BIST 9.777
DOLAR 37,97
EURO 41,11
ALTIN 3.700,53

Ekrem İmamoğlu sorumluluğunun farkında değil!

Ülkemizin, özellikle İstanbul’umuzun büyük bir depremi kaldıracak gücü yoktur. Devletimiz var gücüyle 6 Şubat depreminin yaralarını sararken, ne acı ki milyonlarca İstanbullu, Konya’daki bina gibi her an yıkılacak konutlarda yaşamaya çalışıyor.

Yıkılacağı kesin olan bina sayısı 600 bin. Her evde dört kişinin yaşadığını düşünürsek, 600 bin yıkılacak evin enkazının altına kalacak insan sayısının yaklaşık 2.4 milyon’dur.

Sadece İstanbul değil Türkiye’de pek çok ilde uykuların kaçması lazım. Fakat İstanbul’da yaşanacak deprem Türkiye’nin belini büker. İstanbul tüm Türkiye’ye bakar. Ama İstanbul’a hiçbir il bakamaz.

İstanbul’da yaşanacağı olası olan deprem için hazırlık yapılmaması, hatta bu konuda duyarsız kalınması yaşanacak felaketin şiddetini aktarıyor. Biz toplum olarak depreme hazırlık yapmayı bilmiyoruz. İstanbul ve İstanbullu ölümle burun buruna.

Tehlike büyük…

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul’a 650 bin konut vaat eden Sayın Bakan Murat Kurum seçimin kaybedeni oldu.

“Kentsel dönüşümden sorumlu olan belediyelerimizden de artık diğer tüm gündemleri, tüm gereksiz tartışmaları bırakmalarını bekliyoruz. Sahada bize derdini anlatan, bir an önce dönüşüm isteyen anneler adına diyorum ki artık yeter. Herkes kendi üstüne düşeni yapmalı, kişisel dertlerini bırakmalı, acilen milletin derdine düşmelidir. Herkes, milletin canı, malı ve yavruları için deprem dönüşümüne başlamalıdır. Bu milletin canından daha mukaddes, daha öncelikli bir mesele yoktur.”

Sayın Kurum bir anlamda kızım sana söylüyorum gelinim sen işit dedi.

Yani

Ekrem İmamoğlu

Artık sorumluluğunun farkına var.

4 milyon İstanbullu ölümle burun buruna.

Mesaini; yargı ve bilirkişilerle kavgaya ayırma.

Özgür Özel’le birlikte Mansur Yavaş’a siyasi tuzak kurma.

CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ve seçim gündemiyle ilgilenme.

En önemli gündemin İstanbul’daki deprem riski olsun diyor.

Sayın Bakan haklıda.

Siyonist İdeoloji Kan İçmeye Doymuyor.

Gazze soykırımında suç ortağı olan Biden dönemi bitti. Trump dönemi başladı. ABD siyasetinde, bürokrasisinde, iş dünyasında, medyasında İsrail’in hakimiyeti ortadadır. Siyonistlerin gücüne hayır diyemeyen hatta Netanyahu’nun oturacağı koltuğu tutacak kadar biat eden Trump’ın kirli planlarına ve söylemlerine şaşırmamak lazım.

Trump’ın “Gazze’de ateşkes devam eder garanti veremem” ifadesi Siyonist İsrail’in ABD iş birliği ile Filistin topraklarının işgal planlarından vazgeçmediklerini gösteriyor. 

Birde bu açıklamanın üstüne Trump “İsrail, Gazze’yi ABD’ye devredecek” sözleri İnsanlıktan uzak, Hukuktan uzak, Ahlaktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Bu ifade ulusal çıkar, siyaset ve jeopolitik yapıyla açıklanamaz. Bu kirli planı akıl dışı yollarla 7 Ekim’den bugüne Gazze’de uygulayan Netanyahunun hayali Gazze’yi Filistin halkından temizlemektir. Bu hayale Trump’ta ortak olmuştur.

Trump, Gazze'deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün gibi komşu ülkelere yerleştirilmesi ve bölgenin ABD tarafından devralınmasına yönelik planın nasıl hayata geçirilebileceğini,

Hiçbir şey yapmak için acele etmeyeceğini bu durum 50 yılı aşkın süredir devam ettiğini,

Amerikan askerlerinin Gazze'ye konuşlandırılmasına gerek olmadığını kaydederek, orada güvenlik açısından İsrail'in zaten mevcut olduğunu söyledi.

Yaşananlar, konuşulanlar; akıl, siyaset ve jeopolitik ile açıklanamaz. Siyonist ideoloji kan içmeye doymuyor.