BIST 10.541
DOLAR 32,28
EURO 35,03
ALTIN 2.473,08

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçirdiği şey deniz filinin 'REM Atağı' olabilir mi?

Tamamen tesadüf…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam canlı yayın  sırasında  rahatsızlık geçirdiği haberi geldiğinde, ben deniz filleri ile ilgili bir bilimsel makaleyi okuyordum.

Okuduğum makalenin konusu şuydu:

 20 saat uyuyan koaladan sonra en uykucu hayvan

“Deniz filleri su altında sadece 2 saat uyuyarak hayatlarını sürdürebiliyormuş…”

Deniz fili deyince aklıma belgesellerde seyrettiğim, sahilde yan gelip yatan ve  durmadan uyuyan bir canlı türü geliyor.

Günde 20 saat uyuyan koalalardan sonra gördüğüm en uykucu canlı türü bu…

Üstelik de en keyifli uyuyan canlılardan biri…

Uyurken yüzüne olağanüstü muzip ve mutlu bir ifade yerleşiyor.

Benim gibi zor uyuyan bir insana çok şaşırtıcı gelen görüntüler bunlar.

Günde 10 saat uyuyan canlı 2 saat uyuyunca ne olur? 

Meseleyi ilginç kılan asıl özelliği ise şuydu.

Deniz filleri hayatlarının 7 ayını denizde, geri kalanını ise karada geçiren hayvanlar.

Karada yaşadığı  sırada günde ortalama 10 saat uyuyorlar.

Ancak Kaliforniya Üniversitesi uzmanları şunu saptadılar:

Deniz fili, avlanmak ve beslenmek için 7 ay boyunca denizde kaldıklarında  günde 2 saat uykuyla yetiniyorlarmış.

Üstelik bunu denizin 300 metre altına iniyorlar.

Büyük Beyaz ve katil balina yüzünden çekilen uykusuzluk 

Niye bu kadar az uyku derseniz, cevabı çok basit.

Hayatına kasteden yırtıcılara karşı tetikte olmak için…

Deniz filleri çok büyük hayvanlar ama iki büyük düşmanları var.

Orca’lar, yani “Katil balinalar” ve “Büyük Beyaz köpekbalıkları…”

Denizin en tehlikeli canlıları…

İşte tam böyle bir anda Cumhurbaşkanının sağlığı ile ilgili bu haber gelince kendi kendime sordum:

Acaba bu rahatsızlığın nedeni,  kendisi açısından belirsizliğini koruyan bir seçimin yarattığı uykusuzluk, stres ve yorgunluk olabilir mi?

Cevabını vermeden deniz fillerinin uykusu üzerine bilgilere devam edeyim.

Deniz fili suyun 300 metre altında 10 dakikada bir sıçrayarak uyanıyor

Bu hayvanlar denizin 300 metre altında günde ancak 2 saat uyuyabiliyor.

Ama uykunun rüya da görülebilen en kaliteli ve derin bölümü olan “REM” uyku süresi ne kadar?

İnsanlarda “Hızlı göz hareketi” veya “Paradokrsal uyku” denilen süre 90 ile 120 dakika arasında.

İnsan beyni bu süre içinde kendini rölantiye alıyor ve dinleniyor.

Su altındaki deniz filinde ise bu süre 10 dakikaymış.

Her 10 dakikada bir sıçrayarak uyanıyormuş.

Bu da, deniz filinin çevreden gelecek tehlikelere karşı he an tetikte olma endişesinin  yarattığı stresin sonucu.

Deniz filleri rek karada 10 saat uyuyarak REM eksikliğini dengeliyor

Günde 10 saat uyuyan ve karada REM uykusu saatleri bulan bir organizma 10 dakikalık sıçramalarla uyandığı bir evreye girerse ne olur?

Normal olarak o stres organizmayı hırpalar.

Ancak deniz filleri bunu karada geçirdikleri uzun ve huzurlu “REM’lerle” dengelemeyi başarıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hepimizi şaşırtan bir temposu var.

Ama yıllardır biliyoruz ki, bazı sağlık sorunları olduğunu da okuyor, işitiyoruz.

