BIST 9.185
DOLAR 34,38
EURO 36,85
ALTIN 2.968,42

Barışla savaşmak…

Barış, bir ergen gibi, kavga, gürültü, şiddet dolu bir ailenin içerisinde gelişiyor, gelişimini tamamlaması, vermesi gerekeni vermesi, yararlı olması beklenemeyecek kadar kötü büyüyor…

Son günlerde, aslında son yıllarda barış kelimesini ağzından düşürmeyen yok, en azılı terör örgütünden tutun da bütün siyasi partilerin genel başkanları, milletvekilleri, gazeteciler, sanatçılar herkesin ağzında birer ballı lokma gibi…

Ama tek başına kullanan yok onu, hep savaş kelimesinin yanında!

Bütün gün haberlere baktım, köşe yazılarını okudum, Başbakan'ı dinledim, barıştan yana tavır koyan yok.

Başbakan bütün konuşma boyunca genellikle CHP ile, hem de CHP'nin tarihiyle kavga etti durdu.

Sanırım barışı sağlayamıyor olmanın, "her şey bizim kontrolümüzde" dedikten sonra sıra sıra tabutların üzerine ağlayan ana babaların yaşayan birer ölüler olarak yatıp kalmasının öfkesi bu.

Barışı kullanıp barışamamak  başka nedir ki!

Niyetim Başbakanı eleştirmek değil bu yazıda, ama hak ediyor, sanki Ana Muhalefet Partisi lideri gibi davranınca…

Her şeyin sorumlusu CHP Başbakana göre!

Çözüm yolu bulamıyor olmak, barışla bir türlü kucaklaşamıyor olmak için ne güzel bahane!

Sadece Başbakan değil elbette barıştan uzak sözcükler kuran…

Herkes kürsüden birbirine laf yetiştirme derdinde.

Gencecik evladını toprağa vermiş, kolu kanadı kırık, yüreği kan deryasına düşmüş, ciğerleri parçalanmış, yaşamak onlar için sadece nefes alıp vermekten ibaret şehit ailelerine kuru bir başsağlığı mesajıyla barışı getireceklerini düşünüyorlarsa, barış tüm bu olanlardan çok uzakta…

Köşeler kavga, gürültü, hakaret, küfür dolu. Herkes biriyle savaşarak barış gelsin diye uğraşıyor!

Herkes birbirini çekiştiriyor, barışa en ihtiyaçları olduğu zamanda herkes barışı cebine koyup var gücüyle savaşıyor…

Barış bir köşeye saklanmış olup biteni izliyor, savaşı büyütenlerin, en uzlaşılması gereken konularda bile bir araya gelmeyi başaramayan, bir araya gelmedikleri gibi birbirlerini hakaretler içinde boğan siyasilerin arasına girmeye çekiniyor.

Barış, bir ergen gibi, kavga, gürültü, şiddet dolu bir ailenin içerisinde gelişiyor, gelişimini tamamlaması, vermesi gerekeni vermesi, yararlı olması beklenemeyecek kadar kötü büyüyor…

Barış, adına rağmen içinde savaşı hissederek yaşlanıyor…

Kimse farkında değil ama, barış o kadar kötü bir dönem geçiriyor ki, bu savaş onu intihara sürüklüyor…

Barışın kıymetini bilemeyen büyük ailesi, bakalım barışı gerçekten kaybettiğinde neler olacak…

Benim bu kadarını düşünmeye cesaretim yetmiyor!

 

twitter.com/nsrnylmz