“Toplum olarak, neredeyse, çoğumuz takdir özürlüyüz.”
diye bir genelleme yapsam, herhalde yanılmış olmam.
Takdir etmeyi, teşekkür etmek olarak da
düşünebiliriz.
Çevremize baktığımızda, birbirimizi takdir
etmediğimizi, bunu hiç önemsemediğimizi hemen fark edebiliriz.
Hatta karşımızdakini takdir etmeyi, ona teşekkür
etmeyi, kendine yedirmeyen, bunu küçültücü bir
davranış olarak görenlerimiz de vardır.
Takdir özürlülüğü konusunda örneklerimiz çoktur.
İşte bunlardan birkaç tanesi:
Bizde, kadın kocasını, koca da eşini takdir
etmez.
Çocuklar anne babalarını, anne baba da çocuklarını
takdir etmez.
Öğretmen öğrencisini, öğrenci de öğretmenini takdir
etmez.
İşçi patronunu, patron de işçisini takdir etmez.
Memur amirini, amir de memurunu takdir etmez.
Devlet vatandaşını, vatandaş da devletini takdir
etmez.
Ha bir de herkes, takdir etmeyi, hep
karşımızdakinden bekler.
Karşısındaki, iyi bir iş yaptığında ise “Yapacak
tabii canım! Ne de olsa bu onun işi.” diyerek karşısındakinin
yaptığı işi küçümsemeye çalışır.
Ama kendimiz iyi bir iş
çıkardığımızda da hemen; “Yahu arkadaş, insan bir kere de takdir
eder. Bir ’eline sağlık’ der. Teşekkür eder.” diye çıkışırız.
Çocukluğumuzdan beri, evde, okulda, sokakta, iş
ortamında, devletle olan ilişkilerimizde, kimse bizi takdir
etmediği için, bizler de yapılan iş ya da davranış ne kadar güzel,
kaliteli ve takdire şayan olursa olsun bir takdiri ve teşekkürü
esirgeriz.
Ama küçük bir aksaklık olursa, evde yemeğin tuzu
biraz eksikse, işte çalışanın küçük bir kusuru bulunursa, derste
öğrencinin bir hatası görülürse, amir memurun bir hatasını
yakalarsa, baba çocuğunun bir eksiğini fark ederse, o zaman
kıyametler koparmayı, karşımızdakine dünyayı zindan etmeyi asla
ihmal etmeyiz.
İyi, ama hani onlar iyi işler yaptığında bir
teşekkür, bir eline sağlık demek! Nerede?
“Olur mu canım, o zaten bunu yapmak zorunda. Teşekkür
mü eldim yapması gereken işten dolayı? Yok, bir de takdirname
verelim istersen…” deriz.
Peki, bu takdir özürlülük nereden kaynaklanıyor?
Şu bir gerçek ki çoğumuz, hayatımız boyunca yeterince
takdir görmemişizdir ama hatalarımız olduğunda, sert ve
acımasız bir dille eleştiriye uğramışızdır.
Bu nedenle, içimizde kendimizi olumsuz
eleştiren bir iç diyaloga, bir iç
sese sahibizdir.
Bu eleştirel düşünce, kendimizi takdir etmeyi
engelleyici bir işlev görür ve öz
takdiri düşük insanlar haline
geliriz.
Ve sonuçta, kendini takdir edemeyen
başkalarını takdir edemez.
Konunun başka bir olumsuz tarafı ise takdir edilmeyen
güzel iş, belli bir zaman sonra sıradanlaşmaya ve özensiz yapılmaya
başlar.
“Marifet iltifata tabidir, iltifatsız marifet
zayidir.” sözü, bu durumu ne güzel ifade ediyor değil mi?
Ömür dediğin
“Ömür Dediğin”, TRT Haber’de her cumartesi 20 30’da
yayınlanan nefis belgesel tadında bir sohbet programı.
Programın ismi de gerçekten çok sıcak, kuşatıcı ve
anlam yüklü…
İlk duyduğumda doğrusu beni sarstı.
Birkaç defa izleme fırsatı bulduğum bu programın
tiryakisi oldum.
Toplumuzun çınarları, kökleri olan yaşlılarımızın,
hayatı damıtıp deneyim olarak sundukları bu
programı izlerken kendimi, çoğalmış ve
artmış hissediyorum.
Yüzündeki kırışıklara, hüzünlerini, sevinçlerini,
umutlarını, isyanlarını, hayal kırıklıklarını, öğütlerini yazan ulu
çınarların hayat hikayeleri, koca bir seksen yılı üç cümleye
sığdırarak, “bir göz açıp kapayıncaya kadar geçti”
betimlemeleri, hayata bir başka açıdan bakmamamızı,
ufkumuzu genişletmemizi, büyük
resmi görmemizi sağlıyor.
Küçücük sorunların altında ezilen, hayata küsen,
umutsuzluk sularında boğulan, kendini çaresiz hissedenlere ilaç
gibi bir program.
55 yıl evli olup hasta yatağındaki felçli eşine yemek
yediren ve “Eşim yatağından kalkamıyor, yemeğini ve diğer
ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Ama ben onu ilk günkü gibi çok
seviyorum.” diyen yaşlı amcanın, daha altı ay dolmadan boşanma
noktasına gelen gençlerimize söyleyeceği çok şey var.
Onun ve onun gibilerin hayat hikayeleri, terapi
tadında sizi geliştiren deneyimler içeriyor.
“Ömür Dediğin” programının yönetmeni ve yapımcısı
Zeliha İlhan Doymuş, ekibi Arzu İşçi Demirel, Gökçe Karahan ve
diğer emeği geçenleri tebrik ediyorum.