BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  DÜNYA

Davutoğlu: İzin vermeyeceğiz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Taksim’de yaşanan olayların Türkiye’nin imajının bozulmasını isteyen odaklar tarafından desteklendiğini be...

Abone ol

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Taksim’de yaşanan olayların Türkiye’nin imajının bozulmasını isteyen odaklar tarafından desteklendiğini belirterek, “Bütün bu dinamik, gençlik bizim enerjimizdir. Bu dinamik gençliği, Türkiye’nin yükselişini durdurmak için kullanmak isteyen provokatörlere içeride ve dışarıda izin vermeyiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında Taksim olaylarını değerlendirdi. Gençliği döneminde kendisinin de, Başbakan Erdoğan’ın da çeşitli eylemlere katıldığını anlatan Davutoğlu, “Bizim gençliğimiz dolu dolu geçti. Her konuda fikir söyledik, tepki verdik. Zihnimizde bir Türkiye ideali ile yola çıktık. Şimdi şunu söylüyorlar ‘yorulmuyor musunuz?’ Biz yorulmamayı 70’li yıllarda aldığım bilinçle geliştirdik. Herkesin bir rüyası vardı. Zaten siyaset kendi ülkesi ile ilgili ideali olanların yapacağı bir şey” dedi.

“TAKSİM BİZİM DÖNEMİMİZDE DE GÖSTERİ ALANIYDI”
Taksim’de dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülemeyecek kadar şiddet unsuru kullanıldığına dikkat çeken Davutoğlu, “Taksim bizim dönemimizde de gösteri alanıydı. Ama AKM’ye asılan flamalara, yazılan hakaretlere, Atatürk heykeli üzerine asılan posterlere kadar baktığınızda samimi gençleri değil, ideolojik topluluklar grubu ortaya çıktı. Bunlar meydanı işgal etti. O zaman şunu yapmak zorundaydık. Özgürlükler anlamında Gezi Parkı’nda toplanan herkesin görüşlerini açıklamasına izin vermek ama ülkenin bir metrekaresi bile teröre bulaşmış gruplar tarafından işgal edilmesine izin vermemek. 12 günlük sükuneti istismar ederek bütün bu gençliği arkasında sürükleyen bir ideolojik odak var. Bu odak doğrudan Başbakan’ı hedef gösterdi. Burada neler var? Bu provokatörlere hiçbir devlet izin veremez. Bugün izin verirsek yarın Türkiye’de demokrasinin izi kalmaz. Polisimizin görevi kamu düzeni sağlamaktır. Hata yaparsa tabii ki gündeme gelir. Soruşturma da açıldı. Nasıl polise hata yapması halinde soruşturma açılıyorsa, polisimize saldıranların işlediği suç ile ilgili tedbirler de alınır” diye konuştu.
Gezi Parkı konusunda muhalefetin tutumunu da eleştiren Davutoğlu, “Şunu düşünebilir muhalefet. Burada güzel bir maden var ve buradan hükümete karşı bir şeyler çıkartabilir. Belki bu mazur görülebilir. Ama öyle bir madeni kullanmak adına ülkenin geleceğine dinamit koyacak süreci neredeyse tetikleme gibi bir role soyunduğunda bilelim ki üzerinde konuştuğumuz artık bir iktidar meselesi değil ülkenin geleceği demektir. CHP nasıl bir Taksim Meydanı düşünüyor bilemiyorum. Nasıl bir meydan, ne isteniyor. Bir samimi kitle, provokatörler ve bu durumdan istifade etmeye çalışan çevreler var. Bunlarla sesleniyorum. Böyle bir tutum muhalefet olarak bir fırsat gibi telakki edilse de ülkemiz için on yılların birikimini heba edecek süreci başlatmak olur” şeklinde konuştu.

“GÖSTERİLER BAŞLADIĞI AY, BORÇLARIN BİTTİ AYDIR”
Bakan Davutoğlu, borçların bittiği ay gösterilerin başladığına dikkat çekerek, “O gösteriler başladığı ay, o borçların bitti aydır. Böyle bir rahatsızlık varsa bu yükselişten. Provokatörler, normal yollara siyasi iktidarı ümidini kaybetmiş kişiler, Türkiye dışında uluslararası çevrenin unsurları. Bu ülke yükselişi önünde kimler rahatsız olursa hepsini kastediyor. AK Parti’den rahatsız olabilirisiniz ama Türkiye’nin yükselişlinde rahatsız oluyorsanız, biliniz ki bu yükseliş dramı halk iradesiyle olur. Toplumda büyük bir özgüven inşa ettik. Bu samimi gençlik bu özgüvenli bir yansıması. Bütün toplumu kuşatan bir siyasi hareket olarak halkla bir iletişim kurduk. Şu anda oturduğu köşeden bu Türkler çok olmuştu, hadlerini bilsinler diyen çevreler ve bunların izlerini görüyorum. Bunu yapıyoruz. Başta onun için söyledim. Bu süreci anlamamız lazım. Bu süreci başka sürece çekmek isteyen aktörleri de görmek zorundayız. Türkiye’nin yükselişinden, güç birikiminden rahatsız olan çevreler. Demokrasilerde gösteri olur, muhalefet etmek demokrasinin aslı unsurudur. Bunların hepsi bir hak. Avrupa başkentlerinde geçmişte benzeri birçok olay yaşanmışken, gelişmiş bütün demokrasilerde bu olaylar yaşanmışken, Sarkozy İçişleri Bakanıyken Paris bütün varoşlarıyla neredeyse yanmıştı. Polis de ciddi bir güvenlik mekanizması işletmişti. Wall Street olaylarında da benzer durumlar olmuştu. Çok sayıda insan orada öldü. Londra’da iki sene önce benzer olaylar yaşandı. Bu olayları uluslararası medyanın veriş biçimi ile Türkiye’de yaşanan olayları veriş biçimini karşılaştırdığınızda bir anormallik görmemek kör olmak demektir. Alanda hiç olay yokken eski şeyler göstermelerinden tutunuz, Türk medya mensupları alanda normal şekilde yayın yaparken sanki savaş şartları içinde yayın yapıyormuş gibi gaz maskesi takmış muhabirlerle yayın yapmaktan tutun, bunun iyi niyetli bir habercilik olduğuna ikna olabilir misiniz? Ben aynı medyanın Suriye’de 100 bin insan ölürken yaptığı yayınları biliyorum” dedi.

