Teröriste terörist demek suçmuş!

Bundan böyle Fetulahçı Terör Örgütü hakkında yazı yazmayacağım! Daha doğrusu yazamayacağım! Çünkü Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi'ne göre benim herhangi bir Fetöcü hakkında yazı yazmam suç!

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Bundan böyle Fetulahçı Terör Örgütü hakkında yazı yazmayacağım!

Daha doğrusu yazamayacağım!

Çünkü Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi'ne göre benim herhangi bir Fetöcü hakkında yazı yazmam suç!

Bir başka deyişle, devletin terörist dediği Fetöcülere, benim terörist demem suç

Ve bu suçtan dolayı cezaya çarptırıldım!

Detaylarıyla anlatırsam sanırım mesele daha iyi anlaşılır. 

2014 yılında twitter isimli sosyal medya sayfasından Hakan Şükür hakkında bir yorum yazmış, "Hakan Şükür'ü Galatasaray'dan gönderen kişi, paralelle mücadeleyi ilk başlatan kişidir. Kendisini tebrik ediyorum!" demiştim.

Bunun üzerine Şükür'ü savunan bazı paralelci sosyal medya kullanıcıları, "Daha önce övüyordun, ne oldu da eleştiriyorsun" diye saldırınca onlara şu cevabı vermiştim:

"Hakan Şükür'ü iki yıl önce övüyordum, tuzluk oldu eleştiriyorum. Arkadaşım namussuzsa sevmeye devam edemem. Hakan Şükür 10 numaralı formayı çıkarıp 0 numaralı formayı giyerek milletin gözünde kaç paralık şahsiyeti olduğunu göstermiş oldu"

Hakan Şükür bu sözlerimden sonra hakkımda suç duyurusunda bulundu.

2015 yılının ortalarında polise ve Basın Suçları Savcı'na gidip ifade verdim. Akabinde açılan davaya katılmalar falan derken sürüp gitti..

Bundan bir hafta önce duruşmanın sona erdiğine dair mahkeme kağıdı elime ulaştı. 

41 Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Sayın Tülay Özmen Aykuş sağolsun beni mahkum etmiş.

Karar metninde aldığım cezalar şöyle sıralanmış:

1- Sanığın hakaret suçu sabit olduğundan eylemine uyan TCK'nın 125/2 delaletiyle TCK 125/1 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, suçun konusunun önem ve değeri göz önüne alınarak takdiren 120 GÜN ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA...

2- Sanığa verilen cezadan TCK 125/1-4 maddesi gereğince suçun işleniş şekli ve takdiren takdiren 1/6 oranında artırılarak 140 GÜN İDARE PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA...

3- Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları cezanın failin geleceği üzerinde etkileri değerlendirilerek TCK'nın 62/1 maddesi gereğince sanığa verilen cezada takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 116 GÜN ADLİ PARA CEZASIYLA CEZALANDIRILMASINA...

4- Sanığa verilen 116 gün adli para cezasının sanığın sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak TCK'nın 52/2 maddesi gereğince bir günlüğü takdiren 30 TL'den adli ara cezasına çevrilerek sanığın 3 bin 480 TL para cezası ile cezalandırılmasına...

5- Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına...

6- Sanığın 5 yıl boyunca hükümlülük altına alınmaksızın 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına...

7- Sanığın denetim süresi içinde aynı suçu işlediği takdirde geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak sanığın bu suçtan yargılanacağına...

Ve ayrıca Hükün Şükür'ün avukatına da mahkeme ve dosya masrafları olarak 1800 TL vekalet ücreti ödemesine...

Yani kararın özeti şu:

Şayet ben 5 yıl içinde Fetö başta olmak üzere herhangi bir terörist hakkında yazı yazarsam ve bu kişilerden biri bana dava açarsa, hükmü geriye bırakılan ceza yürürlüğe girecek ve mahkum olacağım!

Yanlış ahlaşılmasın, hakime hanımı suçladığım falan yok. Belli ki elindeki mevzuata göre kanunları uyguluyor.

Bakmayın siz yazının başında "Bundan böyle Fetö hakkında yazı yazmayacağım" dediğime...

Üç kuruşluk tazminattan veya hapis cezasından korkup geri adım atacak değilim elbette...

Hakime hanımın beni 5 yıl denetim altında tutmasına gerek de yok.

Aynı suçu şu an hepinizin şahitliğinde yeniden işliyorum:

"Hakan Şükür Fetöcü bir teröristtir. İki yıl önce övüyordum, tuzluk olunca eleştirmeye başladım. Arkadaşım namussuz olmuşsa övmeye devam edemem."

Beni mahkum edebilirsiniz, cezam neyse razıyım!

Ancak şunu anlamakta güçlük çekiyorum.

Hakan Şükür Fetö Terör Örgütü mensubu olduğu delillerle ve belgelerle ispatlanan bir suçlu. Hem de Bylock kullanıp darbe girişiminde bizzat başrol oynayan bir suçlu.

Ve bu kişi devlet tarafından yanılmıyorsam kırmızı bültenle aranan bir terörist! Devletin terörist dediğine benim terörist demem nasıl oluyor da suç olabiliyor.

Yarın Abdullah Öcalan, Murat Karayılan, Cemil Bayık da aynı yönteme başvurursa onlara da terörist dediğim için tazminat ödeyecek miyim merak ediyorum.

Ve bu sorunun cevabını Adalet Bakanlığı'ndan bekliyorum!

Bekliyorum çünkü bu konuda mahkumiyet yaşayan sadece ben değilim. Hatta bu konuda canı en az yananlardan biriyim diyebilirim.

Bakınız!

Önceki gün Hüseyin Adalan isimli bir gazeteci ile konuştum. Erzincan'da Fetö aleyhine yaptığı yayınlardan dolayı ne kadar tazminata mahkum edilmiş biliyor musunuz?

4 milyon TL! Yani eski parayla 4 trilyon lira...

Ayrıca ağır hapis cezası... 

Elindeki yerel gazetesi batırılmış, gazetenin internet sitesi karartılmış. Elindekini avucundakini mahkemelerde tüketmiş.

Annesi ağır kanser hastası olan Hüseyin Adalan büyük ihtimalle önmüzdeki hafta tutuklanıp hapse atılacak.

İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz?

Hüseyin Adalan'a hapis ve 4 milyon hapis cezası veren hakimlerin tamamı şu anda Fetö terör örgütü mensubu ve hepsi tutuklu!

Devlet hem Fetöcü hakimleri tutukluyor, hem de Fetöcü hakimlerin kurban seçtiği gazeteciyi hapse ve tazminata mahkum ediyor anlayacağınız.

Ya da şöyle söyleyelim. Hüseyin Adalan ya mahkeme karalıyla Fetö terör örgütüne himmet verecek.

Ya da hapse girecek!

Sayın Binali Yıldırım'a sesimin ulaşmış olması ve  Sayın Başbakan'ın aynı zamanda hemşehrisi olan Hüseyin Adalan'ın imdanına yetişmesi tek umudum...