BIST 10.471
DOLAR 32,78
EURO 35,05
ALTIN 2.441,94
HABER /  DÜNYA

Doğu’nun fedakar öğretmenler i

Birçok kamu görevlisinin görev yapmaktan kaçındığı Bitlis’in ücra köylerinde eğitim hizmeti veren bayan öğretmenler, tüm zorluklara ve engel...

Abone ol

Birçok kamu görevlisinin görev yapmaktan kaçındığı Bitlis’in ücra köylerinde eğitim hizmeti veren bayan öğretmenler, tüm zorluklara ve engellere karşı köylü çocukların eğitimden geri kalmaması için mücadele veriyor.
Ankara, Manisa, Antalya, Afyon, Adana, Kayseri, Balıkesir, Isparta ve İstanbul gibi batı illerinden sevdiklerini geride bırakarak doğunun en ücra köylerine gelen bayan öğretmenler, öğrencilere sağladıkları eğitim olanaklarıyla büyük takdir topluyor. Her sabah ilk olarak öğrencilerinin sınıflarda üşümemesi için sobaları yakan öğretmenler, kendi çocuklarından ayırmadıkları öğrencilerine hem anne hem de baba şefkati gösteriyor. Tüm zorluklara göğüs geren bayan öğretmenler, çektikleri onlarca zorluklara rağmen öğrencilerinin öğrenme hevesinin kendilerini mutlu etmeye yettiğini ifade ediyor. Ailelerinden uzak, yalnız başına gittikleri doğunun ücra köylerinde birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalan öğretmenler, meslek aşkıyla tüm zorlukları göğüsleyerek öğrencilerin iyi birer birey olması için çabalıyor. İlk başta ön yargılarla gelen öğretmenlerin yargıları doğu insanının misafirperverliği karşısında sevgiye dönüşüyor. Ankara, Manisa, Antalya, Afyon, Adana, Kayseri, Balıkesir, Isparta ve İstanbul gibi batı illerinden gelerek Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Çanakdüzü ve Göllü köyündeki okullarda görev yapan 6 bayan öğretmen, öğrencilerine hem öğretmenlik hem de anne ve babalık yapıyor. Çanakdüzü köy okuluna Adana’dan ilk atama ile gelen Zişan Koca, istifa etmek için geldiği köy okulunda 3 yıldır büyük bir fedakarlık örneği göstererek görev yapıyor. Köyde 3. yılını geçiren 25 yaşındaki Zişan öğretmen ilk atandığında köyü görmek için geldiğinde köyü gördükten sonra köyün girişinde köy meydanına kadar ağladığını, ancak sıcak ortamı gördükten sonra istifasından vazgeçip kalmaya karar verdiğini anlattı.
Adana’dan doğunun en ücra köyüne gelmek ilk başta kendisi için sıkıntı olduğunu, ancak geçen süre zarfında hem bu zorlukların üstesinden geldiğini hem de tüm ön yargılarının kırıldığını dil getiren Zişan Koca, "Bizim için ülkenin her yeri aynıdır. Mesleğimiz fedakarlık gerektiriyor. Biz de bugün bu fedakarlığı yapmak için buradayız" dedi.
Köye atandıktan sonra ilk defa köy okulu ve köyde kaldıkları evde soba yakmayı öğrendiğini dile getiren Zişan öğretmen, “İlk geldiğimde ağlamıştım ve geri dönmek istemiştim. Ancak burada şu samimiyeti gördüm. Burası batıda ki gibi değil. Köye bir misafir geldiğinde tüm köylü hep birlikte misafirlerini baş üstünde ağırlıyorlar. Bende gerek bu misafirperverliği gerekse öğrencilerin eğitime susamışlığını görünce gitmemeye inadına kalmaya ve tüm ön yargıları kırmaya karar verdim. Öyle ki 3 senedir burada görev yapıyorum. Görevimden, görev yerimden en önemlisi de öğrencilerimden çok memnunum iyi ki bu köye gelmişim” diye konuştu.
Çanakdüzü köy okuluna ikinci atamayla gelen 2 çocuk annesi 27 yaşındaki Fevziye İşleyen ise, Kayseri’den gelmiş. Adıyaman’daki ilk görev yerinin ardından bu köye atanan Fevziye öğretmen de meslektaşı Zişan öğretmen gibi ilk önce ön yargılarla gelmiş, ancak o da ön yargıları kırıp 3 yıldır bu okulda görev yapıyor. "Doğuya gelirken önyargıyla geldik. Fakat burada bu insanların tavrı bize karşı olan davranışları, çocukların öğretmene vermiş olduğu değer ön yargılarımızı kırdı" diyen Fevziye öğretmen, meslektaşlarına seslenerek, “Bizler ilk atandığımızda ön yargılar ve korkularla geldik. Ancak geçen süre zarfından şunu gördük. Aslında buralar bizim zihinlerimizde düşündüğümüz gibi yerler değillermiş. Öyle ki bunları gördükten sonra 3 yıldır burada görevime devam ediyorum. Meslektaşlarıma buradan bir tavsiyem olacak. Nereye atanırlarsa atansınlar mutlaka atandıkları en ücra köylere gitsinler ve oraları görsünler. Oralara gittiklerinde bilgiye susamış dört gözle eğitim bekleyen minik yürekler ve gözler göreceklerdir. Yaşam şartları buralarda her ne kadar zor olsa da insan zamanla alışıyor. Öğretmenlik fedakarlık gerektiren bir meslek bu nedenle bu fedakarlığı hiçbir ücra köyden esirgemeden vermeliyiz. İnşallah her geçen gün bu bölgeye karşı olan ön yargılar kırılır ve her şey daha güzel olur” diye konuştu.
Çanakdüzü köyüne Ankara’dan gelen 29 yaşındaki Filiz Canbulat ise, 2 yıldır köyde görev yapıyor. Soba yakmayı ilk defa köye atandıktan sonra öğrenen Filiz öğretmen, tüm zorlukları sevgi diliyle aşan öğretmenlerden. Tayin olup göreve başlamak üzere köye geldiğinde ilk başlarda çok zorlandığını belirten Filiz Canbulat, "Bu köye İstanbul’dan geldiğim için ilk etapta çok zorluklar yaşadım. Büyükşehirde büyümüş biri olarak köyde yaşamaya başlamak bana zor geldi. Okulumuzdaki sobamız mesela. Ben hayatımda soba yakmadım ama burada mecburen soba yakmayı öğrendik. Her şeye rağmen mesleğimizi severek yapıyoruz. İşimizi sevince zorlukları da azalıyor. Ama buraya daha çok destek verilmesi gerekiyor. Geçen sene kıştan dolayı köy yolları tamamen kapalıydı. Biz bu olumsuz şartlarda bile sırf çocuklarımız öğretmensiz kalmasın diye her türlü zorluğu göğüsleyerek geliyorduk. Biz öğrencilerimizin eğitimi için gereken tüm fedakarlığı yapmaya hazırız. Ancak bu öğrencilere daha çok kitap, daha çok ekipman ve daha çok destek gerekiyor" dedi.

