BIST 10.046
DOLAR 32,38
EURO 34,53
ALTIN 2.382,78
HABER /  GÜNCEL

Barolar CHP'nin arka bahçesi mi?

"İmam-Hatipler arka bahçe mi" iddialarına karşı tersinden bir söylem geliştiren Yenişafak yazarı Ahmet Kekeç sordu: "Barolar ve DİSK, CHP'nin arka bahçesi mi?"

Abone ol

İmam Hatip Liselerinin Erbakan ve Milli Görüş çevrelerinin arka bahçesi olduğuna dair iddialarının karşısında "Barolar ve DİSK, CHP'nin arka bahçesi mi?" diye soran Yenişafak yazarı Ahmet Kekeç'den aykırı bir yazı daha geldi. Kekeç'in siyasi pratiğimiz üzerinden ilgi çekici tespiti şöyle:

Yazı: Ahmet Kekeç
Kaynak: www.yenisafak.com.tr  

- Erbakan'a atfedilen "İmam Hatipler bizim arka bahçemizdir" sözü birçok yasaklamaya kılıf teşkil etti. Nasıl olurdu da, Tevhid-i Tedrisat gereği kurulmuş, kurulmasına izin verilmiş, haddizatında laik eğitim kurumları olması gereken bu okullar bir partinin, belli bir ideolojik grubun "avlanma sahası" haline gelirdi yahut getirilirdi?

İmam Hatipli olmadığım için, bu okulların düz liselerden farkını bilmiyorum.

Düz liselerin ideolojisi kemalizmdir.

Hepimiz kemalist eğitimden geçtik.

Muhtemelen (muhtemelen değil, mutlaka) İmam Hatiplerde de durum böyledir.

Elbette, mahut "arka bahçe" itirazının tamamen dayanaksız olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Çünkü, İmam Hatipliliğin farklı bir sosyal kimliğe işaret ettiğini az çok kestirebiliyorum. Tıpkı Galatasaraylılık, Vefalılık, Robert Kolejlilik gibi... Toplumdan bağımsız değil ama, bazen genelgeçer toplum değerlerinin/alışkanlıklarının üzerine çıkan ve benzerlik (çoğu zaman da dayanışma) temelinde şekillenen bir sosyal kimlik... "Öteki"ni dışarıda bırakacak bir siyasal tavıra dönüşmediği sürece, bunda da bir sakınca görmüyorum.

Fakat, "arka bahçe" tartışması, yukarıda da belirtildiği üzere, birçok yasaklamaya kılıf teşkil ettiği için hâlâ ciddiyetini koruyor.

İşe bazı hususların altını çizerek başlamak gerekiyor:

Birincisi, "İmam Hatipler bizim arka bahçemizdir" sözü Erbakan'a ait değildir. Böyle bir söz sarfedilmemiştir bile...

İkincisi, elbette bu okullar Tevhid-i Tedrisat gereği kurulmuşlardır. (Tevhid-i Tedrisat diye tutturanların eğitimin birliği ilkesine uymayan okulları, sözgelimi doğrudan Sağlık Bakanlığı yahut Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı okulları niçin dert edinmedikleri ayrıca merak konusudur.)

Üçüncüsü, bu ülkede "eğitim"den amaç öncelikle laik-kemalist rejime nefer yetiştirmektir. İmam-Hatipler de, tıpkı diğer okullar gibi, bu amaçla kurulmuşlardır. Bunu da doğal karşılıyoruz. Çünkü İdeolojik devletlerin tümünde durum böyledir. Haa, siz verilenle yetinmez, dünyada en az "dikte edilen" kadar saygın başka görüşler, başka yaşama biçimleri de olduğunu keşfeder, kendinizi bir an önce resmi çerçevenin dışına atmaya bakarsınız, o başka.

Dördüncüsü de şu olsun:

Şu sıralarda bütün muhalefetini "laiklik" ve "arka bahçe" terminolojisi üzerinden yürüten Deniz Baykal ne yapmaya çalışıyor?

Tamam, İmam Hatipler belli bir partinin, belli bir ideolojik grubun arka bahçesi olmasın. Peki, kendisini "bağımsız işçi hareketi" olarak sunan DİSK, herhangi bir siyasal düşünceyi referans almaması gereken Türkiye Barolar Birliği CHP'nin arka bahçesi olsun mu?

Baykal Türk halkını sokağa dökülmeye çağırıyor, arkasından DİSK "kitlesel eylem kararı" alıyor. Baykal, "Cumhuriyetin kazanımları tehlikededir" diyor, Türkiye Barolar Birliği topyekün direniş hareketi başlatıyor.

Hadi Türkiye Barolar Birliği'ni anladık, bu kurumun başındaki zat hem CHP'li olduğunu, hem de "İmam Hatipli bir Başbakan'ı içine sindiremediğini" açıklamıştı. Peki DİSK'e ne oluyor? CHP'nin karşı çıktığı hakim ve savcı atamaları "emekçi halkımızı" ne ilgilendiriyor? Bu atamalar engellendiğinde durumlarında ne gibi bir "düzelme" olacak?

Hadi beşincisi de şu olsun:

Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, "Bu kadroları MHP'ye mi bırakacaktık?" deyip, bir hesaplamaya göre 5 binden fazla CHP'liyi yargı kadrolarına yerleştirmişti. Türkiye Barolar Birliği'nin saygıdeğer CHP'li Başkanı Özdemir Özok bu aleni "partizanca girişimi" nasıl yorumluyor?