Sağlık personeli bu kadar mı değersiz?

Son dönemlerde sağlık çalışanlarına zalimlik derecesinin de ötesinde saldırılar yapılıyor.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Son dönemlerde sağlık çalışanlarına zalimlik derecesinin de ötesinde saldırılar yapılıyor.Hayatı boyunca ona buna laf yetiştirmekten, kendini yetiştirememiş sefiller ise bu saldırıları adeta alkışlayarak karşılıyor.

Geçenlerde okuduğumda kanımın çekildiğini hissettim. Ağrı'da bir hasta yakını, 7 aylık hamile doktora kızıp karnına defalarca tekme atıyor. En ufak bir acı, bir sızı ve insanlık adına en küçük bir his duymadan tekmeliyor, tekmeliyor ve yine tekmeliyor.

Çocuklara şiddetin, kadına şiddetin, anaya babaya, öğretmene, öğrenciye ve dahi börtü böceğe şiddetin bile pik yaptığı bu coğrafyada artık ana karnındaki çocuğa şiddet uygulayacak kadar dip yaptık, alçaklaştık demek ki...

Haberin altındaki yorumlara göz attım. Eğilimi şiddet ve öldürmek olan bir toplumda bu cehennem tazılarını alkışlayanlar neler yazıyordu neler. Merak ettim, sağlık mensuplarına yönelik saldırı haberlerinin neredeyse hepsini tek tek inceledim.

Hepsinde benzer yorumlar...

"Kimbilir doktor veya hemşire yine neler yaptı?" diye başlayan, "Hakediyorlar kardeşim", "Zaten çok para alıyorlar", "Oh iyi olmuş" diye biten bir sürü hastalıklı yorum alt alta iliştirilmişti.

Savaşlarda bile sağlık personelinin dokunulmazlığı varken, saldırıyı reva gören bu ucube beyinlilere ne demeli bilmiyorum. Köpek bile kendisini tedavi eden veterineri ısırmazken, sağlıkçıları dövmekten keyif alan saldırganları hangi canlı sınıfına sokmak gerek, onu da sizlere bırakıyorum.

****

Gelin bugün doktorlar ve hemşireler neler yapıyorlar da saldırıya uğruyorlar bunu samimiyetle tartışalım.

Ne yapıyorlar?

Hastanın birinci derecede yakınları bile evde horul horul uyurken, onlar hastanın başında nöbet bekliyor, saat başı gelerek kontrollerini yapıyor, ilaçlarını büyük bir özenle bedenine şifa için zerk ediyor, hatta yemeğini ve suyunu yatağına kadar servis ediyorlar. İniltiler, feryatlar ve hezeyanlar içinde ve sadece ama sadece canı yananların şikayetlerini dinliyorlar.

Bundan daha büyük kötülük olur mu?

Bazen "keşke" diyorum..

Keşke şu doktorlar şöyle 5 gün toplu halde tüm hastaneleri boşaltsa... Boşaltsa da, şu "İshalden gittik, bakmadılar" diyen beyin ishaline yakalanmış zümre şöyle sokaklarda acı içinde kıvransa... Kıvransa da, yumruk attığı, tekme attığı o görevlilerin ne kadar özel, ne kadar mukaddes olduğunu bir anlayabilse...

Yapamazlar işte, yapamıyorlar.

Duvarda "hasta hakları bildirgesi" vardır çünkü. O bildirgede, "Beğenmediğin doktoru dövebilirsin" maddesi varmışçasına birileri döverek, söverek onların hakkından gelmeye çalışır.

Ne acıdır ki; Ne sendika, ne bakanlık ne de başka bir yer. Onların ne tutunacak bir umutları, ne sarılacak bir hayalleri vardır. Kimsesiz, sahipsizdir onlar. Yukarıda da dedim ya hani. Bebeğini düşürsün diye doktorun karnına tekme atan ayı için bile kesilen hiç bir ceza yoktur. Döven dövdüğüyle övünür.

Hayatımın tamı tamına 10 yılı hastanelerde geçti.

7 yılı gazeteci olarak. Sayısız sağlık skandalı haberi yaptım. Sonra 3 yıl danışmanlık yaptım o hakkında skandal haberleri yaptığım sağlık mensuplarına...

Neler yaşadıklarını iyi bilirim. Kuşkusuz hepsi sütten çıkmış ak kaşık olmayabilir. Kabahati olanları mutlaka vardır. Hangi meslek grubunda yok ki çürük elma söyleyin hadi?

Sadece canı yananların derdiyle ilgilenmek, şikayetlerini dinlemek nedir, bilir misiniz? Siz ayağı kırılmış bir adamın fotoğrafına "Ay psikolojim bozulmasın" diye bakamazken, onlar o kırık ayaklar, parçalanmış bedenler, ahlar vahlar arasında bir tam günü mesaide geçiriyor işte.

