Uyanık olma...

Kanuni Sultan Süleyman Divan toplantısındayken bir kadının kulak tırmalayan çığlığıyla irkildi. Bir süre sesin sahibinin susmasını bekledi ama nafile.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Kanuni Sultan Süleyman Divan toplantısındayken bir kadının kulak tırmalayan çığlığıyla irkildi. Bir süre sesin sahibinin susmasını bekledi ama nafile.

Kapıdaki kadın her geçen dakika biraz daha fazla bağırmaya, "Sultan ile görüşmeden şuradan şuraya gitmem" diye inatlaşmaya devam etti.

Sultan, "Bu edepsiz her kim ise susturun" diyerek kapıdaki ulakları seferber etti. Ulakların varmasıyla birlikte kadının çığlıkları iyiden iyiye artmaya başladı.

"Kellemi de alsanız Sultan Süleyman ile görüşmeden gitmeyeceğim" diyor, başka bir şey demiyordu.

Sabrı taşan Kanuni durumun ne olduğunu öğrenmek için Divan toplantısını yarıda kesti ve hızla kadının olduğu yöne doğru yürümeye başladı.

Avluya çıktığında bağıran yaşlı kadınla göz göze geldi. Dişlerini sıkarak hiddetli bir ses tonuyla, "Nedir bu rezillik, neden bağırırsın be kadın?" diye haykırdı.

Herkes kadının tırsıp yere kapanacağını düşündü ama ne gezer!

"Hırsızlar gece yarısı girdikleri evimi soydular. Ben bağırmayayım da kim bağırsın Sultan Süleyman?"
diye epey yüksek perdeden cevap verdi kadın.

Canı yanan kadının gözünün karardığını ve padişah falan umursamadığını gören Süleyman ses tonunu yumuşatarak, "Ne vardı evinde, neleri götürmüşler?" diye tekrar sordu.

"Ne var ne yok hepsini götürmüşler işte. Bir çiğit bile bırakmamışlar" cevabını alınca bir kez daha hiddetlendi:

"Teneşir uykusunda mıydın be kadın? Hırsızlar her şeyini götürürken nasıl haberin olmadı. Nasıl bu kadar derin uyudun da hırsızlardan haberin olmadı?" diye bağırdı.

Bu soru karşısında yaşlı kadın çileden çıktı.

"Biz sizi uyanık biliyorduk da onun için bu kadar derin uyuduk" sözlerini bir ok gibi Sultan Süleyman'a sapladıktan sonra arkasını döndü, çekti gitti.

Aldığı cevap karşısında bir süre sus pus olan Sultan Süleyman aklı başına gelince, "Yaşlı kadının zararını ziyanını derhal karşılayın ve sokakların güvenliğini üç misline çıkarın" diye emir buyurdu.

Şimdi…

Şimdi, yaşadığımız çağın yöneticilerine bakıyorum da şimdi...

Eline geçirdiği yetkileri kullanarak yetimin malına el uzatmalar, kul hakkı yemeler...

Başında bulunduğu belediyelerin tüm şirketlerine kendilerini müdür olarak atamalar...

Çocuklarını, eşlerini devletin belediyesinde başkan yardımcısı olarak atamalar...

Ve dahi belediyeye hiç uğramayan yakınlarını bankamatik memuru yapıp ballı maaş ödemeler...

Galiba…

“Galiba bunlar, yaşlı kadının ‘Uyanık olma’ sözünü çok farklı anlamış olmalı” diyorum!

Ama anlamadıkları şu ki uykuda sandıkları millet artık uyumuyor. Olanı biteni tüm çıplaklığıyla izliyor.

Ve bu "Uyanıklığı" yapanlara ceza vereceği günü bekliyor.