Müslümanlar için kısa bir 'Ramazan' ve 'Oruç' rehberi

Nureddin Ceylan snureddinceylan@gmail.com

Bu gece ile birlikte mukaddes bir ay olan Ramazan’a giriş yapacağız.

Öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan bir geceyi barındırır.

Öyle kutsal bir aydır ki, insanların üzerine selamet indirir, bereketi ile insanları doyurur ve saadeti ile haneleri şenlendirir.

Kâinatın ve her varlığın yaratıcısı olan Hak Teala, bu aya çok ayrı bir fazilet vermiştir. Sevgilisi Peygamber Efendimiz ise, “İnsan, Ramazan ayının faziletini bilseydi, yılın hepsinin Ramazan olmasını isterdi.” Diyerek bu ayın ululuğuna değinmiştir.

Başka bir hadisinde ise, “Gökyüzünün kapıları Ramazan ayının ilk gecesi açılır ve son gününün gecesine kadar kapanmaz.” Diye buyurarak bu mübarek ayın merhametinin üstünlüğünü de bildirmiştir.

Ramazan ayı, kalplerin dirildiği, gönüllerin aydınlanıp coştuğu, nefislerin kırıldığı, insani vasıfların tekrar hatırlandığı manevi yaşamı dolu olan bir aydır. Bu anlamda Ramazan ayı Allah’ın biz müminlere sunduğu büyük bir ihsanı ve nimetidir.

Bizleri, dünya meşgalesiyle yorulmuş ve kararmış kalplerimizin hakkıyla aydınlanacağı günlere ulaştıran Rabbime hamdolsun.

O Allah ki, orucu, dostları için kale ve kalkan yapmak suretiyle şeytanın umduğunu ret ve zannını boşa çıkarmıştır. O Allah ki dostları için, orucun hürmetine cennetin kapılarını açmıştır. Onlara 'şeytanın ancak kalplerdeki gizli şehvetler yoluyla geldiği' hakikatini bildirmiştir. Yine onlara bildirmiştir ki, şehvetleri yok etmek suretiyle itminana kavuşan nefis, hasmının belini kırmak için galip bir kahraman ve yenilmez bir kuvvete sahip olmuştur.

Orucun fazileti birçok ayet ve hadisler ile sabittir. Burada hepsini anlatmak uzun zaman alacaktır lakin kısa bir şekilde değinmek gerekir;

Peygamber Efendimiz,

 “Oruç, sabrın yarısıdır.” ve “ Sabır da, imanın yarısıdır.” buyurmuşlardır.  

Hazret-i Peygamber'in bu hadisleriyle orucun, îmanın dörtte biri olduğu açıklık kazanmaktadır. Allah'a nispet edilmesi itibariyle de oruç, diğer İslâmî rükûnlardan fazilette de ayrılmaktadır.

Orucun faziletini bilmek hususunda Hazret-i Peygamber'in şu hadîsleri hakkıyla anlamak zannedersem kâfidir;

Şöyle buyurur Kutlu Nebi; “ Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'Kulum ancak şehvetini, yiyeceğini ve içeceğini benim için terketmektedir. Bu bakımdan oruç benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm.”

Başka Hadislerinde ise;

“Cennetin Reyyan adlı bir kapısı vardır. Sadece oruç tutanlar o kapıdan cennete girebilirler.” “Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur!”

“ Oruçlunun uykusu da ibadettir.”

Yüce önderimiz ve peygamberimiz bu ve bunu gibi birçok hadisleriyle orucun faziletini ümmetine ulaştırmıştır. Bizler de ona yaraşır bir ümmet olmak için buyurduklarından nefsimize pay çıkarmamız ve oruç emrine hakkıyla riayet etmemiz gerekir.

Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) , iftihar mertebesinde dünya hakkındaki zâhidlik ile orucu eşit göstererek şöyle buyurmuştur:

“Gerçekten Allah-u  teâlâ, meleklerine karşı âbid bir genç ile iftihar ederek şöyle buyurmaktadır: 'Ey şehvetini benim için terk eden genç! Ey gençliğini bana bahşeden genç! Sen benim nezdimde meleklerimin bazısı gibisin.”

Buradan anlaşılacağı üzere bu ay içinde lezzet-i ve şeytani şehvetlerini koruyanlar Allah katında melekler gibi  kıymetlidir.

Orucun birçok hikmeti vardır. Mesela, oruç tutan kimse açlığın kendi nefsi üzerindeki tesiri görünce aç ve fakirlere merhametle yaklaşır, zayıf ve kimsesizleri doyurmayı ister. Oruç, oruçlunun vücudunda gösterdiği tesirle, onu daima açlık içinde bulunan yoksulların halini düşünmeye mecbur eder. Zaten orucun farziyetideki hikmet akl-ı selim nezdinde gizli değildir.

İmam Gazali’nin buyurduğu gibi Oruç aslında üç derecedir:

Halk’ın orucu, Seçkinlerin orucu  ve En seçkinlerin orucu

Halkın Orucu: Bu oruç, mide ve kendisini şehvetlerden sakındırmaktır. Yani yemek, içmek ve cinsî münasebette bulunmaktan sakınmaktır.

Seçkinlerin Orucu: Kulak, göz, dil, el, ayak ve sâir âzaları günahlardan uzak tutmaktan ibarettir. ,

En seçkinlerin Orucu ise : Kalbi, dünyevî düşüncelerden tamamen arındırıp Allah'tan başka her şeyi kalpten uzaklaştırmaktır.

Bize düşen en seçkinler gibi olmaktır. Hakk’ın yoluna baş koymuş Müslümanlar, midelerini yemekten men ettikleri gibi;

Kulaklarını her mekruhu işitmekten alıkoymaları gerekir. Çünkü söylenilmesi haram olan her şeyin işitilmesi de haramdır.

Gözü, çirkin ve istenilmeyen şeylerden korumak gerekir. Bu da kalbi meşgul eden ve Allah'ın zikrinden alıkoyan şeylere bakmamaktır.

Dili Korumak gerekir. Dilini hezeyan, yalan, gıybet, nemime, fahiş konuşma, galiz konuşma, kavga ve riya ile konuşmaktan korumaktır. Ve aynı zamanda dili sükût etmeye icbâr, Allah'ın zikri ve Kuran tilâvetiyle meşgul etmektir. Bu ise, dilin orucudur.

Ramazan ayı sadece kendimizi yemeklerden aç bırakmanın ayı değil, ruhumuza, aklımıza, gönlümüze ve el, dil, kulak gibi organlarımıza çeki düzen vermenin de ayıdır.  Her Müslüman’a yakışan budur.

Bu mübarek ay vesilesi ile Rabbim gönüllerimizi diriltmeyi nasip eylesin.

Şehr-i Ramazanın hanelerimize bolluk ve bereket, aile efradımıza sıhhat ve afiyet, beldelerimize huzur ve sükunet  ülkemize barış ve emniyet getirmesi niyazı ile Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek olsun.

Selametle..