BIST 10.657
DOLAR 32,17
EURO 35,03
ALTIN 2.432,19

Dört adımda devlet kapısı

Hrant Dink cinayeti artık üzerindeki soru işaretlerinden arınıyor.

19 Ocak’taki cinayetin tetikçisi Ogün Samast, ikinci gün yakalandı.

Hemen ardından onun bağlı olduğu Yasin Hayal ortaya çıkartıldı.

Bir sonraki aşamada ise bütün bu yapılanmanın en tepesindeki kişi olarak Erhan Tuncel’in ismi çözüm halkasına eklendi.

İstanbul ve Trabzon’da üst düzey yetkililer “cinayet bireyseldir, arkasında örgüt yoktur” diye açıklamalar yaparlarken, alt katlardaki sorgu ekipleri “deneyimsiz genç kadroyu” ilmik ilmik çözüyordu.

Ogün Samast - Yasin Hayal - Erhan Tuncel…

Peki ya sonra?

Erhan “susma hakkını” kullanırken, onun pozisyonu için uygun bir açıklama hazırlıklarına geçildi.

Çünkü Erhan ile devletin doğrudan bağı bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Erhan Tuncel, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç tarafından “devşirilmiş” eleman olarak devlet bağlantısı kazanmıştı.

O zaman cinayet zincirine bir halka daha eklemek gerekiyordu:

Ogün Samast + Yasin Hayal + Erhan Tuncel + Devlet!..

Bu aşamada Erhan sustu, sustu, sustu… Onun adına devlet konuştu:

-Erhan azmettirici değil, istihbarat elemanıdır!

Peki Erhan’ın örgüt hakkında verdiği bilgiler ne işe yaradı?

Hiç!

Hrant Dink öldürülmesi bir yıl önce planlanan bir kurban olarak ortalık yerde durdu, küçükler çetesi (!) geldi, vurdu!

Eğer Erhan bu cinayetteki ilk rolü azmettiricilikten yargı önüne çıkarsa, o zaman yasaya göre onu “devletin adamı” haline getirenler hakkında da dava açılacak.

Erhan sustu, devlet konuştu ve bu “tehlikeli aşama” geçildi!

Tıpkı fındık reklamındaki gibi:

-Yerseniz!