O başhekim artık yok!

Bugüne kadar 3 kişi benim yazdığım yazılara erişim yasağı getirdi ve sonrasında yazıyı yayından kaldırttı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Bundan aylar önce bir başhekimden bahsetmiştim. Hani 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'da yaralanan ve hastanede tedavi gören gazilere, "Bana mı sordunuz da sokağa çıktınız" diyen Başhekim Nurullah Zengin'in yaptıklarını anlatmıştım.

Ben bu meseleyi yazdıktan sonra, Kanal A televizyonu hastaneye bir kamera göndermiş ve Nurullah Zengin'i canhıraş bir şekilde savunmuştu.

Yapılan haberde, "Bize eziyet ediliyor" diyen ve başhekim hakkında suç duyurusunda bulunan 15 Temmuz gazilerine yalancı, iftiracı muamelesi yapılmıştı.

Yayında bana da türlü iftiralar atılmış, birileri tarafından kullanıldığım, çıkar ve raht amacıyla başhekime iftira attığım iddia edilmişti.

Geçtiğimiz aylarda İnternet Haber'e gelen bir mahkeme kararını bana ulaştırdı arkadaşlar. Karar, başhekim ile ilgili yazdığım yazının yayından kaldırılmasına hükmediyordu.

"Adalete karşı boynumuz kıldan ince" deyip yazıyı yayından kaldırdık haliyle...

Ancak...

Yazı yayından kalktıktan sonra, "Bu başhekim yakında gidecek" dedim. "Nereden belli?" diye sordular, anlattım.

Size de anlatayım.

Bugüne kadar 3 kişi benim yazdığım yazılara erişim yasağı getirdi ve sonrasında yazıyı yayından kaldırttı.

Üstelik bu işi saatler içinde başardılar.

İşin ilginç tarafı şu ki yazımı yayından kaldırtarak aslında kendi iplerini çekmiş oldular. Benden davacı olmadıkları halde, hakkımda suç duyurusunda bulunmadıkları halde yazımı yayından kaldırtma girişimi kendilerini faş etmekten başka işe yaramadı. 

"Mahkemeler nasıl olur da bu kadar işin arasında bu tür önemsiz bir konuyu gündemine alıp apar topar karar veriyor" diye şüphelenen yetkililer meselenin takipçisi olunca işin içinde bir çapanoğlu olduğu kendiliğinden ortaya çıktı.

Neyse...

"Dur bakalım ne olacak" diyerek olayı normal seyrine bıraktım o dönemde... Daha sonra yoğun gündem arasında konuyu takip etmeyi bıraktım haliyle...

Dün Ankara'dan bir doktor aradı. Kendini tanıttıktan sonra bir mesele anlattı ve yardım istedi.

"Hay hay elimden geleni yaparım" dedim.

Sonra tam telefonu kapatacakken, bir şey söyledi bu doktor arkadaş.

"Siz daha önce Ankara Numune Hastanesi'nin Başhekimi'ni yazmıştınız ve bu şahıs görevden alınmıştı. Bu konuda da size teşekkür borçluyuz" deyince olayın farkına vardım.

Meğer bizim gazi eziyetçisi başhekim, geçtiğimiz yılın kasım ayında görevden uzaklaştırılmış da haberimiz olmamış.

Olayın peşini bırakmayıp gereğini gerektiği gibi yerine getiren yetkililere sonsuz teşekkür ederim. 

Bu arada...

O dönemde başhekimin yardımına koşan Kanal A televizyonu da bildiğiniz üzere aylar önce kepenk indirdi.

Kapandı!

Başhekimi savunurken bana türlü iftiralar atan kanalın Genel Yayın Yönetmeni şimdi işsiz. Bir dönem elindeki gücü tetikçilik yapmak için kullanan bu zat, şimdi Facebook üzerinden bol bol yorum kasıyor.

Kurban olduğum Allah'ın şaşmaz adaleti er ya da geç tecelli ediyor işte...

He zaman söylediğim bir şey var.

Şu elimdeki kalemi şunu veya bunu memnun etmek için değil, Allah'ı memnun etmek için kullanmaya çalışan bir kardeşinizim.

Bu meslekte bilmeden ve istemeden pek çok kez hata yaptım ve bu hatalarımı her yerde defalarca özür dileyerek kabul ettim.

Bundan hiç gocunmadım.

Ancak 25 yıllık meslek hayatımda hiç kimseye bile bile yanlış yapmadım, iftira atmadım. Kul hakkına girmemeye azami özen gösterdim.

Bunu bir kez daha tescillemenin gururunu ve mutluluğunu sizlerle paylaşmak istedim.