Türkiye’de moda olduğu üzere bir konuda;
sadece uzmanları konuşmaz, ama onun dışında hemen hemen herkes o
konu ile ilgili görüş bildirir.
Katsayı konusunda da, işin uzmanı
eğitimciler dışına herkes konuşuyor.
Eğitim Fakülteleri bu konuda susuyor.
Gerçi onların eğitimle ilgili herhangi bir
konuda görüş bildirdiklerine şahit olmadım.
Zaten Türkiye’deki üniversitelerin önde
gelen sorunlarından biri de bu.
Hayattan çok kopuklar.
Bu konuda, en çok konuşanlar her konuda
olduğu gibi siyasetçiler.
Siyasetçiler katsayı konusunda ha bire
konuşuyor; konuştukça da işi batırıyorlar ve daha fazla politize
ediyorlar.
Ekranlarda, gazete köşelerinde yorum
yapanlardan kaç tanesi bilim adamı, kaç tanesi eğitimci?
Her konuya olduğu gibi bu konuya da
birilerinin üzerinden pirim yapmaya çalışan zümre çörekleniyor.
Çöreklendikçe de, iş bilimsel olmaktan
ideolojik olmaya dönüşüyor.
Mesela, en baştan bu katsayı derdi, neden
bazı baroları gerdi, anlayamadım doğrusu.
Meğer bizim bu barolarımız ne kadar eğitim
sorunlarıyla ilgililermiş de, bilmiyormuşuz.
Eminim; bu konuda gelişmiş ülkelerdeki
sistemleri de incelemişlerdir.
Bu konuda, eğitimcilerin ve pedagogların
görüşlerini mutlaka almışlardır.
Onlardan dileğim; Türk üniversiteleri neden
dünyada ilk 500’e bile giremiyor bu konuda bir rapor ve öneri
hazırlarlarsa eğitime esaslı bir katkıda bulunurlar.
Seçtiğiniz meslek, seçtiğiniz eşiniz
gibidir.
Eşinizi ve mesleğinizi, ömür boyu onunla
yaşamak için seçersiniz.
Ve ömür boyu, onlarla mutlu olmak için
tercih edersiniz.
Katsayı sorunun, çocuklarımıza ve
geleceğimize getirdiği en büyük tehlike; tamda bu noktada ortaya
çıkmaktadır.
Ağzı süt kokan, 14 yaşındaki çocuklara,
meslek seçimi gibi hayatının en önemli kararını vermeye zorlamak; o
yaşta bir çocuğun eş seçimi yapmasını istemek kadar sağlıksız bir
beklentidir.
Bundan dolayı, çoğu insan ya mezuniyetinden
sonra, üniversitede eğitim aldığı alanın dışında çalışıyor ya da
bilinçsizce tercih ettiği mesleğinde başarısız ve mutsuz
oluyor.
Teknik lise mezunu olup iyi bir hazırlık
yaparak tıp fakültesi kazanmış ve şu an başarılı bir kardiyolog
olan ya da hukukçu olan tanıdığım insanlar var.
Birbirine bu kadar uzak alanlara bile
geçişler olmaktadır.
14 yaşındaki çocuğun, hala 500 öğrenciye
bir rehberlikçinin düştüğü bir sistemde nasıl böylesine yaşamsal
bir seçim yapmasını beklersiniz?
Siz, kendi çocuğunuz olsa bunu gerçekten
samimiyetle ister misiniz?
Türkiye’de öğrenci olmak ne kadar zor.
Dünyada, karmaşık sayıları düşünürken
katsayı karmaşasını düşünmek zoruna olan başka hangi ülkenin
çocukları vardır, acaba?