Yeni nesil gençlerde –ben de çok yaşlı sayılmam ama iyi
bir gözlemciyimdir– uzun zamandır fark ettiğim bir
şey var. Yaptıkları her yanlışı ve hatayı özgürlük halısının altına
süpürme gafletinde bulunuyorlar.
Yo dostum yo. Özgürlük dediğin şey adını kirletebileceğin bir
şey değil. Özgürlük her şeyi yapabilme lüksü değil,
aksine yanlış olanı yapmama lüksüdür.
Bu yaşıma kadar herkesin doğrusu kendine diyerek yaşadım ama yaş
aldıkça öğrendim. Bazı şeyler gerçekten kişiye göre değişmez.
Mesela evli bir adamla bile bile birlikte olmak yanlıştır, aksini
iddia edenin kendisiyle ilgili sıkıntıları vardır. Çok net.
Ya da mesela sinirlendiğin bir insandan intikam almak
uğruna kişiliğinden ödün vererek yaptığın şeyler de özgürlük
değil.
Özgürlük, seçebilme yetisidir. İstemediğin şeyi
yapmama dürtüsüdür. Nefs kontrolü bile özgürlüktür benim
sözlüğümde.
Elbette sebepleri vardır bu durumun. Büyüme şekli, ailesi
yapısı, kısıtlanma vs. gibi. Bu yüzden kendimi çok şanslı sayarım.
Ailem beni ne sıktı ne de serbest bıraktı. Yazısız, belirsiz bir
çizgi vardı hep, dile getirilmedi. Elbette istesem geçerdim o
çizgiyi ama geçmemin benim yararıma olmayacağını biliyordum.
Anneler hep der ya “anne olunca anlarsın” diye.
Ben anne olmadan anladım çok şeyi. Çok şükür ki.
Özgürlüğü kendi tanımımla sevdim.
Sanırım her şey kendimi tanımamla başladı.
Kendini tanımayanın özgürlük anlayışı da
şuursuz oluyordu işte.