Pişmanlığın neresi güzel?
İnsan, hiç bir konuda pişman olduğuna sevinir mi?
Pişmanlığın ne faydası olabilir ki?
Kim pişman olmayı ister?
Hemen zihnimize bu tür ezber sorular
gelebilir.
Hatta “Pişman olmak da bir
erdemdir.” dersem herhalde, çoğu insanın tepkisi
daha fazla artacak ve belki de; “Yok artık, daha neler!” kıvamında
burun kıvıracaktır.
Oysa pişmanlık, sizi onaran bir
duydur.
Çünkü ancak hatasını görebilen kişi
pişman olur.
Ve hatadan dönmenin ön
şartı pişmanlıktır.
Ancak pişman olduğumuz hatalarımızı
düzeltiriz.
Pişman olmadıklarımızı yapmaya devam ederiz.
Bunun sebebi; ya hatalarımızı göremememizdir ki bu en
masum olan seçenektir.
İkincisi ise yaşamımız boyunca bize en çok
zarar veren ve tehlikeli olan seçenektir.
O da yapıtımız yanlışı “normal” görmemizdir.
Durun, daha burada bitmedi.
Bu “normal görme” tutumundan daha tehlikelisi
var.
O da; o yanlışı yapmayı, “hak” olarak görmek.
Böylelerinin, artık çoğu insani
duyguları yok olmuş demektir.
Bir kaç örnekle açıklayalım meramımızı…
Çok yakın bir arkadaşınıza, eşinize ya da annenize
karşı önemli bir hata yaptınız ve onu üzdünüz.
Eğer hatanızı görüp fark ederseniz, pişman olup özür
dilersiniz ve ilişkilerinizi onarırsınız. Pişman olmak, burada
sizin özür dilemenizi sağlar ve bir daha o yanlışı
yapmanızı engelleyen bir “sigorta” görevi görür.
Hatanızı gördünüz ve pişman olmadıysanız, aynı
yanlışı yapmaya devam edersiniz. Bu ilişkilerinizin
kangren olması demektir. Hatalar büyüyecek ve
sonuç travmatik olacaktır. Oysa uygun zamanda bir
miktar pişmanlık duygusu, sizi bu acı sonuçtan
kurtarıcı görevi görecekti.
Gelelim daha tehlikelisine…
Bir evi soyan hırsız; yaptığı hırsızlığın yanlış
olduğu ve bundan pişman olması gerektiğini değil de;” Bu yaptığım
normal bir iş çünkü bunu yapmak benim hakkım.” diyorsa artık o
kişinin bütün mantık örgüsü çökmüş, insani
duyguları yok olmuş demektir.
İşte cani insanların mantığı da budur.
Bu tür örnekleri daha olumsuz olaylara kadar
uzatabilirim.
Ama yapmayacağım.
Şimdi, pişmanlık duygusu ne kadar güzelmiş
diyebiliriz, sanırım.
Pişmanlık, acıdır ama aynı zamanda hatanızı onaracak
ateşin kıvılcımıdır.
İnsanı “insan yapan” her duygu, güzeldir.
Elbette ki asıl önemli olan; pişman olmayacağımız
doğru işler yapmak, onun için de “öngörü” yani
basiret sahibi olmaktır.
Her insan hata yapar, hata yapanların en
akıllısı hatasını
düzeltendir.
Son sözü Konfüçyüs’e bırakalım:
Bir işi doğru yapmanın üç yolu
vardır.
Birincisi; "akıl yürüterek" ki en saygı değeridir.
İkincisi; "benzeterek" ki en kolayıdır.
Üçüncüsü; "tecrübeyle" ki en acısıdır.