BIST 10.725
DOLAR 32,18
EURO 34,94
ALTIN 2.437,22
HABER /  GÜNCEL

Asena'dan 'Cop yedim' itirafı

'Bugüne kadar kimseden dayak yemedim' diyen Asena polisin copladığı eylemcileri görünce bir itirafta bulundu: "O copu hatırladıkça hala kaba etlerim sızlar.."

Abone ol

Duygu Asena, daha önce "Bugüne kadar kimseden dayak yemedim demişti. Ancak İstanbul Polisi'nin NATO eylemcilerini coplaması, onun aklına eski bir anısını getirdi. Asena'da eylemciler gibi coplanmış meğer. Ama Türk polisi tarafından değil. Peki Asena'yı kim copladı. Bu sorunun cevabı, Asena'nın yazısında gizli: COPUN ACISINI BİLİYORUM O copun acısını bilirim, üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen aklıma gelince boynum sızlar, kaba etlerim acır. Yo, hayır, Türkiye'deki eylemlerde yemedim copu. Türk polisinden daha iri yarı, daha uzun boylu, bu nedenle de sanki daha güçlü kuvvetli gibi gelen birilerinden yedim. Aslında "ben hiç dayak yemedim" derken, yalan mı söylüyorum ne? Cop darbelerini Hollanda'nın Amsterdam kentinde aldım. Hem de haksız yere, yani hippi olmadığım halde! O dönemde bir hippi salgını vardı... Hatırladığım kadarıyla hippiler kaleleri olan Londra'dan kovulmuşlardı ve kendilerine özgürlükler ülkesi Hollanda'yı seçmişlerdi. Parklarda, sokaklarda yatıyor kalkıyor, içki içiyor, uyuşturucu alıyor, sevişiyorlardı. Kimileri onları çok seviyor kimileri de onlardan nefret ediyordu. O gün Hollanda hükümeti de hippilerden kurtulma kararı almış ve üzerlerine polisi yollamıştı. Ama bundan bizim haberimiz yoktu. O zamanki kocamla -aslında ilk ve tek kocam- Paris senin Amsterdam benim gezip duruyorduk. O gün Rotterdam'a gitmiş, dönmüş, trenden inmiş Amsterdam'daki otelimize doğru yürüyorduk. "Ortalık ne kadar sessiz, bunlar da tavuk gibi yatıyorlar mı akşamüstü" falan derken birden ortalık savaş alanına dönüştü. Aniden, koşarak kaçan hippiler ve onları kovalayan atlı atsız polisler arasında kaldık. Ne yapacağımızı şaşırdık ve hemen bir kafeye girmek istedik. Ama onlar da kapılarını kapatmışlardı ve kimseyi içeri almıyorlardı. Camın arkasındaki adama yalvarırken bizi içeri almaları için ve adam da inatla kapıyı açmazken ilk copumu yedim omzuma. Aynı anda kocam da bir cop yemişti sırtına. "Hey durun biz hippi değiliz" falan diye bağırmamızı dinleyen yoktu tabii. Hiç hippiye benzer bir halimiz de yoktu ama polisin bunu araştıracak hali de yoktu. Çünkü önceden anonslar yapılmış, bunu duyan halk evine çekilmiş, dükkânlar kapanmıştı. O saatte avanak avanak sokakta dolaşıyorsan kabahat senindi. Ama böyle bir durumu da yani avanak turist olma ihtimalini de iyi bir polis düşünebilirdi değil mi? Onlarca dükkân dayak yediğimizi gördükleri halde bizi içeri almadı. O kadar canım acıyordu ki coplardan, birisine "ben hamileyim, lütfen bizi içeri alın" diye bile yalvardım. Şimdi utançla itiraf ediyorum bunu. Ama adam camların arkasından "hayır" diye başını iki yana salladı. Biz de koşmaya başladık. Cop yiye yiye bir suçlu gibi kaçıyorduk. Aslında hippiler de suçlu değildi ama biz hiç değildik. Kitaplarım basıldığı için sonradan çok gittiğim ve çok sevdiğim Amsterdam, hayatımda ilk ve son kez copla tanıştığım kenttir. NATO'ya karşı gösteriler sırasında gencecik, incecik bir kız polise karşı çıkıyordu... Ne yapabilirdi ki o minicik haliyle polise? Polis son darbeyi vurdu kızın yüzüne. Yere devrildi kız. Yere devrilmiş başka gençler de vardı ve kimi polisler yerde yatan insana tekme savuruyordu. Her seferinde içim cız ediyor. Nasıl bir ruh halidir bu, çözemiyorum. Bu karakterde olanlar mı polis oluyor? Polis olduktan sonra mı çaresiz insanlara vurmayı öğreniyorlar? Onca miting, terör, bomba olaylarından sonra mı karakterleri değişiyor? Niçin kimse onlara yapma dur demiyor? Acaba Hollanda polisi hâlâ böyle mi? Gittiğimde hep bakıyorum etrafa ama hiç sokakta polis görünmüyor ki oralarda. Neredeyse trafik polisi bile yok. Her şey tıkır tıkır işliyor, polissiz sanki. Yazı: Duygu Asena Kaynak: Vatan Gazetesi