BIST 9.462
DOLAR 32,60
EURO 34,83
ALTIN 2.498,31

Dünya üzerindeki ayak izimizi küçültmek için yapılması gerekenler-1

Gıda israfını önlemek

İnsanlığın mevcut besin ve giyecek üretme pratiği oldukça sorunlu. Önceki 4 yazıda yediğimizin, içtiğimizin ve giydiğimizin çevreye ne kadar yüklü bir fatura bıraktığını anlatmaya çalıştım ve bu bedelin gelecek nesiller tarafından acı bir şekilde ödeneceğini dile getirdim. Oysa ki hoyratlığa sapmadan ve bu kadar zarar vermeden de herkese fazlasıyla besin ve giyecek üretmek mümkün.

Bunun için yiyecekte israfı azaltmak en önemli faktörlerden biri ve buradan başlayabiliriz. Tarladan hasat edilen bir ürünün çatala ulaşıncaya kadar büyük bir miktarı israf oluyor. Dünyada üretilen yiyeceğin yaklaşık üçte biri israf oluyor. Her yıl dünyada yaklaşık 1.3 milyar ton yiyecek tarlada üretildiği halde insanlar tarafından tüketilmeden çöpe gidiyor. Bu israf bir taraftan üretim aşamasında çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar verirken; yemeden doğaya atılan yiyeceklerin çürümesi sonucu atmosfere salınan bir sera gazı olan metan gazı, küresel ısınmaya sebep oluyor. Yani israf doğaya iki yönlü bir tahribat veriyor.

Üstelik israfta herkesin payı var. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu görece gelişmiş ülkelerde israf daha ciddi bir sorun. Zengin ülkelerdeki yiyecek israfı tüm sahara-altı Afrika’nın yiyecek üretimi kadar.

Peki bu israfla alakalı neler yapabiliriz. Bu israfı ve çevreye bıraktığımız ayak izini küçültmek mümkün mü?

Evet mümkün. Hem de kolay yollarla çok etkin adımlar atarak...

Bu adımlardan ilki daha mantıklı bir alışveriş alışkanlığı edinmek. Haftada bir kere markete, manava, pazara gitmek yerine bir kaç defa alışveriş yapılabilir. Bu sayede sebze ve meyvelerde ve çürümenin önüne geçilebilir. Zira dünyada kaybın en yüksek olduğu besin grubu tahmin edileceği üzere sebze ve meyveler. Sebze ve meyve üretiminin yarısına yakını çöpe gidiyor. Bunlarda kayıp ve israf azaltılırsa, tasarruf çok daha etkin olur. Dolapta tüketmeden çürüttüğümüz bu gıdaları alıp tüketmek, bittiğinde yeniden almak bu yüzden oldukça etkin bir strateji. Sebze meyveye ek olarak sadece Türkiye’ye has önemli bir sorunumuz daha var. O da ekmek israfı. Türkiye’de her yıl ortalama 1.7 milyar ekmek çöpe atılıyor. Bu yüzden her hanede israfı azaltmak amacıyla yapılacak mantıklı alışveriş tercihleri çok etkin bir yöntem olacaktır.

Buna ilaveten sebze ve meyvelerin doğru bir şeklide saklanması da önemli bir etken. Bozulan gıdaların önemli bir kısmı doğru saklama koşullarının sağlanmamasından kaynaklanıyor. Örneğin buzdolabına girmemesi gereken gıdaların da önemli bir kısmını buzdolabında saklayarak bozuyoruz. Örneğin, sarımsak patates gibi gıdaların kesinlikle buzdolabında saklanmaması gerekiyor. Ayrıca salatalık ve domatesin ömrü oda sıcaklığında daha uzun oluyor. Biri birini çürüten gıdaların yan yana konmamaları gerekiyor. Çünkü diğerlerinin hızlı olgunlaşmasına ve çabuk çürümesine sebep olan etilen gazı üreten meyve ve sebzeler var.  

Sebze ve meyve seçerken mükemmeliyetçi davranışlar manav/market/pazarcıların şekli bozuk ürünleri göz ardı etmesine ve bu ürünleri  tüketiciye sunmamasına sebep oluyor. Bu yüzden bu ürünler “nasılsa kimse almıyor” algısı yüzünden ya tarlada ya da hallerde çöpe atılıyor.

Yiyecek israfında en önemli sorunlardan biri yeni nesil internet ve televizyon diyetisyenleri ve sağlıklı yiyecek uzmanları (!). Oldukça yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltan bu kişiler yiyecekler ile ilgili önyargı oluşturuyorlar.  Yiyeceklerin bazı bölümlerinin yenmeden atılmasını da tavsiye ediyorlar. Bu da örneğin sebze, meyve ve hayvansal ürünlerde israfı teşvik ediyor.  Bu yüzden meyve kabuklarını yemeyenler de oluyor, yumurta sarılarını çöpe atanlar da...

Bunun dışında derin dondurucu kullanımı, dışarda yemek yemenin azaltılması, artan yiyeceklerin sonra tekrar tüketimi, komposto/turşu/reçel/konserve yapılması ve son tüketim tarihlerine yakın ürünlerin tercih edilmesi gibi faktörler de gıda israfının önlenmesinde önemli yöntemler.

Gıdada israfın önüne geçildiği taktirde eskisi kadar üretme zorunluluğu ortadan kalkar ve tarımsal üretim kademeli olarak azaltılabilir. Yani daha az toprak sürülür, daha az gübre/tarım ilacı kullanılır,  daha az fosil yakıtı heba edilir. Tasarruf edilen her bir lokma yiyecek gelecek nesiller için çok daha temiz bir çevre anlamına gelir.