BIST 10.046
DOLAR 32,28
EURO 34,67
ALTIN 2.411,67
HABER /  GÜNCEL

Binali Yıldırım'dan TRT'de önemli açıklamalar

Başbakan Binali Yıldırım TRT canlı yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor.

Abone ol

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz sonrası istihbarat örgütlenmesinde kritik kararlar aldıklarını söyledi. İç istihbaratın tek elde, dış istihbaratın ise MİT'te toplanacağını ifade eden Yıldırım, MİT'in çatı örgüt olacağını ifade etti.

Binali Yıldırım TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı. FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında aralarında polis, asker, yargı mensubu, mülki idare amiri ve sivillerin bulunduğu 40 bin 29 kişinin gözaltına alındığını söyleyen Yıldırım, bu isimlerden 5 bin 187 kişinin gözaltındaki işleminin devam ettiğini, 20 bin 355 kişinin tutuklandığını, kamu kurumlarında 79 bin 900 kişinin görevden el çektirildiğini ve 5 bin 14 kişinin de kamu görevinden çıkarıldığını bildirdi. İşte Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları:

"17 yıl önce Türkiye'de İstanbul'da 20 bin insanımızın hayatına mal olan büyük bir felaket yaşadı insanımız. O günden beri gelişme var ama daha zaman alacağını söyleyebiliriz. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Geride kalanların acıları devam ediyor. Gideni getirmek mümkün değil ama en azından benzer felaketlerin yaşanmaması için alınacak tedbirler. Onların yaralarını biraz daha hafifletecektir.

FETÖ OPERASYONLARININ BİLANÇOSU

Malum 15 Temmuz darbe teşebbüsünde şehitlerimiz var. 240 şehidimiz var. Yaralıların sayısı 2 bin 195. Darbecilerden ölü ele geçirilen 36, yaralı darbeci sayısı 49. Gözaltına alınan polis, asker, yargı mensubu, mülki amir, sivil 40 bin 29 kişi. Gözaltı işlemi devam eden 5 bin 187, tutuklu sayısı 20 bin 355. bunların dökümü var. Ne kadarı asker, polis, hakim, savcı illere göre detayları mevcut.

"KAMUDA EL ÇEKTİRİLEN KİŞİ SAYISI 79 BİN 900"

Aynı zamanda OHAL kapsamında da bir takım önlemler alındı. Terör örgütünün çökertilmesine yönelik. Bu bağlamda FETÖ'nün elinde bulunan sağlık ve eğitim kuruluşlarına el konuldu. El konulan özel sağlık hastaneleri 35, öğretim kurulu sayısı 1061, yurt sayısı 800, kurs etüt merkezi 223, vakıf sayısı 129, dernek sayısı bin 125, üniversite 15, sendika 19, basınla ilgili dergi, gazete, haber ajansı, 16, radyo sayısı 23, gazete sayısı 45, yayınevleri 29 ve 4262 kurum ve kuruluşa el kondu. Kamuda görevden el çektirilen kişi sayısı toplamda 79 bin 900 kişi.

"OHAL'İ KENDİMİZE İLAN ETTİK"

Biz hükümet olarak vatandaşlara OHAL ilan etmedik. OHAL'i kendimize ilan ettik. Vatandaşın hayatından bir şey değişmeyecek. Değişmesi gerekmiyor. Değişecek olan terör örgütü tarafından tam anlamıyla kuşatılmış tüm kılcal damarlara kadar sirayet etmiş bu bün"yeden çıkartılması. Onu da biz yapacağız.

Yeni bir darbe olmaması için temizlik harekatı var. Bu harekat devam edecek. Yoksa yarın yine bir silahlı darbe girişimi olacak diye ihtimalden söz etmiyoruz. Böyle bir ön görümüz yok. Terör örgütünün bağlantıları henüz tamamiyle ortaya çıkmış ve bunlar tehlike olmaktan çıkarılmış değil.

