BIST 10.056
DOLAR 32,22
EURO 34,78
ALTIN 2.426,14
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Bu soruya yanıt verecek kapasitesi yok!

CHP lideri Kılıçdaroğlu Papandreu'ya gereken yanıtı vermediğini ileri sürdüğü Erdoğan'ı acizlikle suçladı

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kıbrıs sorunu konusunda Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'nun sözlerine gerekli cevabı vermediğini ileri sürdüğü Başbakan Tayyip Erdoğan'ı acizlikle suçladı.

Kılıçdaroğlu, Papandreu'nun "Türkiye'nin Kıbrıs'ta işgali devam ettiği sürece ABD üyeliği olamaz" sözlerini eleştirerek, "Türk askeri, Kıbrıs'a uluslararası anlaşmalar dahilinde barışı sağlamak için gitti. Başbakanın bunu söyleyememesi acizliğini gösteriyor. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan metinleri camdan okuyor. Böyle sorunun yanıtı camda olmadığı için yanıt veremedi. Kendisinin de bu soruya yanıt verecek kapasitesinin olmadığını gösteriyor" dedi.

Adana'da konuşan Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında Yunanistan Başbakan Yorgo Papandreu'nun 'Türkiye'nin Kıbrıs'ta işgali devam ettiği sürece ABD üyeliği olamaz' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtladı. Bu sözlerin öteden beri Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin resmi tezi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Tabi bu konuda bizim de resmi tezimiz vardır. Türk askeri uluslararası anlaşmalar dahilinde Kıbrıs'ta barışı sağlamak için gitti. Bir Türkiye Cumhuriyet Başbakanı önünde 'Türk askerinin Kıbrıs'ta işgalci olduğu' söyleniyorsa Başbakan da 'hayır biz oraya uluslararası anlaşmalara bağlı olarak oraya müdahale ettik' demiyorsa o başbakanın acizliğini gösteriyor. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan metinleri camdan okuyor. Böyle sorunun yanıtı camda olmadığı için yanıt veremedi. Kendisinin de bu soruya yanıt verecek kapasitesinin olmadığını gösteriyor" diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU'NDAN HÜKÜMETE YARGI ELEŞTİRİSİ

Kılıçdaroğlu, Adana'dan karayoluyla Hatay'a giderken parti otobüsünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, CMK'nın 102. Maddesinin yürürlüğe girmesinin ardından başlayan tahliyelerde Yargıtayın suçlandığına dair soruya, ''Yargının sorunları baştan beri biliniyor. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve önceki başkanlar bu konuyu dile getirdi. Konu Plan ve Bütçe Komisyonu'nda da dile getirildi. Ama bu sorunların hiçbiri AKP tarafından görülmedi. (Biz yargıyı nasıl ele geçiririz), onunla uğraştılar'' yanıtını verdi.

SORUNLAR PATLAK VERDİ

''Şimdi ortaya çıkan sorunlar bugünkü hükümet döneminde ortaya çıkmadı'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Geçmişten beri var olan sorunlar 8 yıllık iktidar sürecinde de görülmeyince bir noktada patlak verdi. Şimdi iktidar sanki muhalefet partisiymiş gibi yargıyı suçluyor. Parlamentoda kabul oyu veren AKP milletvekilleriydi. 'Bunlar yanlış' diyen CHP milletvekilleriydi. Şimdi sorunlar ortaya çıktı. Ağırlığı hükümetin hazmedemeyeceği boyutta olunca hükümet bu sorunları birisine ihale etmek istedi. Yargıtayı ve başka odakları suçladılar. Hükümet bilinçli olarak sorunları görmemezlikten geldi ve bu tablo ortaya çıktı. Sorunun çözümü için yapılan çok ciddi çalışmalar var. (Yargı reformu) diye Adalet Bakanlığı bünyesinde hazırlanan 2 ciltlik kitap var. Bunları biz bildiğimize göre hükümetin bilmemesi mümkün değil. Yargı personelinin yetersizliği, teknik donanım eksikliği ve yargılama usul hükümleri dahil pek çok alanda eksiklik var. Bunlar mutlaka çözülmeli. Adli kolluğun olmadığı adli tıbbın yetersiz olduğu yerde işler yürümüyor. Davaları uzatmak istediğiniz zaman bütün olanaklar önünüzde duruyor.''

