BIST 10.056
DOLAR 32,25
EURO 34,82
ALTIN 2.423,84

Dikeni kim çıkardı?..

Bugün neredeyse herkesin alkışladığı uranyum takası,Türkiye’nin başına her an iş açabilir…

Mevlâna diyor ki; “Bilir misin neden gammaz değildir aynan?.. Yüzünün tozu, pası silinmemiş de ondan”…
 
 
 
 
 
 
Dikeni kim çıkardı?..
 
Mevlâna, Mesnevi’nin 1. Cildinin 12. ve 13. sayfalarında bir örnek verir.
Örneğinde bir kişi, bir eşeğin kuyruğunun altına bir diken batırır. Eşek dikeni çıkaracak yeteneğe sahip olmadığı için sürekli çifte atar, zıplar. Zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar eşeğin nazik yerine.
Ve bir yandan batan iğnenin acısı, bir yandan sürekli attığı çifteler sonucu eşek yüz yerini daha yaralar.
Der ki Mevlâna, “dikeni çıkarmak için akıllı bir adam gerekir”.
 
                            * * *
 
Deniz Baykal’a kurulan tuzakla CHP, (teşbihte hata olmaz) kuyruğunun altına diken batırılmış eşek gibi durduğu yerde çifte atmaya başladı.
Az daha toprak testi gibi paramparça olacaktı.
Sonunda Kemal Kılıçdaroğlu harekete geçti…
Akılcı bir strateji ile (eşeğe sessizce yaklaşarak) geçtiğimiz hafta sonunu “Aday olmuyorum” diye geçirdi.
Aksi halde cumartesi – Pazar medyada kopacak fırtına ile bugünkü kadar kuvvetli bir ele sahip olamayacaktı.
Pazartesi günü CHP’nin kuyruğunun altındaki dikeni çıkardı…
Şimdi sıra o iğneyi batıranı arayıp bulmaktan önce, tam bir ekip çalışmasının yapılmasıdır.
 
* * *
 
 
Yani…
Kılıçdaroğlu ittifakla genel başkan seçilmeli…
Ondan sonra da “Gerçekçi Bir değişim Vaadi” ile yola çıkılmalı…
Dün de dediğim gibi, Türkiye’nin çok acele, güçlü muhalefet (iktidar alternatifi) partilerine ihtiyacı var…
Yoksa bu gidiş, iyiye gidiş değil…
Bugün neredeyse herkesin alkışladığı uranyum takası,Türkiye’nin başına her an iş açabilir…
Çünkü taraflardan biri Acem, diğeri Brezil’dir…
Ve (ne yazık ki) iki millet de, verdikleri sözü tutmamaları ve ciddiyetsizlikleriyle tanınmaktadır…
Hani bizim de onlardan geri kalır yanımız pek yok gibi ama aramızda kalsın lütfen!..
 
 
Devlet Bahçeli’nin tarzı bu
 
Adı gibi bir siyasi parti lideri Devlet Bahçeli
Çok ciddi…
Özele girmekten kaçınan, siyaseti siyaset meydanı dışına taşımayan…
Yani minder dışında güreş tutmayan ender bir Siyasetçi – Devlet Adamı
Siz bugüne kadar onun ağzından, Baykal’la ilgili özel hayatına yönelik tek bir olumsuz açıklama dudunuz mu?..
Meselâ, “benim milletvekilim olsa ihraç ederdim” dediğini…
Ya da “Biz mecliste çalışırken Sayın Baykal demek ki başka yerdeymiş” diye “dedikodu” yaptığını…
Ben duymadım…
Duyan varsa bana da bildirsin ama yok, olamaz da…
Çünkü Devlet Bey’in tarzı değil o tür sokak ağızları…
Sadece özel hayat mı?..
Hayır…
Bahçeli, başka partilerin iç işlerine de burnunu sokmuyor diğerleri gibi…
Komşu kapısı dinlemiyor yani…
Birileri Başbakan Erdoğan’a Bahçeli’nin bu asil duruşunu örnek verme cesaretini göstermeli…
Yani, “Efendim bindiniz bir alâmete, gidiyorsunuz kıyamete” diyebilmeli…
 