Darbe karşısındaki kararlı duruşumuzla vatandaş meydanlara indi. Tanklara göğsünü gerdi ve darbeciler hiç beklemedikleri bir dirençle karşılaştılar. Oyunları bozdular. Vatandaş görevini yaptı. Bundan sonra görev bizim. Aynı gece savcıları harekete geçirdik. Savcılar zaman kaybetmeden suçüstü olanları gözaltına aldı. Tutuklamalar başladı. Şimdi onların ifadeleri alınıyor. Bunlar alındıkça yeni bağlantılar ortaya çıkıyor. Bu böyle çorap söküğü gibi gelecek. Nereye kadar gidecekse gidecek. Burada dursun, şuraya dokunmayalım şeklinde telkin olamaz. Yargı, bağımsız bir şekilde görevini yapmaya devam edecek. Biz de onların ihtiyacı olan şeyleri yapacağız. Şu adamı almak istiyorum, polise talep edecek, polis alıp gelecek. Burada bir aksaklık yaşanıyorsa bizim devreye girerek zorlukları aşmamız lazım. Onun dışında bir rolümüz yok.

"BU BİRLİKTELİĞİ DEVAM ETTİRECEĞİZ"

Darbe nasıl gelişti, o karanlık geceyi anlattık. Yapmamız icap eden işleri anlattık. Bu konuda bilgi verdik. İade-i ziyaret yaptık. Kaygıları detayları öğrendik. Cumhurbaşkanımız bizleri davet etti. Orada da bu konuları konuştuk. Daha sonra Yenikapı sürecine taşındı. Orada da MHP, CHP ve AK Parti olarak Cumhurbaşkanımızın davetine katıldık. Orada tek millet, tek vatan, tek bayrak ülküsü doruğa ulaştı. Dünya şaşırdı. İstanbul'da 5 milyon, bütün Türkiye'de 10 milyon aynı anda birbiriyle kenetlendi.

MİNİ ANAYASA GÖRÜŞMELERİ HAKKINDA

Orada söylediğim bir şey var. Bu birlikteliği gözümüz gibi koruyacağız dedik. Bu noktada herhangi bir tereddütümüz yok. Devam ettireceğiz. Her konuda anlaşmamız beklenemez. Öyle olsa bir parti oluruz. Ayrı ayrı partiler olduğumuza göre anlaşayamayacağımız şeyler olabilir ama uzlaşabileceğimiz konular da olabilir. En azından oturup konuşup detaylı bilgi aktarabiliriz.

Üç parti genel başkanı olarak, Cumhurbaşkanımıza ziyarete gittiğimizde darbe konuşuldu. İç ve dış tehditler konuşuldu. Anayasada darbeyle ilgili bazı sorumlu maddelerin ve başkaca üç partinin anlaştığı konular varsa, birer kişiden oluşan çalışma grubuyla değerlendirilsin istedik. Geçen cuma çalışmaya başladılar, zannediyorum bugün veya dün bir toplantı daha yaptılar. Burada üç partinin tamamen hemfikir olduğu konular var. Bir de iki partinin, bir de birinin ayrı düştüğü konular var. Üçlü ikili kombinasyon şeklinde çoğaltabilirsiniz. Ortak konuları bir kenara koyacaklar.

Tam mutabakat olmayan konuları da gruplandıracaklar. Sonrasında genel başkanlar bir değerlendirme yapıp son şeklini verecekler. Bunun için referandum gereği yok. Kabul edilince yürürlüğe girmiş olacak. Ancak bu tam anlamıyla yeni bir anayasa yapmak demek değil. Bu acil olan, sıkıntılı olan konuları çözecek bir acil mini paket. Bunu yapmakla bütün partilerin, öteden beri gündemlerinde olan yeni sivil anayasa hedefi ve düşüncesi ortadan kalkmış olmayacak. O da devam edecek. O biraz daha uzun bir süreçte gerçekleşecek konu.

GENELKURMAY BAŞKANLIĞI VE MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI'NDA YENİLENME

Ordu güçleniyor, zayıflamıyor. Genelkurmay Başkanlığı şu anda asli işinin yanısıra bir sürü işlerle uğraşıyor. Binaların bakımı, onarımı, lojistik hizmetleri, tersane, fabrika, hastane, aklınıza ne gelirse sivil hayatın bütün işleriyle uğraşmak gibi bir durumu var. Halbuki Genelkurmay, harekat, harbe hazırlık konularına yoğunlaşmalı. Yeni yapılanmada bu tip yan işleri Milli Savunma Bakanlığı'na veriyoruz. Askere, kendi yapması gereken savunma önlemleri, personelin yetkinliği, silah vesaire gibi ihtiyaçların güncellenmesi, savaş zamanı herhangi bir zaafiyetin yaşanmaması için bütün bunlarla ilgili işlerini yapmaya devam edecek. Kuvvet komutanlıklarıyla da birlikte çalışılacak. Diğer idari işler konularında kuvvet komutanları Milli Savunma Bakanlığı personeli olarak görev yapacak.

