BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

COVID-19 aşısı geliştirmede durum ne?

aşı geliştirmede zaman kazanmanın yolu ve mevcut durum.

Geçen yazıda aşı geliştirme sürecini anlatmış, normal şartlarda aşının geliştirilmesi ve seri üretiminin yapılmasının on yılı aşabilecek uzun ve zorlu bir süreç olduğunu belirtmiştim. Ancak COVID-19 salgının gidişatı, dünyayı tehdit eden hali ve ekonomik zararları yüzünden tüm dünyada bir aşı seferberliği başlamış durumda. Haliyle en önemli tartışma konusu, aşının geliştirilmesi için öngörülen sürenin ne kadar kısaltılabileceği…

İlk zaman kazanma yolu, bilimsel çalışmaların ekonomik olarak desteklenmesi ve dünyanın farklı akademilerinde ve araştırma kurumlarında Corona virüsü araştırmalarının yoğunlaştırılması. Söylemeye gerek yok ki dünyada bu konuda hızlı bir yol alındı. Dolayısı ile yıllar süren parasal destek ve proje yazma süreçleri çok hızlı bir şekilde ilerletildi. Sadece bu çabalar aşı geliştirme sürecini birkaç yıl kısalttı.

Ayrıca koronavirüslerin neden olduğu SARS ve MERS salgınları, bu gruptaki virüsler üzerine çok fazla araştırma yapılmasını önceden tetiklemişti. SARS ve Covid-19'a neden olan virüs kabaca yüzde 80 oranında benzer ve insan akciğerlerindeki hücreler üzerinde bulunan spesifik reseptöre tutundukları proteinler aynı olduğu için daha salgın başlamadan virüs ile ilgili epey bilgi ve araştırma zaten mevcuttu. Bu, bilim adamlarının Covid-19 için nasıl bu kadar hızlı bir test geliştirdiğini de açıklıyor.

Süreyi kısaltmanın 2. yolu, daha fazla sayıda araştırma grubunun ve araştırmacının geliştirme işlemlerine dahil edilmesidir. Halen dünyanın farklı coğrafyalarındaki araştırıcılar en az 250 farklı tedavi yöntemi ve 95 farklı aşı geliştirme çalışması yürütmekteler. Bu sürenin kısaltılması için çok daha fazla sayıda araştırmacının faaliyetlere katılmasının teşvik edilmesi gerekir. Ayrıca tek ve herkeste etkili bir aşının bulunup dağıtılması çok makul bir beklenti değil maalesef. Birden fazla aşının bulunup, değerlendirilip çoğaltılması lazım.

Şu an farklı gruplar tarafından yaklaşık 15 aşı çalışması klinik deney aşamasına kadar getirilmiş durumda.  Bilimsel etki değeri yüksek bir dergi olan Lancet'te yayınlanan yeni bir araştırma, ilk COVID-19 aşısının klinik testlerin 1. aşamasını başarı ile geçtiğini duyurdu. Yayınlanan araştırma sonuçlarına göre klinik araştırmanın 1. aşamasında aşının insanlarda SARS-CoV-2'ye karşı güvenli bir şekilde bağışıklık üretebildiği bulundu. 108 sağlıklı yetişkin üzerinde yapılan çalışma, 28 gün sonra ümit verici sonuçlar ortaya koydu.  Ortaya çıkardığı bağışıklığın insanları SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı etkili bir şekilde korunduğunu ıspatlamak için 2. ve 3. basamak araştırmaların sonuçlarına ihtiyaç var.

Süreyi kısaltmanın bir diğer yolu da ikinci ve üçüncü aşamalarda değerlendirmesi ile üretme izinlerinin alınması işlemlerinin hızlandırılması olabilir. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi bu konuda “pandemi” hızında etkili testler yapma üzerine bir yol haritası yayınladı. Bu sayede aşının geliştirilmesi için öngörülen on yılı aşan süreyi ciddi anlamda azaltma çabasında.

Sürenin uzun olmasına sebep olan bir diğer sorun ise etkili aşının tüm dünyaya yetecek kadar çoğaltılıp kullanıma sunulmasıdır. Her şey yolunda giderse ve 12 ila 18 ay içinde uygun bir aşı üretilse, yani süre oldukça kısaltılsa bile bu, herkesin aşıya hemen ulaşacağı anlamına gelmez. Bu durum en önemli ve zaman alan sorun olarak ortada durmaktadır. Zira milyonlarca insan önümüzde olabilir. Bu konuda aşının hangi ülke tarafından bulunacağı, kimin öncelikli olacağına karar verecektir. Bu basamakta sürenin kısaltılması için dünyanın birçok bölgesinde seri üretim yapacak altyapının hazır olması gereklidir.

Hızlandırma avantaj gibi görünse de alelacele yürütüldüğünde aşının etkili olmama riski de her zaman mevcuttur.

Bir son not da aşı denemelerinin başarılı olduğunu sosyal medyada paylaşanlara. Bilimsel bir sonuç, yapan tarafından deklere edilmez/edilemez. Çünkü hakem değerlendirmelerinden geçmemiş hiçbir sonucun kıymeti yoktur. Aşı geliştirme çabalarının başarısı ancak hakemler tarafından değerlendirilip açıklanır. Bu da sadece ve sadece bilimsel hakemli dergilerde yayınlanma ile mümkündür. Twitter’dan alınan RT ve Like bu konuda bir değer ifade etmiyor.

Aşı ile ilgili yaptığım değerlendirmelerin çok karamsar olduğunun farkındayım ancak maalesef gerçekler böyle. Medyada her gün karşılaştığınız aşının bulunduğuna dair son dakika haberleri umut tacirliğinden fazlası değil.

Haliyle aşı bulunana kadar en etkili yöntem yakalanmamak için tedbirlere sonuna kadar riayet etmek…