BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Asker yargılasın, siviller yargılansın

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde üç gece önce yapılan yasal düzenleme ile TCK’nun “ilgili maddesi” değiştirildi. Buna göre artık siyasi suç işleyen askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açıldı.

Her gelişme karşısında olduğu gibi ülke ikiye ayrıldı:

AKP yanlıları – karşıtları!

Ya da bir başka söylemle şöyle oldu:

Darbe yanlıları – darbe karşıtları!

Böylece “AKP yanlısı” olmadan “darbe karşıtı” pozisyon alma imkânı elinizden alındı.

Tam Türkiye özeline ilişkin bir durum yaratıldı:

-Yerini al arkadaş, ya bizdensin ya onlardan!

Oysa gayet yakından biliyoruz ki, 12 Eylül döneminde askerler tarafından hakları ellerinden alınan parlamenter sol ve sağ da pek çok siyasetçi askeri darbelere karşıydı!

Bunlardan biri de Zincirbozan’da Süleyman Demirel ile birlikte hapis yatan Deniz Baykal’dır.

Şimdi çıkmış “bu bir darbedir” diyor:

-Gece yarısı darbesi!

-Kime karşı?

-Beni yeni Zincirbozan’a yollayacak olanlara karşı!!!

Darbe yeri de Türkiye Büyük millet Meclisi, iyi mi?

Önceki akşam ekranlarda Sabih Kanadoğlu vardı. Yargıtay Başsavcısı. Emekli oldu ama görevine fiilen devam edebilme imkanına sahip değerli bir hukukçu… 2007 Nisan’ında yaptığı olağanüstü Anayasa yorumuyla AKP’li Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasının yolunu kapatmıştı!

E-muhtıra, erken seçim kararı, yaz sıcaklarında yapılan genel seçimler gibi küçük “teferruatlar” sonunda AKP’nin oy oranı yüzde 47’ye dayanmıştı. Ha, az daha unutuyorduk:

-Bir de Abdullah Gül Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı oldu!

Şimdi yine gözler Kanadoğlu’na dönmüş durumda…

Başsavcı, askerlerin sivil yargı önüne çıkmasının mahzurlarını anlatıyor:

-Bir kere, askere sorulmadan yapılan bir değişiklik bu…

“Parlamenter sistemle işleyen hukuk devleti” falan gibi şeylerin üzerinden ceylan gibi bir sıçrayışta atlayan başsavcı “olabilecekleri” özetlerken de şöyle diyebiliyor:

-Askerler bu yasayı dinlemeyebilirler!

İşte hukukun üstünlüğü budur ağabeyler, ablalar…

Parlamentoyu “apoletine takmayan” bir orduya karşı duyulan özlem ile anayasa hukukçusu olabilme yeteneğine ancak şapka çıkartılabilir.

En iyi eski yıllardaki bize göre “aşırı normal” hale gelmiş, demokrasiyle idare edilen ülkelerce bir türlü kavranamayan düzene göre dizilmek…

Siyasetçiler, yazarlar, aydınlar, gazetecilerin sıkıyönetim askeri mahkemeleri önünde kuyruğa girmeleri… Yaptıkları, yazdıkları, söyledikleri yüzünden yıllarca hapis cezaları almaları… Cezalarının büyük bölümünü de askeri cezaevlerinde çekmeleri…

Evet, en iyisi budur:

- Asker yargılasın, siviller yargılansın!