“BÖYLE YÜKSELEN ÜLKEYLE İLGİLİ İMAJ OPERASYONU YAPILIYOR”
Medyanın özgür olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Medya özgürdür. Aslında şu anlamda övünmemiz gereken uluslararası medyanın en zor şartlarda bile engellenmemiş olması ve Taksim’den yayın yapıyor olması. Uluslararası medyanın bu art niyetli yayınları bilinmekle birlikte tedbir alınmıyor. Ben muhatabım dışişleri bakanlarına şunu sordum. ABD Dışişleri Bakanı ile iki gün önce de görüştüm. Sadece Suriye konuştuk. Daha önce görüştüğümde kendisine yapılan açıklamalardan rahatsızlığımı dile getirmek için aramıştım. Bugün Alman Dışişleri Bakanına da ifade ettim. Biz 1 Haziran’da Almanya’yı kaygıyla izliyoruz demedik. Atina’da, Madrid’de, Roma, Londra’da ekonomik kriz dolayısıyla sokağa dökülenler söz konusu olduğunda bu kadar uzun yayınlar yapıldı mı? Çok şükür bizde insanlar iş bulamamak dolayısıyla değil, çevre dolayısıyla gösteri yapıyorlar. Evine ekmek götüremedikleri için şiddet uygulayanlara yönelik açıklama yapmazken, Türkiye’de olağanüstü durum varmış gibi dost ülkeler açıklama yapmaya başlarsa bunu sorgulamaya başlarız. Ben bu soruları açık açık kendilerine soruyorum. Bir kısım medya soruya muhatap oluyor ve açıklama yapıyorlar. Bir odak varsa, bu odağı Türkiye’nin ekonomik olarak iyi bir dönemi. Böyle yükselen ülkeyle ilgili imaj operasyonu yapılıyor. Belirli odaklar Türkiye’nin imaj kirlenmesi yaşanmasını istiyor” şeklinde konuştu.
Bakan Davutoğlu, Türkiye’nin yükselmeye devam edeceğine de işaret etti. Davutoğlu, “Türkiye’nin yükselişinin kendi alanlarını daralttığını düşünen çevreleri tümü. Ama milletimiz merak etmesin Türkiye yükselişine devam edecek. Artık bu set aşıldı. Türkiye’nin yükselişini kimse engelleyemez. Türkiye’nin yükselmesi ekonomik, siyasi olarak belirli çevrelerin alanını daraltıyorsa o kendi muhasebeleri yapmaları gereken bir durumdur. Biz özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz. Artık bundan sona daha büyük hedef gösterebilenler alternatif olabilir. Halkla bizim irtibatımızı kesebileceğini düşünenler yanılırlar. Halkla hükümet arasında sinerjiyi devam ettireceğiz. Türkiye’nin güven ve istikrar ortamının zedelenmesine izin veremeyiz. Özgüveni ile özgürlükleri birleştireceğiz. Türkiye’nin özgürlük alanları daralacak diye kimsenin kaygısı olmasın. Daha özgür, daha iyi iletişim kurabilen bir siyasi kültür geliştireceğiz” dedi.

“HİÇBİRİMİZİN BU TUZAĞA DÜŞMEMESİ LAZIM”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye içinde kültürel gruplar arasında çatışma çıkarılmaya çalışıldığını ifade etti. Bakan Davutoğlu, Fas’ta bir uluslararası medyayı takip ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Bir medya kuruluşu Taksim’den yayın yapıyor, hep modern görünümlü vatandaşlarımız. Şimdide Tayyip Erdoğan’ın arka bahçesi olan başka bir mahalleye gidelim diyor ve Fatih’i anlatıyor. Bir tarafta modern eğitimli orta sınıf, diğer tarafta geri kalmış kırsal kesim ve Tayyip Erdoğan bunu temsil ediyor. Hiçbirimizin bu tuzağa düşmemesi lazım. Medeniyetler çatışması üzerinden halkları birbirine düşürenler Türkiye içinde kültürel gruplar arasında çatışma çıkarmaya çalışıyorlar. Bütün bu dinamik gençlik bizim enerjimizdir. Bu dinamik gençliği Türkiye’nin yükselişini durdurmak için kullanmak isteyen provokatörlere içeride ve dışarıda izin vermeyiz. Biz İstanbul halkına bunu referandum götürebiliriz. İstanbul halkına soracağız olsun mu istiyorsunuz olmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar verirse demokrasilerde halkın kararı her zaman öpüp başa konulacak kardır. Bundan sonra da saygılı olacağız.”