BIST 10.740
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.519,16
HABER /  GÜNCEL

Çelik popülist politikalardan yakındı

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, sınavsız geçiş uygulamasının meslek yüksek okullarını katlettiğini belirtti. Çelik üniversite enflasyonunu da eleştirdi.

Abone ol

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''mesleki ve teknik eğitim öğrencilerine sınavsız geçiş uygulaması başlatılmasıyla meslek yüksek okullarının katledildiğini'' ifade ederek, ''Tabelayla üniversite olmaz. Bostan kulübesinin üzerine Harvard 2 diye yazarsanız Harvard olur mu?'' dedi. Gazi Üniversitesi (GÜ) Endüstriyel Sanatlar Bilgisayar Eğitimcileri Araştırma Topluğu organizasyonuyla, Bakan Çelik, üniversitenin Mimar Kemaleddin Salonu'nda ''AB Sürecinde Türk Eğitimi'' konulu konferans verdi. Siyasi alanın Türkiye'deki kötü örnekler ve kötü uygulamalar nedeniyle gençlere itici geldiğini kaydeden Çelik, gençlerin depolitizasyon sürecinden geçirildiğini, öğrencilerin yanlış düşünmemesi için bazı kesimlerin gençlere düşüncesizlik pompaladığını ifade etti. Çelik, siyasi alanda bilgi, beceri sahibi, iyi niyetli namuslu insanların siyasi alana girmek durumunda olduğunu söyledi. Çelik, AB'nin ekonomik alanda gücün birleştirilmesinin yanında eğitim, bilgi, teknoloji alanında da güç birleştirme kararı aldığını, AB'nin eğitim alanında yapılması gereken çalışmaları belirlediğini, uygulamaya koyduğunu, bu konuya çok büyük para ayırdığını anlattı. AB ile uyum çerçevesinde eğitim alanında yapılan çalışmaları anlatan Çelik, Türkiye'nin 2003'te Avrupa Araştırma Alanı 6. Çerçeve Programı'na ortak olmasını sağladıklarını, 2004'te 59 milyon Avro ödediklerini kaydetti. Bu paranın birkaç katıyla geri dönmesi gerektiğini, ancak ödenen paranın yüzde 10'unun geri döndüğünü anlatan Çelik, Türkiye'ye projelerin büyük kısmının esastan değil, usulden reddedildiğinin söylendiğini kaydetti. Türkiye'nin Avrupa eğitim gençlik programlarına ortak olduğunu kaydeden Çelik, bu programlara ilişkin bilgi verdi. TÜRK MİLLİ EĞİTİMİNDEKİ BÜYÜK PROBLEMLER Göreve geldiklerinde Türk milli eğitimindeki büyük problemleri altı başlık altında tespit ettiklerini anlatan Çelik, bunları şöyle özetledi: ''Okullaşma oranı AB standartlarının hayli altında. Okullaşma oranında bu yılın sonunda yüzde 20'leri aşmayı hedefliyoruz. Mesleki ve teknik eğitim Türkiye'de adeta can çekişmektedir. Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerine sınavsız geçiş uygulaması başlatılmasıyla meslek yüksek okulları katledildi. Meslek yüksekokullarının durumu yürekler acısı. Okulların üzerine yüksekokul, fakülte, üniversite tabelası asarak siz yüksekokul, fakülte, üniversite yapmış olmazsınız. Tabelayla üniversite olmaz. Türkiye'de 612 meslek yüksekokulu açılmıştır. Bunun 170 küsuru öğrencisizlikten dolayı kapalıdır. İsimle özü karıştırıyoruz. Bostan kulübesinin üzerine Harvard 2 diye yazarsanız Harvard olur mu? Yükseköğretimde örgün eğitim okullaşma oranı yüzde 19-20, açıköğretimle yüzde 33-34'e çıkıyor. Açıköğretimle rakamı yükseltince problemi çözdüğümüzü zannediyoruz. İlköğretimde orta öğretimde ciddi rehberlik mekanizması oluşturulmadığı için çocuklar Allah'a emanet üniversite kapısına geliyor. İlkokuldan itibaren çocukların kabiliyetini tespit ederek o alana yönlendirmeliyiz. Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil. Bizde bir söz vardır: 'Sen ağa ben ağa ineği kim sağa'. İneği sağacak kişiye, çobana, çırağa, kaportacıya, hizmetliye de ihtiyaç var. Ama toplumda genel bilgi ve kültür düzeyinin her meslekte yukarıya çıkarılması gerekir. Türkiye'de 7 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. Bu rakamın 5 milyon 900 bini hanımlardır. Haydi Kızlar Okula kampanyası bunun için. Derslik sayısı, okul sayısı itibariyle AB standartlarının altındayız. Birçok ilde 50-60 kişilik sınıflar, sabahçı-öğlenci uygulaması var.'' Çelik, 2005-2005 yılında bütçeden en büyük payın Milli Eğitim Bakanlığı'na ayrıldığını, ancak Türkiye'de öğrenci toplamının 20 milyon olduğunu, bu nedenle bütçenin yetersiz kaldığını