BIST 10.655
DOLAR 32,20
EURO 35,04
ALTIN 2.525,13

Benim suçum neydi ya Rab

Gazze'de 7 Ekim’den bu yana İsrail çocukları aralıksız

öldürülmeye devam ediyor. Bir yandan savaşın bombaları, diğer yandan açlık ...

Bombardımanlarda yaralanan binlerce insanın büyük kısmı çocuklar ve kadınlardan oluşuyor.

Yaşananlara tüm dünya şahit.

Gazze’nin dramına iki milyar Müslüman şahit.

Sessizce izliyoruz, bir buzulun için de gibi. Elimi ve kolumuzu bağlayıp anlamsız boş boş bakarak.

İnsanca Müslümanca yaşamak söylemleri meğer yalanmış

Meğer ne çok şey yalanmış bu dünyada!"

Çığlıklar sessiz…

Sesimiz ve gücümüz cılız…

Alıştık sanki ?

En kötü olanda bu

Yürütülen psikolojik harekât  bizleri ele geçiyor.

Global bir operasyon söz konusu

Yapılan, kurgulanan bu psikolojik yapı; insanların, toplumların zihin ve vicdanlarını etkileyip değiştirip dönüştürüyor.

İsrail'in, Gazze halkına yaptığı zulüm, soy kırım, savaşmak değil de yok etmek için yaptığı bu kıyım dünyanın bütün vicdan sahibi ve özellikle de Müslüman insanların zihinlerine karşı açılmış, hedefi planlanmış psikolojik bir savaştır.

İsrail o nedenle her şeyin insanlığın gözleri önünde olmasını istedi .

Katil İsrail açık ve net bir şekilde vahşet yaşattı. Kana doymadı, vahşi…

Batı ve ABD yalandan üzüldü.  

Gazze halkı, kadınlar, erkekler, çocuklar kurban edildi.

Bizler kuru kuru üzüldük. Üzülmenin ne anlamı var;  insanlık ve vicdanlar kurumuş.

Yaşanan bu katliam normalleşti ve yürekler nasır bağladı.

Boykotlar rafa kalktı. Gündelik hayat hızlılığı ve bir takım gıdalara olan bağımlılık kısacası konfor alanımız ağır bastı.

Gazze’de sadece 35 hastane ayakta. Hastaneler ve sağlık ocakları kapandı, yıkıldı, bombalandı…

Gazze'de bin kişinin diyalize ihtiyaç duyduğunu, 130 prematüre bebeğin kuvözde olduğunu ve 2 bin kanser hastasının acil tedaviye ihtiyacı olduğunu biliyoruz.

Ancak İsrail'in uyguladığı elektrik kesintisi ve ambargo nedeniyle hastanelerde jeneratörleri çalıştıracak yakıt olmadan bu tedavileri sağlamak imkansız. Halen faaliyette olan hastanelerde ağır koşullarda, ağır yaralı hastaların koridorlarda anestezi yapılmadan ameliyat edilmesinden dolayı her yerde "ölüm kokusu" ve "çocuk cesedi" olduğundan söz ediliyor. 13 yaşındaki çocuğun vücudundaki kurşun diri diri uyuşturulamadan çıkarılıp dikiş atılırken “benim suçum neydi ya Rab” diye bağırmasına nasıl sessiz kalabilir ki dünya insanlığı ?