BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Bir müftü kadar olamadılar!

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Demokratikleşme Paketi'nin "bir devlet terörü ve Gezi'den intikam alma" paketi olduğunu iddia etti.

Abone ol

Hamzaçebi, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM'ye sunulan Demokratikleşme Paketi Yasa Tasarısı'nı değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, söz konusu pakete ilişkin yaptığı basın açıklamasının 65 dakika sürdüğünü hatırlatan Hamzaçebi, bunun 40 dakikasının "işin cila kısmı" olduğunu savundu.

Pakete ilişkin bölümün ise 25 dakika sürdüğünü kaydeden Hamzaçebi, "Bunun son derece zayıf bir paket olacağı Sayın Başbakan'ın o günkü basın toplantısında ortaya çıkmıştı" dedi.

Pakette demokratikleşme adımını görmediklerini belirten Hamzaçebi, şunları söyledi:

OTORİTERLEŞME PAKETİ

"Paket, Demokratikleşme Paketi değil, otoriterleşme paketidir. Paket, Türkiye'yi polis devletine taşıma paketidir. Paket toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullananların, ifade özgürlüğünü kullanmak isteyenlerin üzerine çok daha güçlü bir şekilde devletin gitmesi paketidir. Bir devlet terörü paketidir. Bu paket Gezi'den intikam alma paketidir. Bu aynı zamanda telekulak devletini güçlendirme paketidir"

Demokrasilerde yöneticiler, hükumetler meydanlardan korkmazlar. Meydanlar demokrasinin gereğidir. Meydan eşittir demokrasidir. Eğer bir hükümet bir başbakan meydandan korkuyor ise demokrasiden korkuyor demektir. Şimdi meydanlarda korkan bir Başbakan ve onun hükümeti var. Ancak otoriter yönetimler meydanlardan korkarlar.

Gezi bir ideolojik hareket değildi. Toplumun, 'Benim hayat tarzıma müdahale etme' yönündeki bir tepkisiydi. Sayın Başbakan, Gezi olaylarının intikamını almak istiyor. Bu bir Gezi'den intikam alma paketidir."

MUTLU OLDUĞUNDAN EMİN DEĞİLİM

AİHM'nin, verdiği bir kararda, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının güzel bir şekilde açıklandığını ifade eden Hamzaçebi, söz konusu karara göre, toplantı ve gösteri yürüyüşünde mekan ve yer seçiminin, bu hakkın ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydetti.

Her toplantı ve gösteri yürüyüşünün mutlaka kent hayatına olumsuz etkilerinin olabileceğini, AİHM'in bunu kabul ettiğini anlatan Hamzaçebi, "Her toplantının, kamu hayatını bir miktar aksatmak gibi bir sonucunun olabileceği gayet doğal olarak kabul edilmektedir. Ancak sadece buna dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklamaya kalkarsanız, bu demokratik olmaz" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında, Türkiye'nin 11 yılda demokratikleşme alanında ne kadar mesafe aldığını anlattığını anımsatan Hamzaçebi, şöyle devam etti:

"Ancak bu paket, eğer 11 yılda atılmış bir adım var ise bunları bile iptal eden bir pakettir. Atılmış olan bazı adımlardan da Sayın Başbakan'ın mutlu olduğu kanaatinde değilim. Örneğin Sayın Balbay'ın, uzun tutukluluğu nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin 'insan hakkı ihlalidir' tespitinden, Sayın Başbakan'ın mutlu olduğundan emin değilim. Hiçbir değerlendirme yapmadı. Bu paket, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkından pişman olma paketidir. Onun ipuçlarını veriyor.

Bu paketle mülki amirler, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin kararlarda, çok daha fazla yetkilere sahip oluyor.

Ceza Kanunu'nda da bir değişiklik öngörülüyor. Tasarıda, herhangi bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü nedeniyle bir belediye otobüsü seferi aksarsa, bu bir suç olarak kabul ediliyor.

Her toplantı ve gösteri yürüyüşünün, belediye otobüs seferlerine olumsuz etkisi olabilir. Gayet doğaldır. Bunlar, özgürlük ve demokrasi içinde tolere edilebilir.