 
Yorumlarınızı bekliyorum…
 
Din, insanlık için vazgeçilmez bir kurumdur.
“Kabul mü?”
Kabul…
Dünyada herkesin (hele bizim gibi az gelişmiş ülke halklarının) salt modern hukukta tarif edilen “Suç/Ceza” ilişkisiyle yönetilemeyeceği konusunda da hemfikir miyiz?..
Peki…
Yani, insanların modern hukukun yanı sıra günahtan ve cehennemden de korkmaları gerektiğine inanıyorsunuz?..
Ki birbirlerine karşı daha saygılı olabilsinler…
Öyle mi?..
Tıpkı ayıp ve onun cezası dışlanmadan çekinmeleri gerektiği gibi…
Pekiiii…
O halde, “Din” adı altında uydurulmuş bazı örf, adet, gelenek, görenek ve törelerle milyonlarca fukaranın tıpkı birer koyun gibi güdülmesine, aldatılmasına, Allah’ın gönderdiği son Kitap’ın o insanlara yanlış ve yanlı anlatılmasına da razı değilsiniz…
Efendim, efendim?..
Anladım…
Pekiii…
Bir kültürel sınıfta “ayıp” olan bir şey bir başka kültürel sınıfta “olağan” karşılandığına göre ayıp da bir nevi toplumsal çok hukukluluk değil mi?..
Yorumlarınızı bekliyorum…
 
 
Sus be Kılıçdaroğlu!..
 
Ey Kemal Kılıçdaroğlu!..
Çıkmayın şu TV ekranlarına…
Çıkmayın çünkü sizi medya maymununa çeviriyorlar!..
Sizin üzerinizden kendilerine pay çıkarıyorlar...
Şurada üç gününüz kaldı…
Akıllı adam konuşmasını değil, susmasını bilendir…
Allah, Zekeriya’nın kısır eşinin Yahya’ya hamile kaldığını müjdelerken, "…… Alâmetin; üç gün, işaretten başka şekilde insanlarla konuşmamandır….. " buyurdu. (Âl-i İmrân Suresi, 41. Ayet).
Üç gün kimseyle konuşmadı Zekeriya…
Siz de susun Kemal Bey!
Siz de önümüzdeki üç gün hiç konuşmayın…
Çünkü çok toysunuz...
Karşınızdaki gazeteci - televizyoncu size soru sorarken aslında "yorum" yapıyor ve siz sürekli "evet" ya da "tabii" gibi onaylayıcı cevaplar veriyorsunuz...
Oysa bir lider kendisine soru sorulurken sadece dinler.
Ne renk verir, ne de onay…
Unutmayın ki karşınızdaki adam, “domuz derisinden post, gazeteciden dost olmaz” denilen mesleğin mensubudur…

Not: Bu yazı; Kılıçdaroğlu'nu ekranlarda dinledikten sonra yazıldı. Ne yazık ki şu an itibariyle Kılıçdaroğlu, CHP'li İl Başkanlarının değil, Fatih Altaylı'nın adayı olarak giriyor seçime... Çünkü bunu kendisi itiraf etti... Ne büyük hata!.. Umarım önümüzdeki üç günde aleyhine kullanılmaz!..
 
 
 
Portekizce öğrenmiş…
 
Aziz Yıldırım, Trabzonspor maçından sonra koridorda Bursasporlu futbolcuların kutlamalarını ekrandan izleyen futbolcularına, “girin içeri ulan şerefsizler!” diye bağırıp küfür etmiş…
Demek ki Aziz Başkan bu arada Portekizceyi de öğrenmiş…
 
 
Borç takmış
 
Fikret Mualla’yı Paris’te ziyaret eden bir dostu sormuş:
“Nasıl?.. Fransızcayı öğrenebildin mi bari?”
“Hayır” demiş üstat, “Ama onlara Türkçeyi öğrettim…”
“Nasıl başardın bunu?”
“Hepsine borç takarak”…