Bu sütunda çıkan “Başörtüsü karşıtlığı ideolojisiz
midir?” başlıklı yazım şöyle bitiyordu:
“Anayasa değişikliği tartışmalarında başörtüsü
için birileri bir hakim azınlıktan hak talep ediyor, onlar da
vermemekte direniyor görüntüsünün çıkması, “halk anayasa yapıyor”
söylemini önemli ölçüde yaralıyor. Birbirimizi
aldatmayalım.”
Bu tesbiti yeniden hatırlatma gereği duymam, bu görüntünün
gittikçe daha çok derinleşmesinden dolayıdır.
Evet bir hakim azınlık var, millet onlardan bazı alanlarda
özgürlük talep ediyor ve onlar da bunu vermemekte direniyor.
Belli ki anayasayı halk yapsaydı “başörtüsü
yasağı” diye bir zulüm olmazdı. Çünkü halkın çok büyük
kısmı, hiçbir alanda başörtüsü yasağı olmasını istemiyor. Çünkü
halkın büyük kısmının hayatında bir şekilde başörtüsü var.
Ama “halka rağmen” bu başörtüsü yasağı da
var.
Bunu malum hakim azınlık, “Halkın yüzde 95'i şöyle
istese bile olmayabilir” mantığına dayandırıyor.
Biz, memlekette demokrasi bulunduğunu düşündüğümüz için, onun
seçim gibi bazı unsurları da zaman zaman devreye girdiği için,
hakim azınlığın belirleyici rolünü ıskalıyoruz. Oysa o var, ve en
belirleyici noktada devreye girip, hükmünü icra ediyor.
Yani düşünün bir, seçim yapılmış, Meclis tamamen yeni bir
Anayasa yapmaya koyulmuş, her şey normal prosedüründe işleyecek, bu
arada anayasaya, bugüne kadar büyük acılara sebep olmuş bulunan
başörtüsü yasağını da kaldırmayı amaçlayan bir madde konacak.
Kıyamet kopuyor.
Ve ortaya çıkan sonuç ne görüyorsunuz:
Deniyor ki:
Siz isterseniz Anayasaya o maddeyi koyun, ama bilin ki bu yasak
kalkmayacak!
Evet kalkmayacak!
Nasıl olacak bu?
Anayasa Mahkemesi o işi öylesine bir kuşatma içine aldı ki,
anayasaya hangi ifadeyi koysanız, içinden yasak çıkacak! Bir yandan
başörtüsü yasağının bağlandığı o kaskatı laiklik yorumu, öte yandan
devrim kanunlarına atıf, hadi çıkın bakalım işin içinden!
Yaaa!
Millet iradesiymiş.
Demokrasiymiş.
Laiklikmiş.
İnanç özgürlüğü imiş.
Eğitim hakkı imiş!
İnsan hakları imiş.
Hukuk devleti imiş!
Geç bunları geç!
Biz bir yasağı sürdürmek için bir kalemde insanoğlunun bütün
özgürlük taleplerinin üstünden buldozer gibi geçeriz!
Anayasa Mahkemesi'nin 6'ya 5 yorumu her şeyi bitiriyor.
Anayasa Mahkemesi millet adına iş yapıyor ya...
Milletin sıcak iradesi ne ki! Millet başörtüsü yasağı
istemiyormuş, bu ne ki!
Anayasa Mahkemesi'nin 6'ya 5 iradesi önemli!
“Halk sivil anayasa yapıyor”muş!
Sizce de bu gerçekten böyle mi?
Yoksa, bir hakim azınlığa, “Yahu bu işten tehlike çıkmaz. Emin
olun. Şu kızcağızlara azıcık hürriyeti çok görmeyin. İnsaf” diye
yalvar yakar mı oluyoruz?
O hakim azınlık da, medyada kürsülerini kurmuş, “Seni seni, diye
parmak işareti yapıyor, biz seni bilmez miyiz. Sana azıcık hürriyet
verirsek, başımıza ne getirirsin. Onun için boşuna yalvarma!”
üslubunda Nuh diyor Peygamber demiyor.
Demokrasicilik oynuyoruz.
İktidarda, halkın seçtiği insanlar var. Seçim de var. Sandık da
var. Millet de var. Meclis de var. Kanun da yapıyoruz. Anayasa bile
yapacağız. Ama gerçek var olan, hakim azınlık. Seçimlere falan
gidiyoruz da, millet olarak da, iktidar olarak da hep biraz o hakim
azınlığın tepkilerine bakma ihtiyacı hissediyoruz.
Türkiye asıl bu çarpıklığı değiştirecek.
Ama ne zaman?
Hakim azınlıktaki artan telaş, belki de millet bilinçlendiği,
kendi reyine sahip çıkacak bir demokratik olgunluğa ulaştığı ve
onların kaba düzenlerinin sürdürülemez noktaya doğru gittiğini
gördükleri içindir.