SUÇU YARGITAYA ATIYORLAR

Kılıçdaroğlu, yargıdaki sorunlar konusunda 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Yargıtayın suçlanmasıyla ilgili soru üzerine, ''Bir siyasal iktidar beceriksizliğini (acaba nasıl kapatırım) diye arayışa girerse geçmişte kendisinin tartışma konusu yaptığı kişileri gündeme getirmesi doğaldır'' dedi.

İktidarın Sezer ve Yargıtay ile tartışmasının olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''(Biz hakim savcı alacaktık engel oldular, suçu Danıştaya atacağız) diyorlar. Ama sağduyulu tüm vatandaşların şunu düşünmesi lazım, Danıştay, (adil sınav olsun. Torpil yapmayın. Bilgi ve birikime bakın) diyor ama onlar, (istediğimizi alacağız) diyor. Yargıtay defalarca dosya birikimini dile getirdi. Pek çok sorunu söyledi. Ne oldu? Çözülmedi. Şimdi suçu Yargıtaya atıyorlar'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bu süreçte HSYK'nın çok ciddi bir işlevinin olmadığını ifade ederek, ''O bir karar organı. Yasalarda tanımlanmış görevi var ama asıl görev iktidara düşmekte. Hukuk fakültelerinden başlayarak bu sürecin yeniden ele alınması gerekir'' dedi.

TOPLUM VİCDANINDA RAHATSIZLIK YARATTI

Kılıçdaroğlu, Hizbullah terör örgütü sanıklarının tahliyesine yönelik soruya da ''Hizbullah'ın neler yaptığı toplumun belleğinde duruyor. Sanıkların serbest bırakılması toplum vicdanında rahatsızlık yarattı. Bazılarının hiçbir cinayet işlemediği halde, halen neden tutuklu oldukları tartışılırken, cinayet işlediği kesin olan belli kişilerin serbest bırakılması bu süreçteki en büyük zaaf. Hizbullah'ın bu süreçte güçleneceği de açık. Zaten serbest bırakılırken karşılanış şekilleri bunu gösteriyor'' yanıtını verdi.

KCK DAVASINI İZLEYECEĞİZ

Kılıçdaroğlu, KCK davaları ile ilgili soru üzerine şöyle konuştu:
''Bir yerde hukuk ihlali varsa ve iddia edilirse üzerine gitmemiz gerekiyor. Çünkü bizim siyasi anlayışımızda insanlar ne olursa olsun, siyasi düşüncesi ne olursa olsun her insanın yasaların öngördüğü şekilde ve hukuk düzeni içerisinde yargılanması gerekir. Ama siz belli amaçlara ulaşmak için hukuku ihlal ederseniz, doğru değildir. Hukuku savunmak herkesin görevidir. Biz de burada hukuk ihlali olup olmadığını izleyeceğiz. Birçok davayı da arkadaşlarımız izliyor. Kişileri baştan suçlu veya suçsuz ilan edemeyiz. Ama yargılanmalarının adil olması gerekiyor.''

BAHÇELİ'YE YANIT

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin iki dil tartışmalarında CHP'nin gerekli duyarlılığı göstermediği eleştirisiyle ilgili soruya da ''O konudaki düşüncelerimizi söyledim. Sayın Bahçeli de bir siyasi parti lideridir, eleştirebilir. Biz iki ayrı dilin ülkenin üniter yapısını bozacağı düşüncesindeyiz. Politikacının görevi toplumu ayrıştırmak değil, birleştirmektir. Ama bilinen şeyleri sürekli tekrar etmek de doğru değil'' karşılığını verdi.