Bu seçim onun siyasi hayatındaki en riskli ve stresli seçim

Öyle sanıyorum ki, bu seçim kampanyası onun bütün siyasi hayatındaki en zor ve stresli dönemi  haline geldi.

Üstelik artık 70’li yaşlarına geldi.

Kendi yarattığı ve bir zamanlar hep onun lehine çalışan kutuplaşma bumerang gibi ona döndü ve eminim onun “REM uykularını da bir deniz filinin tereddütlerine dönüştürüyor.

Deprenm nedeniyle vazgeçtiği mitinglere daha yorucu ve hırpalayıcı hatta insan üstü bir çasayla sarılması kaçınrılmaz yşektilde. Organizmayı etkiliyor.

Tabii rakiplerinin REM uykularının da aynı stres altında berbat olduğundan hiç şüphem yok.

Çünkü kutuplaşma böyle bir şeydir.

Herkes karşısındakini bir katil balina, bir Büyük beyaz zanneder.

Şu soruyu sorma zamanı: 14 Mayıs'ta ne yapıyoruz?

İşte öyle zamanlarda şu soruyu sorma zamanı gelmiştir:

Arkadaş 14 Mayıs günü biz ne yapıyoruz?

Toplumun yüzde 50’sinin, öteki yüzde 50’sine karşı veridiği bir ölüm kalım savaşı mı…

Öyleyse sonucu ne olacak bu savaşın?

Toplumun yüzde yüzde 50’sinin “Mahfolduk, vatan elden gitti, her şeyimizi kaybettik” diyeceği, yüzde 1’lik bir ruhsal hezimet  mi?

Yoksa sabah, seçimde azınlığa düştüğünüz bir bölgenin camisinde  kılacağınız şükür namazında “Allahım sana şükürler olsun, hayatımızı kıl payı kurtardık, ben, ailem, yakınlarım, vatanımız mahfolmaktan kurtuldu” diye teselli bulacağı  yüzde 1’lik bir Pirus zaferi mi…

Söyler misiniz, kime, hangimize  yararı var bu hezimet veya zaferin?

Bak kardeşim bu ülkede artık kimse yüzde 35'ten büyük değil

Oysa kafamızı soktuğumuz

Neticede hangi ittifakın adayı kazanırsa kazansın artık şunu biliyoruz ki partisi en fazla yüzde 30-35 oy alacak.

İyi de bu sandık kime  “Sen tek başına milletin sesisin, devlet sensin, artık istediğin her şeyi yapabilirsin” kudretini verecek?

Bu garabet güvlendirilmiş başkanlık sistemi hangisine v erecek bu hakkı…

Hangi Külliyenin duvarları, milletin en az yüzde 50’sinin REM uykularını kaçıracak, endişe ve duyguların gurultusunu kulaklarınızdan saklayacak?

 14 Mayıs'ta yapacağımız şey birine 5 yıllık yetki vermekten ibaret 

Neticede 14 Mayıs günü yapacağımız iş; bu ülkede 70 yıldır yapılan seçimlerden biri olacak…

Halk, taraflardan birine ülkeyi 5 yıl boyunca, Anayasa ve kanunlara uygun bir şekilde yönetme yetkisi verecek…

Değer mi siyasetin en kötü taraflarını, propaganda malzemesi olarak  cami avlularına kadar sokmaya…

Sabah baskınları ile insanları evlerinden alıp götürmeye,

Cezaevlerinde süründürmeye…

 Bir REM mağduru olarak geçmiş olsun diyorum

Cumhurbaşkanımıza geçmiş olsun diyor ve sağlıklar diliyorum…

Mesleki hayatı sırasında uzun yıllar manasız bir rekabetin getirdiği uykusuzluk sıkıntılarını yaşamış bir “REM kıdemlisi” olarak bu duygularımı onunla paylaşmak istedim.

Unutmayalım…

Deniz filleri 7 ay boyunca günde 2 saat uykudan sonra geri kalan 5 ayda günde 10 saat uyuma imkanına sahip canlılar…

Ne yazık ki “Kutuplaşmış”ülkelerin insanlarının böyle bir şansı yok.

Ama millet olarak artık bizim de artık huzurlu bir “REM’e” hakkımız var…