söyledi. Çelik, Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası çerçevesinde, vatandaşın verdiği desteğin parasal değerinin 1 milyar doların üstünde olduğunu ifade etti. ''MÜFREDATI DEĞİŞTİRİYORUZ'' Çelik, ilköğretim müfredatının 1967'de hazırlandığını, statükocu, tutucu yapının bu müfredatı koruduğunu söyledi. Bakan Çelik, ''Müfredatımız papağan yetiştiren bir müfredattır. Öğrenci merkezli değil. Öğretmen konferansçıdır, öğrenciler kendilerine bilgi yüklenen disketler gibi algılanır'' dedi. İlköğretim müfredatını değiştirdiklerini kaydeden Çelik, yeni müfredatın ''inşacı'' denilen analiz, sentez yapma imkanı getiren, hayatın içinde bir şeyler yapma imkanı veren bir müfredat olduğunu anlattı. Müfredatın 9 ilde 120 pilot okulda uygulandığını kaydeden Çelik, gelecek yıl tüm okullarda bu müfredatın uygulanacağını söyledi. Çelik, ortaöğretim müfredatının da değişeceğini, bunu kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade etti. Bakan Çelik, konuşmasını, ''Siz öğrenciler, öğretmenler, öğretim üyeleri, merkezi idare, hükümet, devlet organları kararlılık içinde olursa istiklal mücadelesini kazandığımız gibi istikbal mücadelesini de kazanırız'' sözleriyle tamamladı. Bilgisayar Eğitimcileri Araştırma Topluğu Başkanı Kemal Ak da, bilgisayarcıların AB sürecine nasıl katkıda bulunabileceği konusunda çalıştıklarını söyledi. ''ACİL İHTİYACA GÖRE ATAMA YAPIYORUZ'' Bakan Çelik, konferansın ardından soruları yanıtladı. Öğretmen adayı öğrencilerin soruları üzerine Çelik, ''şu ya da bu branşa, bölüme karşı husumetleri olmadığını, olamayacağını, acil ihtiyaçları esas alarak atama yaptıklarını'' söyledi. Çelik, bir soru üzerine ''iş eğitimi'' dersinin okullarda garnitür türünden verildiğini, ciddiye alınmadığını, bu dersi ''iş eğitimi ve teknoloji'' dersi haline getireceklerini, dersin daha ciddi hale geleceğini'' kaydetti. Bir öğrencinin, ''Oy istediniz, 360 küsur milletvekiliyle Meclis'e yolladık. Ancak sorun çözmek yerine şikayet ediyorsunuz. Bu çelişki değil mi?'' sözleri üzerine Çelik, şöyle konuştu: ''Ben kimseyi kimseye şikayet etmiyorum. Mesele şudur: ülkenin yönetimini devraldığımız zaman Türkiye ekonomik olarak adeta iflas etmiş durumdaydı. Şu an ülke toparlandı, iyiye doğru gidiyoruz. Birileri bazı konulardaki nezaketimizi bizim acziyetimiz olarak yorumluyorsa yanılıyor, bu yanılgısından kurtulsun. Biz uzlaşmayla, muhatapları ikna ederek bu süreci götürmek istiyoruz. Meslek liseleriyle, yükseköğretim mevzuatıyla ilgili çalışmalar unutulmuş, buzdolabına konmuş değil. Günü geldiğinde çözülecektir.'' Bir öğrencinin okuduğu bölümde birikme olduğunu, atamaların yapılmadığını belirterek, ''Atamayacağınız bölüme niye öğrenci alıyorsunuz? Aldığınız öğrencileri neden atamıyorsunuz?'' sorusuna karşılık Çelik, ''Sizlere hak veriyorum. Ancak gelin empati yapalım. Siz benim yerime, ben sizin yerinize oturayım. Bütçe belli. 2005 yılında 48 bin kadro ihdas edildi, 25 bini eğitime ayrıldı. Bütün arkadaşlarımız eğitimi öncelikli mesele olarak gördü. Bizim esas problemimiz hesapsızlığımız'' diye konuştu. Türkiye'de 94 fen edebiyat fakültesi bulunduğunu, bu bölüm öğrencilerinin öğretmen olmasının kenara atıldığını anlatan Çelik, üniversite kurulması için fen edebiyat fakültesi de kurulmasının zorunluluk olmaması konusunda kanun taslağı hazırladıklarını söyledi. GÜ Hemşirelik Yüksek Okulu Müdürü Nalan Özhan Elbaş da, AB koşullarında hemşireliğin 4 yıllık eğitim gerektirdiğini belirterek, ''AB'ye göre bu meslek liselerinden hemşire unvanıyla mezun verilemeyecek. Niçin hala bu liselerin hemşirelik bölümlerine öğrenci alınıyor?'' sorusunu yöneltti. Bakan Çelik de, gelecek yıldan itibaren Türkiye'deki bütün sağlık meslek liselerini sağlık lisesine dönüştüreceklerini, 2005-2006 öğretim yılında sağlık meslek liselerine kayıt olan öğrencilerin yüksek tahsil yapmadığı sürece ebe, hemşire, sağlık memuru ve diyetisyen olamayacakları yanıtını verdi. Hazırlanacak ortaöğretim müfredatında felsefenin yerinin sorulması üzerine Bakan Çelik, felsefenin özellikle ilgilendiği bir alan olduğunu, müfredatta felsefeye verilen önemin artırıldığını söyledi.