BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,99
ALTIN 2.425,56
HABER /  MEDYA

Atatürk zamanında dini bayramlar nasıl kutlanırdı?

Ayşe Hür Radikal'deki Kurban Bayramı dolayısıyla kaleme aldığı yazısında, dini bayramların Atatürk döneminde nasıl bir atmosferle kutlandığını anlattı.

Abone ol

Radikal yazarı Ayşe Hür, Kurban Bayramı'nın ikinci gününde, günün anlam ve önemine uygun olacak şekilde, herkesin çok da bilmediği bir konuya ışık tuttu.

Hür, Atatürk döneminde dini bayramların nasıl kutlandığını anlattığı yazısında, özellikle son aylarda İslam dünyasını derinden sarsan ve ortalığı kan gölüne çeviren IŞİD'in zulmünün eksik olmadığı günlerde bayram kutlamanın 'ayıp' olduğunu dile getirerek, Atatürk döneminde bayram ziyareti yerine bağış yapıldığını, kurban derilerinin ise cemiyetlere verildiğini anlattı. 

İşte Hür'ün kaleminden 'Atatürk döneminde'ki bayram kutlama algısı: 

BAYRAM ZİYARETİ YERİNE BAĞIŞ

...

Haberlerin dilinden anlaşıldığı kadarıyla rejimin bayramla ilgili bir sıkıntısı yoktu. Ancak 29 Şubat 1930 tarihli şu haber bazı geleneklerin nasıl ‘modernleştirildiğine’ (!) dair ilginç ayrıntılar vardı: 

"BİRÇOK ZİYARETLERDEN KURTULMAK İSTEMEZ MİSİNİZ?"

“Bayram günlerinde birçok ziyaretlerden kurtulmak istemez misiniz? Bayram tebrikleri için idarehanemize (1) lira vererek isminizi kaydettiriniz. Bu isimler bayramın birinci günü neşredilecek. İsim sahipleri tebriklerini bu suretiyle yapacaklar ve ziyaretlerden muaf olacaklardır. Alınan (1) lira hediye tamamen Verem Mücadele Cemiyetine verilecektir.” 


Ardından da bazı bağışçıların adlarını veriyordu gazete: “Haydar Rıfat Bey (avukat), Nevvare Haydar Rıfat Hanımefendi (özel not: Annemin adı olan Nevvare’ye bir belgede ilk kez rastlıyorum), Abdülkadir Lütfi Bey (doktor), Semiramis Ekrem Hanımefendi (doktor), Abdurrahman Munip Bey (müderris)… (Bu bağış işinin çok tuttuğu anlaşılıyordu çünkü 1935 yılına kadar her yıl bu tür listeler yayımlanmıştı.) 

bayram.jpeg

KURBAN DERİLERİ TAYYARE CEMİYETİ’NE 

Yine o yılların bir Kurban Bayramı klasiği olan Tayyare Cemiyeti (sonra Türk Hava Kurumu) çağrılarından bir örnek de dini kavramların ‘milliyetçi dile tercümesi’nin nasıl yapıldığına dair bir fikir verecektir: 

"BU NEZAKETİ VATANSEVERLİĞİNİZDEN BEKLERİZ"

“Sayın Yurttaş: Kurban bayramınız kutlu olsun. Bayram günlerinde kestireceğiniz kurbanın iki katlı hayırlı olmasını dilerseniz, postunun iyi bir şekilde çıkarılmasına, deriler üstündeki yapağıların kırpılmamasına, bağırsakların zedelenmemesine bizzat nezaret edersiniz. Bu suretle harcayacağınız birkaç dakika çok sevdiğiniz yurdunuza büyük faydalar temin edecek, Türk Hava Kurumu binlerce lira kazacaktır. Bu güzel vatan topraklarında çoluğunuz, çocuğunuzla huzur içinde yasamak başlıca emelinizdir. Türk havalarının silahlanması güzel yurdumuzu tehlikelerden uzak tutarak huzur içinde yaşamamıza yol açacaktır. Canımızdan aziz bildiğiniz yurdunuza karşı yapılması gereken vazifeleri seve seve tereddütsüz yapacağınıza şüphe yoktur. Bayram sabahı kurban kesmek suretiyle sevap işlerken yukarıda dilediğimiz tarzda nezaretinizle yalnız Hava Kurumu değil aynı zamanda düşkünlere yardıma koşan, yaraları saran Hilal-i Ahmer’e (Kızılay’a), kimsesiz çocuklara şefkatle bakan Himaye-i Etfal’e (Çocuk Esirgeme Kurumu’na) da yardım elinizi uzatmış olacaksınız. Bu nezareti, bu itinayı sizin vatanseverliğinizden bekleriz. Dikkat! Derileri Tayyare Cemiyeti makbuzu karşılığında vermenizi rica ederiz.”