İşimin oldukça zor olduğunu bilsem dahi, üşenmeden belirli
periyotlarla bu konuyu yazacak ve kanayan yaramızın kabuk bağlaması
için çabalayacağım.
Nedir bu yara? Magandalığı, kavgayı ve dövüşü güzel bir iş kabul
edip, bu konularda üstün olan insanların kendileriyle gurur duyma
durumundan bahsediyorum.
Metroda şahit olduğum bir konuşmada; iki genç birbirlerine
kavgalarını ve bu kavgalarda karşılarındaki kişileri nasıl
dövdüklerini, dolayısıyla 'elde ettikleri üstün
başarıları' anlatıyorlardı!
Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Diyelim ki,
iki kişi konuşuyor ve siz de istemeden kulak misafiri oluyorsunuz.
Kişilerden biri üniversite mezunu, diğeri lise. Konuşma içerisinde
üniversite mezunu olan, karşısındakini tahsilinden dolayı ezmeye
çalışsa, siz bu durumu eleştirmez misiniz? Yapılanın hiç etik ve
doğru olmadığını düşünmez misiniz? Ya da bir an karşınızdaki kişiye
tahsil farkından dolayı aynı yanlışı siz yapsanız, sonradan utanıp,
mahcup olmaz mısınız? İyi ama eğitim üzerinden bile yapılamayacak
şeyler, magandalıkla yapılınca neden alkış konusu oluyor?
Sormaya devam ediyorum... Neden bir kavganın sonunda daha çok
yumruk yiyen utanmak zorunda kalıyorken, daha çok yumruk atan
mağrur ve başı dik geziyor?
Neden şakşakçılık yapmadan önce, söz konusu olan mevzuda kimin
haklı, kimin haksız olduğuna bakılmıyor?
Neden kol kaslarını, serserilik yapıp, onu bunu dövmek için
geliştiren kadar, göz kaslarını geliştirip hızlı okuma konusunda
uzman olan kişi el üstünde tutulmuyor?
Neden trafiğin kuralları olur diyenler yeterince değer görmüyor?
Neden trafiğin kralları olur diyenlere yeterince tepki
gösterilmiyor? (Bu sorularımın tamamı bu yanlışlara itibar edenlere
sorulmaktadır.)
Böyle bir şey yok kardeşim. Hayatta kimin neyi alkışladığından
bağımsız olan gerçekler vardır.
Daha efendi olan, diğerinden daha kıymetlidir. Sağda solda
serserilik yapan değil, evine ekmek götürendir kıymetli.
Etrafındakiler üzerinde, kavgayla ve dövüşle gerginlik yaratan
değil, huzur verendir değerli.
Zaten bu sorunu çözüme kavuşturduğumuz vakit, ne futbol
müsabakalarında seyirciler arasında bu denli sorunlar olacak, ne de
kavgaların olduğu yerler 'delikanlılığın kitabının
yazıldığı yerler' olacaktır.
Kibar olun, efendi olun, saygılı olun, yapıcı olun, huzur veren
olun, bütün bu nitelikleri bünyenizde bulundurmak adına elinizden
geleni yapın ve gerekirse 'kaybeden' siz
olun...
***
Hakem rezaleti...
Şampiyonlar Liginde, Dinamo Kiev - Beşiktaş maçını yöneten yüce
şahsiyet Craig Thomson başta olmak üzere müsabakanın tüm
hakemlerine kucak dolusu yazıklar olsun!
Uyduruk bir penaltıyla hem maçtaki fark ikiye çıktı. Hem de
Beşiktaş 10 kişi kaldı. Hakemler, Beşiktaş'ı budamaya o denli
kararlılardı ki; altıncı goldeki ofsaytı dahi göremediler!
Bu mesele Beşiktaş meselesi değil, milli bir meseledir. Ülkemizi
temsil eden bir takıma yapılan haksızlığa karşı verilen tepkidir.
İşte tam da bu yüzden, Braga - Fenerbahçe maçında Fenerbahçe'nin
hakkını yiyen İvan Bebek'e tepki gösterdiğim gibi, bu maçta da
Craig Thomson ve arkadaşlarına tepki gösteriyorum. Ha bu arada,
rakip Dinamo Kiev ya da Braga iken, ülkemizi temsil eden takımların
kayıplarına sevinenlere de, (hangi takımlı olduğunu önemsemeden)
selam olsun!!!
Sağlıcakla kalın...