3 yıllık danışmanlık süreci içinde yaşadıklarım inanılmazdı.

Bilirsiniz; Yoğun Bakım ünitesi, mikroplardan tamamen arınmış, hastanın sağlık personeli tarafından an be an takibinin yapıldığı çok özel bir odadır. Buradaki hastaların çoğu da işte bu yüzden, yani enfeksiyondan kaybedilir çünkü bağışıklık sistemleri sıfırdır. Bu nedenle sağlık personeli dışında oraya kimse giremez.

Bunu kapıya gelen hasta yakınına anlatamıyorsun.  Adam, "ben oraya gireceğim" diyor!

Giremeyince öküzlüğü tutuyor oraya buraya boynuz sallıyor.

Sadece bu mu?


Biri, "Ben buradaki herkesten daha acilim" diye yarışa girişmiş. Diğeri, doktorun yazdığı ilaca, "Bu bana iyi gelmez" diyor. Öteki, "Ben kalp krizi geçirdim sen bilmiyon doktor" diyor. Beriki, "Sen şurama da bir bak" derdinde.

Birine, "Birşeyin yok senin" diyor, "Nasıl yok yav? Sen doktor olduğuna emin misin?" diyor. Ötekine, "Sen daha iyileşmemişsin" diyor, aldığı cevap, "Sen iyi ilaç verdin de ben mi iyileşmedim" oluyor.

Yemin ederim bunu bizzat kulaklarımla duydum. Adam karısını hastaneye getirmiş. Bildiğin kadın hastalıkları. Kapıda sıra beklerken tembihliyor: "Doktor soyun derse soyunma. Sen görmesen de olur. Bir ilaç ver ben gideyim" dersin. Bağ ikinizi de o odada boğazlamayayım."

Ahıra hayvan diye bağlamazsın ama, gel gör ki doktor onu da iyileştirmeye çabalıyor düşünün işte.

****

Geçenlerde bir doktor arkadaşımla bu saldırı olaylarını konuştuk. Ocak ayı içinde 6 kez nöbet tutmuş ve 1300 hastaya bakmış. Nöbet başına kaç hasta düşüyor.

Tam 216 hasta.

Yahu hepsini öpüp göndersen bile ruhen bedenen bitersin! E bunlar sırada çok bekledikleri için saldırıyor. Oraya iki doktor daha koyamayan devlet adına doktor yumruk, hemşire tokat yiyor.

Doktorun veya hemşirenin kesip attığı tırnak etmeyecek insanlar vahşiliğin ölçü birimi olan şiddete başvuruyor.

Sonra "Niye yaptın angutyos kardeş" diye sorulduğunda, biri "Doktorlar ve hemşireler bize tepeden bakıyor" diyor.

Onların işi hastayla ilgilenmek, seninle laklak değil. Oturup pişti falan oynamadıkları için mi sana tepeden bakmış oluyorlar? Sakın sen kendini küçük görmüş olmayasın?

Bir diğeri saldırı gerekçesi olarak "Gergindim biraz" diye cevap veriyor.

Hata sağlık personelinde kardeşim!

Adam gergin.

İçeri girer girmez bir sedyeyi şezlong niyetine cam kenarına açmazsan, adam akıllı bir tai masajı yapmazsan, tabi ki dayak yersin!

İşin daha acı tarafı ne biliyor musunuz?

Bu işi maalesef medya da çok fazlasıyla körüklüyor. Kurtlar Vadisi'ndeki hastane sahnelerine bir bakın. Doktor ve hemşireler mafya tipli adamların huzurunda uşak gibi koşuşturuluyor. Önceleri Memati "İyileştir ulan" diyerek doktor dövüyordu. Nöbeti Abdülhey devraldı şimdi de. Daha geçen hafta doktor hırpalayan Abdülhey'in tavırlarını izleyin. "Bir doktor olsa da dövsem be" diye insanın iştahını kabartıyor.

Doktorlar dizisini saymıyorum bile. Yıllarca Kutsi bir başka doktorun peşinden, Yağmur Atacan diğer hemşirelerin arkasından kişneyip durdu.

Baytar yerine yanlışlıkla hastaneye gelen hayvanlar doktorları boş boş oturup diğer doktorun, diğer hemşirenin peşinden koşturan ve gün aşırı birbiriyle fingirdeşen kişiler olarak görüyor, hal böyle olunca Abdülheyler hastanelerde gün be gün artışa geçiyor.

Bize ise, bu yaratıklarla aynı vatanda yaşamanın utancını yaşamak kalıyor.