içinde bulunduğu zor şartların farkında olduğumuzu uygulamalarımızla ortaya koyduk sanıyorum. 2002 yılında göreve geldiğimizde maalesef nüfusumuzun büyük bir kısmının geçimini sağladığı, ekmeğini kazandığı tarım sektörümüz can çekişme noktasına gelmiş durumdaydı. Çiftçimiz, köylümüz, hayvancımız perişan ve muhtaç bir duruma düşmüş, yarınlarından umudunu tamamen kesmişti. Bu dramatik tabloyu değiştirmek ve tarım sektörümüzü yeniden nefes alır hale getirmek için bütün imkanlarımızı seferber ederek çiftçimizin, köylümüzün, hayvancımızın yardımına koştuk. Bir yandan, çiftçilerimizin aciliyet arzeden ihtiyaçlarını giderebilmek için destekleme programlarını derhal uygulamaya koyduk, çiftçi borçlarını yeniden yapılandırarak ödenebilir hale getirdik. Bir yandan da çok kapsamlı hazırlanmış, çok yönlü planlanmış ve dünyadaki gelişmiş tarımsal kalkınma projelerinden azami şekilde yararlanan, çevre önceliklerini dikkate alan yeni bir tarım stratejisi geliştirmenin arayışı içine girdik. Bu nedenle Yüksek Planlama Kurulumuz 2006-2010 Tarım Stratejisi Belgesi adıyla bir plan hazırladı. Türk tarımının sadece önümüzdeki beş yılına değil, daha sonrasına da yön verecek olan bu belge ile Türk tarımında ilk kez stratejik hedefler belirlenmiş ve o hedeflere uygun bir planlama çalışması yapılmıştır. Bu paralelde bu yıl inşallah Tarım Çerçeve Kanunu'nu da çıkararak, Türk tarımının uzun vadeli gelişim güzergahını belirlemiş olacağız. Bunun anlamı şudur; tarım sektörümüz artık ölü toprağını üstünden atmakta ve çağın gereklerine uygun olarak yeni bir tarım düzenine geçmekte, yeni bir sayfa açmaktadır. Hükümet olarak temel amacımız; ülkemiz tarımını gerek Avrupa Birliği, gerek Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması ile uyumlu, dünya ile rekabete açık, örgütlü ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturabilmektir.'' Erdoğan, önümüzdeki dönemde tarım sektöründe hayata geçirmeyi düşündükleri değişiklikler ve yenilikler hakkında bazı bilgiler verdi, yeni tarım vizyonuyla ilgili önem verdiği hususları ana hatlarıyla aktardı. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Hükümet olarak yaptığımız önemli bir değişiklik desteklerle ilgilidir. Bundan böyle dağa taşa, boş araziye, olmayan üretime Doğrudan Gelir Desteği vermeyi sona erdiriyoruz; artık sadece gerçekten üreten, desteği hakeden çiftçimiz, üreticimiz devlet desteklerinden yararlanacak, suiistimallerin önü kesilecektir. Maalesef bugüne kadar iyi niyetle ve büyük bütçe fedakarlıklarıyla verilen tarımsal destekler hem teknik yanlışlıklar, hem de suiistimaller neticesinde tarım sektörümüzün derdine şifa olamıyordu. Destekleme bütçesinin yüzde 80'ini oluşturan ve gittikçe işlevsizleşen bu desteklerin oranını teknik bazı sebeplerle aşama aşama düşürmek durumundayız; bu yıl yüzde 55'e kadar düşürdük, gelecek yıl bu oran yüzde 45'e kadar gerileyecektir. Buradan artırdığımız kaynağı tarım sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarına, daha etkin desteklere yönlendiriyor; Kırsal Kalkınma, Ürün Sigortası, Çevresel Amaçlı Tarımsal Alanların Korunması gibi yeni destek ve ödeme sistemleri getiriyoruz. Amacımız hem bu desteklerin gerçek sahiplerine amacına uygun olarak ulaşmasını sağlamak, hem de Türk tarımını, tarım sektörümüzü ayağa kaldırmak, tarımsal üretim kapasitemizi artırmaktır. Bu yeni tarımsal kalkınma hedefleri, aynı zamanda ülkemizin AB ile entegrasyonu açısından da hayati öneme sahip hedeflerdir.'' Geçen yıl tarım sektörü açısından hareketli ve geleceğe dönük umutları canlandıran gelişmelerle geçtiğini vurgulayan Erdoğan, 2004 yılı itibariyle tarım ürünleri ihracatının 6.4 milyar dolara yükseldiğini, ihracatın 500 milyon dolar fazla verdiğini ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:''2002'de yüzde 1.9 olan tarımsal özel sektör yatırımları oranı, 2004'te yüzde 3.4'e yükselmiştir. 