“BURADA KÜRTÇE’Yİ ÖĞRENDİK”
Çanakdüzü köyüne atanmadan önce tek kelime Kürtçe bilmeyen 24 yaşındaki İrem Gardiyan ise, atamasının üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen Kürtçe birkaç cümle öğrendiğini belirtti. Öğrencilerle sevgi dili ile iletişim sağladıklarını anlatan İrem öğretmen, "Gerçekten bu mesleği seviyorsak, buraları biz kalkındıracağız, öğrencilerimizi iyi yere biz getireceğiz. Yani buraya gelmekten çekinmesinler. Çünkü ilk etapta zorlukları oluyor ama ben Manisa’dan geldim. Yani Türkiye’nin neredeyse en batısından en doğusuna geldim. Hiç bilmediğim bir dille tanıştım. Kürtçe dilini bilmiyordum öğrencilerim de Türkçe bilmiyordu. Bizim iletişim dilimiz sevgi oldu. Burası bizim memleketimiz. Her yer bizim sonuçta. Bu çocuklar da bizim. Çocuklarımızın bir yere gelmesini istiyorsak, hepimiz fedakâr olmalıyız. Meslektaşlarıma tavsiyem; gelsinler mutlaka doğuda çalışsınlar. Bu, sevgiye muhtaç çocukların o güzel gözlerini fark etsinler" diyerek duygularını ifade etti.

"ÖN YARGIYLA GELDİK AMA ŞİMDİ ÖN YARGILARI KIRMAK İÇİN BURADAYIZ"
Antalya’dan Göllü köy okuluna atanan Gülay Duman da, "Doğu iline gelirken bazı sıkıntılar yaşadık. Önyargıyla geldik. Fakat burada bu insanların tavrı bize karşı olan davranışları, çocukların öğretmene vermiş olduğu değer, hepsini bize unutturdu. Çocuklarımızın okula karşı olan sevgisini, heveslerini görünce buradaki öğrencilerin öğretmenlere ne kadar hasret duyduklarını anladık. Bizim burada üç bayan olmamızı, ya da soba yakmamızı, temizlik yapmamızı, eşlerimizden ayrı olmamızı göz önünde bulundurmuyoruz. Onların bu hevesleri sayesinde bugün bu köy okulunda görev yapmak bize mutluluk veriyor." şeklinde konuştu.
Afyondan Göllü köy okuluna gelen Havva Küçükilhan ise, ön yargısız ve kendi isteğiyle bu köye gelmiş. Küçükilhan, “Buradaki çocukların varlığı, sevecenliği ve içtenliği bizi buralara bağlıyor. Benim tek amacım çocuklar için buradayım. Eğitim, öğretim için buradayım. Onun için biz savaşıyoruz. Türkiye’nin her yeri bizim neresi olursa biz orada görev yapmaya razıyız. Bunun için buradayız zaten. Biz onlar için buradayız. Her şey eğitim-öğretim için onlar için onların geleceği için" ifadelerini kullandı.
Ailelerinde uzakta batı ilerlinden doğunun en ücra köylerine gelen fedakar ve cefakar öğretmenler öğrencilerin daha çok başarılı olması için ellerinden geleni yaptıklarını belirtirken, köydeki öğrencilerin daha çok başarılı olması için ise gerek yazıcı gerek fotokopi makinelerinin yanı sıra kitap ve ekipman desteği bekliyor.
Öğretmenlerin diğer bir sıkıntısı ise, köyde bir türlü çekemeyen telefon şebekeleri. Zira köyde yakınlarıyla konuşmak isteyen öğretmenler ya yüksek tepelere ya da evin penceresine çıkmak zorunda kalıyor. Öğretmenler bu konuya da çözüm bulunmasını istiyor.