Milli Savunma Bakanlığı yeniden yapılandırıldı. Eskiden personeli Genelkurmay veriyordu. Milli Savunma Bakanı'nın kendi seçtiği personeli yoktu. Milli Savunma Bakanlığı tamamen bakanlık olarak yeniden yapılanıyor. Müsteşarı var, genel müdürleri var, daire başkanları var, birim başkanlıkları var. Buralarda müsteşar sivil oluyor, onun dışındakiler de sivil ya da asker olabilir. Yetkinlik ihtiyacına göre, liyakata göre olabilir. Asker-sivil ilişkilerinde eşitleme olacak. Bir daire başkanı sivil, diğeri askerse ikisi arasında fark olmayacak. Pentagon'da bu sistem var. Müsteşar mesela orgenerali temsil ediyor. Genel müdür, tümgeneral seviyesine tekabül ediyor. Orada da hiyererarşide sürtüşme ortadan kalkmış oluyor. Şimdiki idarede askerler ve arkasından siviller geliyor.

"MİLLİ İSTİHBARAT KOORDİNASYON BAŞKANLIĞI KURULACAK"

40 yıl olmuş. Genelkurmay Başkanı'na alıp verdiği nefes kadar yakın olan insanlar darbe yaptılar. Böyle bir durumun yaşanmaması için personel tahkikatıyla ilgili bir istihbarat birimi de kurulabilir. Bütün bunlar, nasıl birbiriyle uyumlu çalışacak? İç istihbarat tek elde toplanacak, dış istihbarat MİT'te toplanacak. Milli İstihbarat Koordinasyon Başkanlığı olacak. Çatı örgüt olacak. O çatı örgüt birbirlerinin alanlarına girip rekabet etmemeleri için bir düzenleme ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışmalar var. Yakın zamanda olgunlaşacak.

Burada bir şaşkınlık var. Bunun tanımını kimse yapamıyor. Askeri bu konuda yetersiz, gerekli tedbirleri almadı demekle sorunu çözemiyoruz. Benzeri sivilde de var. Bu örgütün yapılanma modeli kapalı. Bu birden bire gelişen bir şey değil. Belki fazla öz güvenden kaynaklandı. 'Kardeşim bunlar kim bize ayar çekecekler' diye aşırı öz güvenden de kaynaklanmış olabilir.

İstihabaratın içerideki ve dışarıdakinin aynı elde toplanması istihbarat zaafiyeti oluşturur. O yüzden böyle bir yapılanmaya gitmek lazım. Kardeşim tamam dinleme lazım. Ülkenin güvenliği için. Ama bu dinlemeleri yapanları kim dinleyecek? Bunlar doğru iş yapıyor mu, yoksa bunu kötüye mi kullanıyor? Bunun cevabı da bir koordinasyon ve kontrol mekanizmasıyla olur.

"CUMHURBAŞKANIMIZ AVAZI ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRDI"

"Cumhurbaşkanımız, 17 Aralık'tan sonra bu Türkiye'nin beka meselesidir diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Ne kadar insan buna kulak verdi? O günlerde muhalefet partilerimiz de dahil herkes bu işin ciddiyetini kavrasaydı, bu günlere gelmezdik. Onu kesinlikle söyleyebiliriz. Günlük siyasetin gürültüsüyle kayboldu gitti. Kendi içimizden bile bu durumu herkes kavrayamadı. 'Çok abartıyoruz' diyen arkadaşlarımız da vardı"

HANGİ SUÇLULAR TAHLİYEDEN YARARLANAMAYACAK?

