Oh be, nihayet tatil geldi!..
Önce, SBS öğrencileri derin bir nefes
aldı.
Son olarak da ÖSS öğrencileri rahatladılar,
sırtlarından ağır bir yükü attılar.
Bu arada, karneler alındı ve herkes
zamanında ne ektiyse onu biçti.
Sonuçlar açısından, herkes emeğinin
karşılığını aldı.
Yıl içerisinde, gerek benim verdiğim
gerekse okullarda, dershanelerde öğretmen arkadaşların verdiği
programlardaki gibi çalışan öğrencilerin, şimdi; yüzü gülüyor,
sevinçlerini ve başarılarını aileleriyle ve sevdikleriyle, büyük
bir gurur ve onurla, doyasıya paylaşıyor; kendilerini ve
kapasitelerini göstermenin verdiği güvenle, geleceğe daha bir
umutla bakıyorlar.
Kolay değil bu başarıyı kazanmak.
Kolay değil; gerektiğinde arkadaşlara; ”
Benim dersim var, ders çalışmam lazım” deme yürekliliğini gösterip
geyik yapmak ya da maç yapmak yerine masanın başına oturmak.
Kolay değil; internette ‘çet’ yapmak ye da
‘kantır’ oynamak yerine, günlük ders tekrarını yapmak.
Kolay değil; derste hülyalara dalıp,
ayakları yerden kesilmek varken öğretmenin anlattığı konuyu
kaçırmayayım diye, not alıp tam konsantre dinlemek.
Kolay değil; evde herkes, “Avrupa Yakası”
ya da “Kurtlar Vadisi” izlerken, odaya çekilip test çözmek.
Kolay değil; uykun geldiği halde uyumamak
için çaya, kahveye dayanıp bir saat daha çalışayım diye savaş
vermek.
Bunların hepsi, dile kolay.
Onların, zorluklarla nasıl mücadele
ettiklerini bir yaşayan bilir, bir de Allah.
Ama her şey geçiyormuş işte...
Saatler, günler dizi izlerken de
geçiyormuş, masa başında ders çalışırken de geçiyormuş.
Haftalar, aylar, internette oyun oynarken
de geçiyormuş, test çözerken de..
Aradaki tek fark; insanının aklını
kullanabilme farkıdır.
Sonuçta; her şey şimdi, tatlı birer anıya
dönüştü.
Şimdi, başarınızı kutlama zamanı.
Şimdi, hak ettiğiniz sevinci, mutluluğu
yaşama zamanı.
Şimdi, büyük bir coşkuyla; yumruğunuzu
sıkıp, havalara zıplayarak en gür sesinizle “iş te bu” diye
mutluluk çığlıkları atma zamanı.
Başarınız kutlu olsun!..
Her birinizin gözlerinden öpüyor ve
gönülden tebrik ediyorum!..
Bu sevinci, coşkuyu, onuru hak ettiniz…
Lay lay lomcular
Bir de, sanki bu günler gelmeyecekmiş gibi,
karneler alınmayacak, sınavlara girilmeyecekmiş gibi bir eli
internette, bir eli cep telefonunda,
bir ayağı maç sahasında, bir ayağı kaldırım taşlarında, bir gözü
televizyonda, bir gözü rüyalarda olan lay lay lomcular var,
tabii.
Onlar, şimdi üzgün.
Üzülmeliler, çünkü üzgün olmayı onlar
tercih etti.
Onlar, şimdi pişman.
Pişman olmalılar, çünkü pişman olmayı onlar
tercih etti.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmak, mantıklı
insanını yapacağı bir davranış olamaz.
En kötüsü ise bu sonuçtan üzülmeyen ve
pişman olmayanlardır.
Çünkü onlar, sonucu görecek kadar bile
beyinlerini çalıştırma çabasını göstermiyorlar.
Onların bu gerçekleri görebilmeleri için
bir kayaya toslamaları; ciddi bir şok yaşamaları gerekiyor.
Bu sözler, belki size sert gelebilir ama;
herkes belli oranda hak ettiğini yaşamalı; değil mi?
Hak ettiğini yaşamalı ki bundan bir ders
çıkarsın insan..
Yoksa hep aynı üzüntü, aynı pişmanlık devam
edecek.
Pekiyi bu, nereye kadar devam edecek?
Bunu kimse istemez…
Şimdi, oturtup başını iki elinin arasını
alıp, dürüstçe ve içtenlikle düşünme zamanı.
Şimdi, kendinle, hatalarınla cesurca
yüzleşip hayatın için, annen baban için, sevdiklerin için önemli
kararlar alma zamanı.
Şimdi, kendi kendine, yürekli sözler verme
zamanı.
Şimdi, üzdüklerimizin, kırdıklarımızın
gönlünü alma zamanı.
Şimdi, sorumluluk alma zamanı.
Şimdi, kendimizi, kapasitemizi, bizim de
yapabileceğimizi gösterme zamanı.
Şimdi, cesur olma zamanı.
Şimdi, bir şeyler yapma zamanı.
Sence de öyle değil mi, dostum?