Durdurun dünyayı inecek var!

Yaşanan halk ayaklanmaları ve sosyal kaosun temelinde siyasi baskılar, keyfi yönetimler, baskıcı – otoriter liderler kadar, yoksulluk, fakirlik ve işsizliğin tetiklediği acı gerçekler de var maalesef.

Dünyada sudan gıdaya, petrolden temiz bir havaya kadar kaynakların, artan nüfusa cevap veremeyeceği kaygıları giderek artıyor.

SN. T. Erdoğan’ın “en az 3 çocuk” çağrıları dünya gerçekleriyle pek de örtüşmüyor.

“2011’de Dünya” isimli The Economist yayınında dünyanın baş döndürücü nüfus artışı bütün çıplaklığı ile ortaya konulmuş.

Dünya nüfusunun 1 milyara ulaşması tam 250 bin yıl sürmüş. Ama artık her 12 – 13 yılda 1 milyar artmaya başlamış dünya nüfusu.

Dünya nüfusun gelişmesine bakalım;

Görüleceği üzere dünyada yaşayan insan sayısı 1800’lü yıllara gelindiğinde ancak 1 milyar kişiden ibaret.

100 yılı aşkın bir süre sonra da bu rakam 1927 yılında 2 milyar olarak hesaplanıyor.

Bilahare 33 yıl geçmeden 3 milyarı buluyor dünya nüfusu.

Ondan sonrası tam bir şok.

Ortalama her 12 – 14 senede bir dünya nüfusu 1 milyar kişi daha artmış.

Geleceğe yönelik 2020 yılında 7.5 milyar, 2030 yılında 8.1 milyar, 2040 8.6 milyar ve 2050 yılında 8.9 milyara ulaşacağı hesaplanıyor dünya nüfusu.

Dünyada doğurganlık oranı yıllar ve dönemler itibarı ile önemli ölçüde azalmaya başlamış olsa da nüfus artışı gelecekte de devam edecek.

Uzmanlar 7 milyardan sonra nüfus artış hızının yavaşlayacağını artık 12 – 14 yılda değil, 20 – 25 yılda bir milyar artış olacağını hesaplıyorlar.

O yüzden sudan, petrole, temiz bir atmosferden, gıdaya kadar her alanda daha dikkatli, daha planlı, daha tasarruflu olmak gerekiyor.

Savaşların da, fakirliğin ve açlığın da temel sebeplerinden birisinin kontrolsüz nüfus artışı olduğunu unutmamak lazım.

Bu durumda herkese bakıp, besleyebileceği, sağlığından – eğitimine kadar yetebileceği kadar çocuk sahibi olmasını tavsiye etmek herhalde en doğru yol olsa gerek.