Terör kadar tehlikeli söylemler...

Özellikle Rusya ile yakınlaştığımız, ABD ve Almanya'nın Ortadoğu'da devredışı bırakıldığı şu dönemde saldırıların artması tesadüf değil.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Kurbanlık hayvanların en çok çırpındığı ve en çok debelendiği an, bıçağın şah damarına değdiği andır.

Terör örgütlerinin ardı ardına yaptığı büyük saldırılar da, bıçağın şah damarlarına değdiğinin göstergesi...

Daha önce de söyledim...

Artık eksisi gibi 200-300 kişilik operasyonlarla karakollara saldıramıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'da halk üzerinde istedikleri hakimiyeti kuramıyorlar.

Bunun yerine insanların en savunmasız, en masum olduğu anı gözetliyor ve saldırıyorlar.

İstanbul Atatürk Havaalanı saldırısı, Beşiktaş saldırısı, Kayseri saldırısı, Büyükelçi suikasti ve son olarak Reina'ya yapılan saldırıda olduğu gibi sinsice ve kahpece vuruyorlar.

Dış destek olmadan bunları yapmaları mümkün değil.

Özellikle Rusya ile yakınlaştığımız, ABD ve Almanya'nın Ortadoğu'da devredışı bırakıldığı şu dönemde saldırıların artması tesadüf değil. 

Terör örgütlerine; Trump geldikten sonra nasıl bir rol vereceklerini planlıyorlar.

Bunun için Deaş'ın sivil halka, PKK'nın ise sadece polise ve askere saldırdığı argümanını kullanarak ortak düşman Deaş'a karşı PKK-YPG'yi kullanmak zorunda olduklarına dair bahaneye kılıf ayarlıyorlar.

Gerçekleşen bu hain saldırıları tamamen bertaraf edebilmek mümkün görünmüyor. Bu tür saldırıları dünya üzerinde engelleyebilecek bir ülke yok.

Fransa ve ABD'de de Reina benzeri saldırılar olduğunu unutmayalım.

Yapmamız gereken tek şey bu dönemlerde her zamankinden daha fazla dikkatli olmak. 

Belki de terörist kafasıyla düşünmeliyiz.

"Ne yapabilir, nereyi vurabilirler? Nereden ve nasıl sızabilirler? Daha fazla ses getirmek için hangi mekanlara veya kurumlara saldırabilirler?" sorusunu sormalıyız kendimize...

Bu konuda en büyük görev istihbarat teşkilatlarına, polise ve askere düşüyor kuşkusuz. Vatandaş olarak bizim yapmamız gereken şey ise devlet kurumlarına ihbarlar konusunda yardımcı olmak ve birlik mesajı vermek.

Bizi yıkacak tek şey, birliğimizi, beraberliğimizi kaybetmemiz. Bizim gibi olmayanı, bizim gibi giyinmeyeni, bizim gibi yaşamayanı ötekileştirdiğimiz gün, yıkılışımızın başladığı gün olacak.

Üzülerek görüyoruz ki son dönemlerde birileri tam da terör örgütlerinin olmasını istediği şeyi yapıyor, söylemleriyle teröristlerin değirmenine su taşıyor.

Özellikle Reina saldırısından sonra yazılanları, söylenenleri midem kalkarak takip ediyorum.

Kendine dindar ve inançlı diyen bir kesim, katledilen savunmasız 39 cana üzeleceğine, "Onlar eğlence mekanında alkol alanlardı, Şehit denilemez" yorumunda bulunarak insanlık anlamında dibin de dibine vurduğunu gösteriyor.

Bazıları da "Onlar lüks makamlarda eğlenen, vatan millet hassasiyeti olmayan insanlardı. Öldürülmelerine üzülmüyorum" diyebilecek kadar çukurlaşabiliyor.

"Bir insanın öldürülmesi, insanlığın öldürülmesi demektir" diyerek öldürmemeyi emreden bir dinin mensupları, yaşanan ölümler karşısında bu tür tepkiler veremez, vermemeli...

Çünkü İslam bu değil, müslümanlık böyle bir şey değil. Allah'ın emri, Peygamber'in vasiyeti böyle değil.

Bunu yapanlar en önce inandığı Allah'a isyan ediyor, Hazreti Peygamber'in aziz hatırasına hürmetsizlik ediyor.

Bizlerin, yaptıkları iğrenç işlerle İslam'ı kötü göstermeye çalışan bu bağnazlara engel olma gibi bir görevimiz var.

"Sana ne milletin yılbaşını kutlamasından arkadaşım? Sana ne kimin hangi gece nerede eğlendiğinden? Sana ne kimin ne yediğinden, içtiğinden? Sana ne kimin kiminle olduğundan?" diye sorma gibi bir vazifemiz var?

Diğer kesime, yani yaşanan her terör hadisesini büyük bir gaddarlıkla yorumlayanlara gelince...

Bak arkadaşım...

Yaşanan bir terör olayı karşısında can acısıyla hükümeti, emniyeti, istihbaratı vs. eleştirebilir, bu çerçevede istediğini söyleyebilirsin.

Gerekli önlemleri alamadıklarına inanıyorsan istifaya davet edebilirsin. 

İhmali olduğun kişi ve kurumların hesap vermesini isteyebilir, en sert eleştirileri yöneltebilirsin.

Ancak bunu yapmak yerine, her saldırının daha ilk dakikasında, "Katil devlet" diyemezsin.

Kendi ülkenin yöneticilerini elinde belge ve delil yokken katil olmakla, katiam yapmakla suçlayamazsın.

Teröristlere iki laf etmezken, ülkeyi yönetenlere istediğin gibi hakaret edemez, sapıkça küfürler edemezsin. Terörü, suçu, suçluyu övücü mesajlar yazamaz ve yayınlayamazsın. 

Bunu yaparak hain damgası yersin. Ve dünyanın hiç bir yerinde böylesi bir hainlik cezasız kalmaz. Şu yaptıklarının binde birini başka bir ülkede yapmaya kalksan bırak yargılamayı, fiziken ortadan kaldırır, elle tutulur parçanı bırakmazlar.

Ha...

"Ben illa bunu yapacağım" diyorsan, o zaman yargı huzurunda hesabını verir, ceremesine katlanırsın.