2003'te yüzde 6.5 olan kırsal alandaki işsizlik oranı, 2004 yılında yüzde 4.5'lere kadar gerilemiş, bu rakamların da gösterdiği gibi kırsal alanda yeni istihdam imkanları oluşturulmuştur. 2002'de yılda 6 bin civarında seyreden traktör satışları 2004 yılında 30 binlere yükselmiştir. Yine aynı dönemde çiftçimizi, üreticimizi rahatlatmak adına tarımsal girdilerde yüzde 10'lara varan KDV indirimi sağlanmıştır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan göstergeler buğday, mısır, pirinç, pamuk, ayçiçeği gibi temel tarımsal ürünlerde üretim artışı sağlandığına işaret ediyor. Bizim bütün derdimiz kendi şartlarımızı zorlayarak, çiftçimize sürdürülebilir bir tarımsal üretimin şartlarını temin edebilmektir. Bu amaçla üretim açığı bulunan ürünler ile yağlı bitkilere geçen yıl bir önceki yıla oranla yüzde 7'lik bir artış ile 282.5 trilyon lira prim ödemesi yaptık. Sertifikalı hububat tohumluğu kullanımında geçen yıl bir rekor yılı oldu ve kullanım 50 bin tonlardan 248 bin tona kadar yükseldi. Bu durum çiftçimizin üretimi ve verimi artırma yolunda önemli oranda bilinçlenmeye başladığını da açıkça gösteriyor. F1 hibrit sebze tohumculuğu projesi ile Türk tohumculuk sektöründe yeni bir atılım dönemi başlattık. Süne zararı yüzde 4'lerden yüzde 1'lere indirildi, bu suretle ekonomiye 1 katrilyon lira katkı sağlandı. Geçmiş yıllarda 25-50 bu rakam 2004'te 234'e kadar yükseldi. Yine hayvancılık desteklerinde 345 trilyon liralık bir kaynak sektörümüzün hizmetine sunuldu. Besicilerimize et teşvik primi olarak 141 trilyon TL ödenirken, hayvan ıslahı projesinde de önemli mesafeler alındı.'' Başbakan Erdoğan, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla sektöre hayat verecek düşük faizli tarımsal kredi uygulamasının yine bu dönemde başlatıldığını belirterek, şöyle devam etti: ''2004'te 605 trilyon TL düşük faizli selektif tarımsal kredi kullandırıldı; 2005 yılında ise 2.5 katrilyon TL düşük faizli kredi kullandırmayı amaçlıyoruz. Sadece bu yılın ilk beş ayında Ziraat Bankası aracılığı ile 742 trilyon TL, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile de 200 trilyon TL düşük faizli kredi kullandırılmıştır. Tarımsal kredilerde normal faiz oranı yüzde 24'tür. Ancak selektif kredi yöntemiyle bu yüzde 24'lük orandan yüzde 30 ile yüzde 60'lara varan ek indirimler sağlanmıştır. Böylece çiftçimiz, tarım yatırımcılarımız yüzde 9.6 ile yüzde 18 arasında değişen daha uygun faizlerle bu kredilerden yararlandırılmaktadır. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi kapsamında bugüne kadar 240 kooperatifimiz desteklenmiştir. Bu kapsamda kırsalda kooperatiflere üye olmuş yoksul ailelerimize 35 bin baş süt sığırı ve 85 bin baş koyun dağıtılmıştır.'' 2005 yılının hayvancılık için de köklü ve iddialı atılımların olacağını vurgulayan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Belirlediğimiz 2005-2010 Hayvancılık Stratejisi ile hayvancılığımızı ayağa kaldıracağını umduğumuz yeni bir ufuk çizmiş bulunuyoruz. Bu doğrultuda attığımız adımların karşılığını almaya da başladık; dibe vurmuş olan hayvancılık sektörümüz yavaş yavaş canlanmaya başlıyor. Bu gelişme ivmesini kaybetmemek için 2005'te hayvancılığımıza kooperatif destekleri ile birlikte yaklaşık 1 katrilyon TL seviyesinde bir destekleme bütçesi ayırdık.'' Başbakan Erdoğan, ayrıca Tarım Reformu Uygulama Programı'ndan aktarılan 30 milyon dolarlık kaynak ile 16 ilde Köy Bazlı Katılımcı Yatırımlar Projesi başlatıldığını, Tarım Gönüllüleri projesiyle köye ve köylüye hizmetin yerinden gerçekleştirilmesi konusunda önemli kazanımlar sağlandığını anlattı. Erdoğan, ''Dünya petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara ve yaşadığımız doğal afetlere rağmen Türk tarımının 2004 fotoğrafı hepimizin içini ısıtacak kadar umutlu ve aydınlıktır. Önümüzdeki yılların Türk tarımı için gerçek bir hasat mevsimi olacağına olan inancım tamdır; bu ülkenin bu potansiyeli, bu zenginliği vardır'' dedi.