Amerikan özgürlük hareketi liderlerinden Martin Luther King'in ölüm yıl dönümleri, Washington'da büyük bir kalabalıkla, şehrin bütün meydanlarında anılıyor. Ulaşım aksar ama hiçbir Amerikan başkanının aklına anma törenlerini yasaklamak gelmez.

Ama Başbakan'ın aklında, 1 Mayıs nedeniyle o meydanda yapılması muhtemel gösterileri yasaklamak fikri vardır. Bu tasarı böyle yasalaşırsa toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı engellenecektir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak, terör eylemi ile eş anlamlı olacaktır. Ancak kahramanlar Türkiye'de meydanlara çıkıp toplantı ve gösteri yürüyüşünü yapmaya cesaret edebilecektir."

BİR MÜEZZİN KADAR OLAMAYAN YARGI MENSUPLARI VAR

Demokratikleşme paketinde, bütün hayatı kısıtlamaya yönelik, devlet terörünü hissettirecek düzenlemeler olduğunu iddia eden Hamzaçebi, ihaleye fesat karıştıranlara siyasetin yolu açılarken, düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanmak isteyenlere mahkemelerin yolunun açıldığını savundu.

Demokratikleşme paketine paralel olarak yargıda bir takım gelişmelerin yaşandığını kaydeden Hamzaçebi, Gezi olaylarında, polis şiddetinden kaçarak camiye sığınanlar hakkında dava açıldığını hatırlattı.

"Bir müezzin kadar olamayan yargı mensupları, Başbakan var" diyen Hamzaçebi, şu ifadeleri kullandı:

"O müezzin, 'Bu cami Allah'ın evidir. Bunun kapısını biz herkese açarız' demişti. Yargı mensupları, Başbakan, hükümet, o müezzine baksınlar da ondan hak ve adalet dersi alsınlar.

Çanakkale'de Gezi olaylarında yola spreyle yazı yazan 13 yaşındaki çocuğumuz, hapis cezası talebiyle mahkemeye sevk edilmiştir. Bu çocuğumuz hakkında, kamu malına zarar verdiği gerekçesiyle 6 yıla kadar hapsi istenmektedir. Bunlarda insanlık, adalet duygusu, insana saygı, kanunlara saygı yok. Bunlarda kanunsuzluk var. Bu tam anlamıyla bir yargı terörüdür.

Yola yazı yazanlar 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle mahkemenin önüne çıkarılırken, yolsuzluk yapanlar bu tasarıda affediliyor. Yolsuzluk yapanlara, ihaleye fesat karıştıranlara, kapalı olan siyaset kapısı açılıyor. İhaleye fesat karıştıranlar 13 yaşındaki bir çocuğun değerinden çok daha değerli.

Bu paketin, demokratikleşme paketi olarak isimlendirilmesi mümkün değildir. Sayın Başbakan'ın yönetimindeki Türkiye'nin, demokrasiye ve özgürlüklere yol alması mümkün değildir. Ben bugüne kadar Sayın Başbakan için 'otoriter' kelimesini kullanıyordum. Ama öyle anlıyorum ki Sayın Başbakan otoriter tanımlamasından memnun değil. Onu uygun olduğu şekilde bundan sonra anacağız. Bu kavramımı değiştiriyorum. Bundan sonra, bu tasarı yasalaşırsa Sayın Başbakan'a 'totaliter' diye hitap edeceğim. Bunlar diktatörlüğün aşamalarıdır. Ama oraya varmadan seçimlerde biz Sayın Başbakan'ın bu anlayışını sandığa gömeceğiz. Millet sandığa gömecek."
Gazetecilerin sorularını da Hamzaçebi, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın dün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayı değerlendirdi.

Balbay'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik de bir eleştiri yaptığını anımsatan Hamzaçebi, "Sayın Balbay'ın bütün eleştirisi Türkiye'nin sorunlarının çözümüne ilişkin Parlamento ve hükümeti göreve davet etmekti. Nitekim Sayın Balbay'ın konuşmasını Sayın Babacan alkışladı. Belki başka Bakanlar da alkışlamış olabilir. Sayın Balbay'ın konuşmasının hükümet tarafından beğenildiğini anlıyorum. Sayın Balbay, Davutoğlu’nu ince bir şekilde eleştirerek onu göreve davet etti. Bizde onu göreve davet ediyoruz, Dışişleri Bakanlığı’nı keşke yapabilse." dedi.