BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99

Beykoz’da 30 yıl sonra

Her yaştan Beykozlunun “Ceyhun Kaptan” diye hitap ettiği 67 yaşındaki Ceyhun Çakmak’ı yarış öncesi heyecan basmıştı. Onun milli kürekçi olduğu dönemlerde “stres” kelimesi hayatımıza girmediğinden, o sadece “yarış heyecanını” biliyordu. Ceyhun Kaptan, teknede oturduğu gibi dimdik duruyordu. Hafif bir mazereti vardı:

-Bu yıl hastalandım, 20 gün Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yattım. O yüzden iyi antrenman yapamadım.

Ceyhun Kaptan’ın heyecanın bir benzeri de Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül’deydi. Böylesi görev yerlerine gelmeden yıllar önce Beykoz’da kaybolan kürek yarışlarını hayal etmişti:

-Eğer bir gün önüme böyle fırsat çıkarsa bu yarışları yeniden bu sulara getirmeye kendi kendime söz vermiştim.

İşte şimdi kendine karşı verdiği sözü gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyordu.

Belediye’nin organize ettiği Beykoz Deniz Oyunları’na dört takım katılıyordu. Beykoz Belediyespor, Sarıyer Belediyespor, Denizcilik İşletmeleri Spor Kulübü ve Deniz Kuvvetleri Gücü’nün kürek ekipleri tekneleriyle birlikte Beykoz sahilinde yerlerini almışlardı.

Futalar Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası önünden çıkış yapıyorlar, Beykoz Belediyesi Sosyal Tesisleri Beytaş’ın önünde bitiş çizgisine varıyorlardı.

İlk yarış tek çifte erkekler kategorisinde yapılıyordu. Hakem motorunun hareketlenmesinden yarışın başladığı anlaşılıyordu.

Dört tekne çıkış yapmıştı. Fakat bitiş çizgisinde üç tekne görünüyordu. Başkan Ergül, kulübünün antrenörü (Ceyhun Kaptan’ın oğlu) Can Çakmak’a merakla sordu:

-Bizim kürekçiye ne oldu?

-Bir şanssızlık oldu Başkan, çıkışta dirsek kırıldı!

Eski kürekçiler kendi aralarında bu “geleneksel kadersizliği” yorumluyorlardı:

-30 sene önce de bizim başımıza böyle şeyler geliyordu.

Parasız kulüp olduğumuzdan, eski tekneleri onarıp yarışırdık. Zaman akıp gitti ama kadersizliğimiz olduğu yerde duruyor.

-Boş ver, yarışlar yapılıyor ya!

İkinci yarışta Beykoz’un iki çifte gençler ekibi bitiş çizgisini 1. olarak geçtiğinde yüzler gülmeye başlıyordu.
Gençler, kıdemliler, bayanlar sırayla suya inip yarıştıktan sonra karaya çıkıyorlardı. Günün en fazla ilgi çeken etkinliği ise emekli sporcuların kürek çekecekleri yarışa gelmişti. Ceyhun Kaptan 40 yaşındaki oğlu Can ile yarışıyordu.

Ceyhun Kaptan yine çıktığı gibi hiç temposunu düşürmeden bitiş çizgisine gelmişti. Yarış sırasında, arkadaşlarının “by-passlı”, “anjiyolu” yürekleri ağızlarına geliyordu:

-Yahu bu adamı bırakın artık, arkadaşımızı tekne üzerinde öldüreceksiniz bir gün!

-O ancak yarışamazsa ölür!

Tartışma bittiğinde Ceyhun Çakmak’ın elinde birincilik kupası vardı, boynuna da madalyası takılmıştı. Göğsünde üzerinde ise 1957 yılında Fransa’da takılan rozeti yer alıyordu. Bu onun ilk uluslararası nişanıydı.

Kürek yarışlarını gençlerin yüzme yarışı takip etti. Arkasından da Yağlı Direk Üzerinde Yürüme Yarışları yapıldı. Yarışmacıların direk üzerindeki gayretleri bütün vücutlarının kalın gres yağıyla kaplanmasına neden olmuştu. Sporcular toplu halde arzularını şöyle dile getiriyorlardı:

-Başkan bi-ziii hamama götürrrr!

Deniz Oyunları’nın teknik alt yapısındaki küçük eksiklikler, bir dahaki yıla giderilme sözü ile tatlıya bağlanırken Kürek Federasyonu Başkanı Remzi Tan, mikrofona geliyordu:

-Yıllar sonra Beykoz’da kürek yarışlarının yapıldığını görmek bizi tarifsiz derece mutlu ediyor. Gelecek yıllarda daha kapsamlı katılımlarla bu şenliğin gelişmesi için elimizden geleni yapacağız.

Beykoz yıllar sonra yüzünü yeniden denize dönmenin huzuru içindeydi.