BIST 9.901
DOLAR 32,58
EURO 35,01
ALTIN 2.460,09

Batının küstahlığı, Rusya'nın amacı ve Türkiye'nin diplomasi zaferi..

Batı medyasının Rusların neden askeri harekata giriştiğine dair tüm iddialarını reddetmesi zorunludur. Ama bunu yapmak, Rusya'nın haklı bir nedeni olduğunu kabul etmeye ve Batılı hükümetlere ağır sorumluluklar yüklemeye yol açıyor.

Rusya'nın bu hafta iddialarını doğrulayan en son bilgileri, çok boyutlu ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi içeriyor. Tehditlerin ciddiyeti onları görmezden gelmeyi imkansız kılıyor, bu da Batı medyasının sessizliğini daha da lanet olası kılıyor.

Rusya’nın, kendilerini haklı gördüğü üç ana konu var;

Birincisi: Kiev rejiminin kendi kendini ilan eden halk cumhuriyeti Donetsk ve Luhansk’a büyük bir saldırı başlatmayı planladığına dair daha fazla bilginin ortaya çıkmasıydı. ünlü Azak Taburu gibi Neo-Nazi tugaylarıyla dolu Ulusal Muhafızlardı. Bu tugaylar Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada tarafından eğitilmiş ve silahlandırılmıştı. 

Kiev rejimi, 2014'teki CIA destekli darbeden bu yana son sekiz yıldır Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin Rusça konuşan nüfuslarına karşı düşük yoğunluklu bir savaş yürütüyor. Yeni yoğun saldırılarıda bu Mart ayında başlatılacaktı. Böylece Moskova 21 Şubat'ta Donbas Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdığında ve üç gün sonra 24 Şubat'ta savunmaya geçtiğinde, büyük olasılıkla NATO güçleri tarafından koordine edilecek bir askeri saldırıyı etkili bir şekilde engelledi.

 

İkincisi: Rus dış istihbaratına göre, Ukrayna'yı nükleer silaha sahip bir devlete dönüştürme tehdidi boş bir tehdit değil, gerçek bir gizli projeydi. ABD ve NATO güçlerinin Ukrayna'nın nükleer silah edinme planlarının gayet iyi farkında olduklarına dair kanıtlara sahip olduğunu iddia ediyordu. Ukrayna Devlet Başkanı Zekensky’nin , 19 Şubat'ta Münih Güvenlik Konferansı'nda ülkesinin, eski Sovyet Cumhuriyeti'nde bu tür silahları yasaklayan, 1994 Budapeşte Muhtırası'nı feshedebileceğini söylemişti. Bu söylem Rusya’ya göre boş bir heves olarak görünmüyordu.

 

Üçüncüsü: Amerika Birleşik Devletleri'nin Ukrayna genelinde düzinelerce bölgede biyolojik savaş laboratuvarlarını finanse ettiği artık ortaya çıkmıştı. Bu, Ukrayna'nın 1991'deki bağımsızlığından bu yana uzun yıllardır Rusya'nın bir endişesiydi. Rusya’nın elinde, Laboratuvarlardan elde edilen ve bu tesislerin gerçekten de ölümcül patojenler veya bakteriyel savaş ajanları üretmekle meşgul olduğunu gösteren belgeler vardı.

ABD tarafından tesislere 24 Şubat'ta örnekleri alelacele imha etmeleri emredildi. Bu tür faaliyetler uluslararası bakteri savaş anlaşmalarının ihlaliydi ve Rusya için kabul edilemez bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturuyordu.

Sonuç olarak; bu üç konu alanı, Rusya'nın neden yaklaşık üç hafta önce Ukrayna'ya askeri operasyon başlatması gerektiğine dair ilk bakışta kanıt sağlıyor. 

 2014'te seçilmiş Ukrayna cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'e karşı CIA tarafından düzenlenen darbeden bu yana, ülke iç savaşla parçalandı ve doğu komşusu Rusya'yı istikrarsızlaştırmak için bir kedi pençesi olarak kullanıldı.

 Bu, elbette Brzezinski gibi kişilerin Rusya'ya karşı düşmanlığını sürdürmek ve Soğuk Savaş'ta devam eden jeopolitik ilişkiler bölünmesi için dile getirdiği gibi, ABD'nin derin emperyal planlamasına tam olarak uymaktadır.

Bununla birlikte acıklı olan, Batılı medya kuruluşlarının yukarıdakilerin tümüne neredeyse tamamen sessiz kalmasıdır. 

Ancak daha da acıklı olan, Batılı hükümetlerin ve onların hürmetkar medyasının Rusya'yı şeytanlaştırma ve kriminalize etme girişimleridir. Rusofobi iklimi, yurtdışındaki Rus vatandaşlarına yönelik şiddetli saldırılara izin veriyor.

Elbetteki Rusya’nın Ukrayna topraklarına işgal girişimiyle girmesi, makul karşılanabilir bir durum değil. 

Elbetteki masumların ve mazlumların ölümü, savaştan mağdur olmaları kabul edilir değil.

Ama ortada bir savaş varsa iki tarafada daha dikkatli bakmak, yaşananları daha dikkatli analiz etmek gerekir.

Bu hafta Rus hükümeti, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için diplomatik angajmana hazır olduğunu bir kez daha ifade etti.

 NATO'nun tehditlerine son verme taahhüdü, NATO destekli Kiev rejiminin saldırganlığına son verme ve Kırım üzerindeki toprak iddiasının tanınmasını istiyorlar. 

Rasyonel diyalog çatışmayı çözebilir ve barışı sağlayabilir. Ancak Batılı hükümetler ve Batılı medya, geçerli olabilecek bir perspektif bir yana, alternatif bir bakış açısını bile kabul etmeye başlamazken diyalog nasıl mümkün olabilir?

İşte tam burada Türkiye devreye giriyor. Antalya Diplomasi Formu çatısı altında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat önderliğinde iki tarafında kendi geçerli haklarını birbirlerine anlatmaları için bir barış masası oluşturuldu.

İki Ülkenin, batıyı araya koymadan daha rasyonel bir şekilde anlaşmalarının sağlanabileceğini öngören Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki tarafı Türkiye’de bir araya getirdi.

Tüm yaşananlara gözünü kapatan Amerika ve Batı, Ukrayna’yı harcayarak ve Rusya’nın kendi haklı gerekçelerini reddederek kendilerine yakışan karakteristik özelliklerini gözler önüne sermişken Türkiye’nin bu hamlesi tüm uluslardan takdir topladı.

İnsani ve diplomasi yönünden sınıfta kalan Batı bloğuna karşı galip gelen Türkiye oldu.

Bunu, kendi halkları da söylüyor.

Batı halkı, Batı medyasının ve hükümetlerinin ne olduklarının çok iyi farkında. Bu sebeple Cumhurbaşkan’ının bu iyi niyet çabası fazlasıyla beğeniliyor.

Umuyorumki, Ukrayna ve Rusya’yı birbirine vurduran batının olmadığı bir masada, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde bu barış sağlanacaktır.

O gün geldiğinde, Türkiye tarihine yakışır bir övgüyü yine hak edecektir.

Selametle..