Suçlarının 3'te ikisini çekenler şartlı tahliyeden yararlanabiliyor. Bu düzenleme ile birlikte 3'te ikisi değil de suçunun yarısını çekenleri de şartlı şekilde salabiliyoruz. Bu bütün mahkumları kapsamıyor. Kasten adam öldürme, alt soya, üst soya, eşe, kardeşe ya da beden ya da ruh bakımından kendisini savunmayacak kişilere karşı işlenen kasten yaralama sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçundan hüküm hiyenler, cinsel suçlar, özel hayata, uyuşturucu imalatı ve ticareti yapanlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı işlenmiş suçlar, terörle mücadeleye karşı işlenmiş suçlar hiçbir şekilde tahliyelerden yararlanamıyor. 1 Temmuz öncesi itibariyle hükümlü olanlar bu husustan yararlanacak. Tamamen geçici bir uygulamadır. Bu şekilde 38 bin civarında mahkumun şartlı olarak erken tahliyesi yapılmış olacak.

"YENİLERİ GELENE KADAR ESKİ PİLOTLARIN DÖNMESİNİN YOLUNU AÇTIK"

Malum pilotlar içerisinde bu yapı çok faal. Bu şekilde sanırım 265 kişi civarında asker pilot ihraç edildi. Burada bir pilot ihtiyacı var. Bugünden yarına halledilecek bir iş değil. Bunların birçok ağır kursları var. Bir zaman alıyor. Yeni pilotlar alınmaya başlanacak. Yenileri gelecek ancak gelene kadar daha önce TSK'dan ayrılanların dönmesinin yolunu açtık. İsterlerse sivil hayata geçen pilotlar birliklerine dönebilecekler. Tabii FETÖ'cüler dönmeyecek. Onların zulmünden dolayı bırakanlar bundan yararlanacak. Ücret durumlarında iyileştirilme yapılacak. Havacılığı çok geliştirdik. Son 14 yılda havacılıkta destanlar yazdık.

"YENİ ÖMER HALİSDEMİR'LER ARIYORUZ"

Özel harekat içinde 10 bin yeni özel harekatçı alınacak. Bunlarnı şartları belli. 8-10 madde var. Ama burada asıl belirleyici şu. Bir kere güçlü, kuvvetli, fiziki şartlara karşı dayanıklı olacak. Bize yeni Ömer Halisdemir'ler lazım. Onun gibi yürekli aslan gibi delikanlılara ihtiyacımız var. Hem bölücü terör örgütüne karşı, hem buna benzer teşebbüslere karşı gözünü kırpmadan gerekirse öldürecek, gerekirse şehit olacak. Tenkitler geliyor. Bunları KPSS'den almıyorsunuz, taraftarlarınızı dolduracaksınız. Bu sıradan bir iş değil. Geçen seferlerde KPSS ile alınmaya çalışılmış 5 bin alınacak denmiş, 3 bin zor bulunmuş. Onların da yarısı elenmiş gitmiş. Bilgisiyla çok okumuş, test çözmüş adam değil, fiziğiyle, sağlığı ile her şeyiyle özel seçilmesi gereken kişiler. Kimse merak etmesin, en belirleyici şartlardan biri de hiçbir partiye üye olmaması.

"BENİM FELSEFEM BU; ÇOK ADAMLA ÇOK İŞ YAPILMIYOR"

"Taşeron konusunda kapsamlı bir çalışma yapılması gerekiyor. Diğer yandan bir şekilde memuriyetten çıkarılanlarda da elzem olan branşlar var. 15 bin öğretmen alınacak ilk etapta. Yeni düzenlemeden sonra yargıda 5 bin civarında atama olacak. Ama bunun dışındaki memuriyetlerde acil davranmamız gerekmiyor. Mevcutlarla da işi aksatmadan yapabiliriz. Çok adam çok iş değil. Bu benim felsefem. Çok adamla çok iş yapılmıyor. Az adamla daha çok iş yapılıyor. Koordinasyon daha kolay oluyor. İhtiyacı olanın en asgarisinde tutmak lazım.

"LİYAKAT OLMAZSA KALİTE DÜŞÜYOR"

Zaten liyakata dikkat etmezseniz hem kalite düşüyor, hem verim düşüyor, hem de bu ve buna benzer yapılar içinde zemin oluşuyor."
"Biz darbe girişiminden sonra hayatını kaybedenlere şehit, yaralananlara gazi statüsü veren değişiklik yaptık. Onlar şehit ve gazi sayılıyor. Devlet her türlü iş, nakit ve her türlü desteği veriyor."