RTÜK’ün internet ortamında sunumu hakkındaki yeni yönetmeliğini
tartışıyoruz. Yönetmeliğin sunumunda kullanılan ifadeler
önemli.
Düzenlemede özetle haber alma özgürlüğünün, düşünce
çeşitliliğinin, rekabet ortamının ve çoğulculuğun güvence altına
alınması, yoğunlaşmanın önlenmesi ve kamu menfaatlerin korunmasının
amaçlandığı belirtiliyor.
İdarenin bu taahhüdüne rağmen, yönetmelikte özgürlükler
konusunda gri alanlar bir hayli fazla.
En önemli itirazlar ise lisanslama süreci, sonrasında yapılacak
RTÜK denetimleri ve yayıncılar için getirilen mali yükler
konusunda.
Eğer konuyu Netflix’in ünlü dizisi La Casa de Papel’in son
sezonundaki eşcinsel propagandasına indirgemeden tartışabilir ve
uygulamadaki sorunlar paydaşlarında katılımıyla belirlenebilirse
eminim internet yayınları konusunda yüksek sesle dile getirilen
birçok sorun rahatlıkla çözüme kavuşturulacaktır.
***
Bilen bilir Youtube, dijital dünyanın gediklileri için önemli
bir kazanç kapısı. Abone sayıları yüz binlerle ifade edilen içerik
üreticilerinin aylık kazançları onbinlerle ifade ediliyor.
Kanalın abone sayısı ve içeriği arttıkça bu gelirler katlanarak
artıyor. Öyle ki geleneksel mecrada yaşanan daralmayı gören bir
takım yatırımcılar gözünü, Youtube tarafındaki bu muazzam
gelire dikti.
Haksız da sayılmazlar aslında.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için internet kullanım
alışkanlıklarına ilişkin verilere bakmamız gerekiyor. Son
rakamlar, internet erişiminin yüzde 90’lara ulaştığını
gösteriyor. Bir diğer ifadeyle her on evden 9’unda
internet erişimi var. İşin can alıcı tarafı ise internet
kullanımının büyük bölümünün mobil cihazlar üzerinden gerçekleşiyor
olması.
Can alıcı diyorum çünkü mobil kullanım oranlarındaki bu büyük
oran, internet ortamında içeriğin zayıflamasına
neden oluyor.
Mobil kullanıcıların, içeriğe hızlıca ulaşıp hızlıca tüketmek
isteyişini fırsat bilen ve gözünü digital platformların reklam
gelirlerine göz diken yayıncılar ise ne yazık ki interneti el
birliğiyle, bilgi kirliliğinin olduğu devasa çöplük haline
getiriyor.
Youtube tarafında ise durum daha da vahim!
Yapılan araştırmalara bakıldığında Youtube, kullanıcıların
belirli bir bölümü tarafından eğlence aracı olarak görülürken
önemli bir kesim tarafından da en önemli bilgi kaynağı olarak
görülüyor.
Çocuklar için hazırlanan Youtube kanallarındaki içeriklerle
ilgili eleştirilere hiç girmiyorum bile! ABD'de ve Çin'de bu konuda
onlarca dava açılmışken Türkiye'de bu konuda bir tane bile dava
konusu olmaması düşündürücü.
Peki Youtube tarafında yer alan bilgiler ne kadar doğru?
İşte o konuda büyük bir soru işareti var!
Hele ki dini konularda…
İşin en can acıtıcı tarafı ise Youtube, bilgi kaynağı olarak
gören kesim, bu bilgiyi ikinci bir kaynaktan doğrulatma
ihtiyacı görmüyor. Bu kullanıcıların çoğunluğu da o anda
duyduğu ve öğrendiği şeyi doğru olarak kabul ediyor, hem de
içeriğin giderek zayıfladığı böyle bir dönemde!
Şimdi lütfen RTÜK'ün düzenlemesini bir de bu gözle
değerlendirmenizi rica edeceğim.
Milyonlarca kullanıcı başta sağlık ve dini konular olmak üzere
aklına gelen her şeyi internetten arıyor. En önemlisi de bu
kullanıcıların bir bölümü buradan aldığı bilgiyi, yayıncının kim
olduğuna hatta doğru olup olmadığına bakmadan doğru kabul
ediyor.
Elbet hiçbir düzenleme sansüre kapı aralamasın
ama elimizdeki tüm veriler internet konusunda bir denetimin şart
olduğunu gösteriyor.
Son söz de Diyanet İşleri Başkanlığı'na...
Diyanet'in, camiler ve Kur’an Kursları kadar başta Youtube olmak
üzere digital mecralardaki tüm varlıklarında çok daha profesyonel
bir yönetim anlayışı sergilemek zorunda.
Aksi taktirde Diyanet, dini anlatmak yerine hem bütçesini hem de
zamanının büyük bölümünü anlatılanları düzeltmeye harcayacak.
twitter.com/konuralpkoz
instagram.com/kalpkoz